• jack foster tarafindan 1996 da yazilmis, reklam dünyasina adanmis ve fikir üretme asamasinda kolay izlenir bir yol haritasi olarak reklam ajanslarina ücretsiz olarak dagitilmis sektörel bir kitap..
  • mediacat alametifarika yayinlari tarafindan ekim 2005'te tekrar basilmis kitap..
  • yaratıcı fikirlere erişmek için atılması gereken 14 adımı içeren ,jack foster tarafından yazılmış ,2007 de 3.baskısının çıkmış olduğu kitap.
    bu 14 adım şöyledir:

    1-fikir nedir?
    2-eğlenin
    3-fikirsever olun
    4-hedeflere kilitlenin
    5-çocuk gibi olun
    6-kafayı doldurun
    7-cesaretinizi toplayın
    8-düşünme biçiminizi gözden geçirin
    9-birleştirmeyi öğrenin
    10-problemi tarif edin
    11-bilgi toplayın
    12-fikir arayın
    13-fikri unutun
    14-fikri hayata geçirin

    bu adımlar sonrası nur topu gibi bir reklam fikrinin sahibi olabileceğini düşünebiliyor insan lakin garantisi yok.içerisinde çok hoş anekdotların ve vecizelerin bulunduğunu da söylemeden edemeyeceğim.
  • tavsiye edeceğim kitap olmakla beraber, fırsat bulup da okursanız size çok şey katacak olan kişisel gelişim kitabıdır. şu ana dek okuduğum bu kişisel gelişim kitapları arasında en beğendiğim kitap olmuştur.

    orijinali: how to get ideas, 1996 - jack foster

    kitaptan bir alıntıyla bitireyim:

    "insanoğlu, birkaç dakika havasız yaşayabilir, susuz iki hafta, besinsiz iki ay dayanabilir; ve yeni bir fikri olmadan yıllarca, ta ölene kadar yaşayabilir." - kent ruth
  • "çevirisiyle ilgili bir hata mı, yoksa yazarın tarzı mı bilmiyorum" der essist ekşi sözlük'te "ama birçok alıntı yapılan bir kitapta, alıntıların aktarılış tarzının cümleyi yarıda kesip yazarın adını söyleyip devam etmesi okuma hızını kesiyor ve bu beni irrite ediyor. okuma isteğimi kaybettim resmen."

    her alıntı cümleyi bu formatta yazmış adam. aklımı yitireceğim sanırım.
  • en merak ettiğim meslek ortamlarından biri olan reklam ajanslarında nasıl bir beyin fırtınası dönebileceğine* dair zihnimde bir sahne canlandırmış olan kitap.

    reklam ajanslarında, bir ürün ya da hizmetin yararlarını belirlemek için farklı bir yol arandığında başvurulan bir oyun varmış. adı da "ya öyle olmasaydı?". beyin fırtınası oluşmasını sağlayan sorular ise şu şekilde:

    eğer ürün ya da hizmetimizi bir insana dönüştürseydik, bu nasıl biri olurdu? erkek? kadın? kamyon şoförü? sanatçı? basketçi? peki bu insan neler söylerdi? nasıl davranırdı? kendisi neye benzerdi?

    ya tutup da bir hayvana dönüştürseydik, hangi cins olurdu?

    ya ürünümüzü daha küçük yapsaydık? ya da daha büyük? ya da farklı bir şekil vererek? farklı renkte? daha hafif? daha ağır? farklı ambalajda? iki kat daha güçlü? yarı güvenilirlikte? daha insancıl? ya da daha az insancıl? ya da daha verimli?

    ya hizmetimizi daha hızlı yapsaydık? daha ucuz? daha uygun? daha insancıl? daha az insancıl? daha verimli?
    ya da daha yavaş? daha pahalı? ya da daha az uygun? daha az verimli?

    eğer bu ürün ya da hizmete, istediğimiz bir şey ekleyebilecek olsaydık, bu ne olurdu?

    peki bir şey çıkartacak olsak bu ne olurdu?

    eğer bunu bugün ansızın keşfetmiş ya da icat etmiş olsaydık, nasıl sunardık?

    ya marslı biri bu ürün ya da hizmeti görse, ne derdi? onu kendisine nasıl betimlerdiniz? ne düşünürdü? her şeye rağmen yine de ister miydi?

    bu ürün ya da hizmetin en büyük yararı, birdenbire yasadışı kabul edilseydi ne yapardınız? ya hiç kimse o yararı istemeseydi? ya da herkes onu isteseydi?

    ya söz konusu yararı iki kat güçlendirebilseydik? ya da gücünü yarıya indirseydik? ya da insanlar için önemini ikiye katlasaydık? daha fazla erişilebilir kılsaydık ya da daha az erişilir?

    ya o yararı sağlayan hizmet ya da ürün bu olsaydı ya da bütün rakip ürün ya da hizmetler aynı yararı sunsalardı?

    yazının devamında ise başka bir sorunumuz varsa, bir de bu sorular ile ele alıp çözmeyi denememiz kısmı ele alınmış ve birkaç ekleme yapılmış. seçkilerim ise şu şekilde:

    eğer bu sorunu tersyüz etseydiniz, neye benzerdi?

    ya ansızın sorun kimseyi dertlendirmeyecek konuma inse, o zaman ne yapardınız?

    eğer bugünkünün tam tersi bir sorunla karşı karşıya kalsaydınız, onu nasıl çözerdiniz?

    sorunların yüzde 99'unu yaratanın insanlar olduğunu aklınızdan çıkartmadan dilediğiniz birini çıkarma/kovma olanağınız olsa? ya da istediğiniz birini alma?

    ya sorun sizseniz, o zaman nasıl değişirdiniz?

    eğer sorun en yakın dostunuz olsaydı, ne derdiniz?

    ya eğer çocuk olsaydınız, aynı sorunu nasıl çözerdiniz?

    sorulara odaklananlara kolay gelsin. kitabı merak edenlere iyi okumalar.
hesabın var mı? giriş yap