• bitkisel gidalarin icerdigi, insanin bagisiklik sistemini güclendirdigi ve hatta dengeli bir beslenmeyle alindigi takdirde cesitli kanser risklerini azalttigi iddia edilen kimyevi maddelerin (antioksidan, vitamin, lif, mineral, pigment vs.) ortak sifati.

    http://www.cancerproject.org/medicine/index.html
    http://en.wikipedia.org/wiki/phytochemical

    bazilari: karotenoidler, e vitamini, c vitamini, selenyum, lif, likopen, izoflavon, flavonoid (quercetin), resveratrol, alisin, katekin (catechin), allium, apigenin, izotiyosiyanat (`isotiocyanates)`.
  • (bkz: fito krem)
  • yukarida guzel açiklanmis, ingilizcesi phytochemicaldir. orenek olarak lutein bir fitokimyaldir. salgam, kara lahanada bulunur. yukarida yazilan likopen hepimizim bildigi gibi domateste bulunur. sogan, sarmisak, ispanak bunlar fitokimyasallar içeren sebzelerdir. çogunun hastaliklara iyi geldigi biimsel olarak kanitlanmistir. daha çok likopen içeren domates daha cok karotenoid içren havuç uretmek için çalismalar genetegi degistirilmis organizma adi altinda yapilmaktadir. bir kisim daha çok fitokimyasal içeren sebze, meveler labaratuar ortaminda uretim basarisi gostermistir lakin bunlarin yetistirilip markete sunulmasi ayri bir ekolojik tartismayi gerektirir.
  • pek çok sebze ve meyve çeşidi iyi miktarda fitokimyasal içerir. meyve veya sebzelerin rengi ağırlıklı olarak içerdikleri fitokimyasallardan gelir. meyvenin rengi ister kırmızı, mor, turuncu ister mavi renk olsun, bu renk fitokimyasalların varlığından kaynaklanmaktadır. meyvenin rengi ne kadar koyu ise içerdiği fitokimyasal miktarı o kadar fazladır. farklı renkleri ile bilinen portakal, nar, yaban mersini, çilek gibi meyveler ve domates, pancar, brokoli gibi sebzeler iyi miktarda fitokimyasallar içerir. tam tahıl ürünleri ve baklagiller de bir dizi fitokimyasal içerir.

    -anti-aging etkileri:

    antioksidan aktiviteleri vücuttaki serbest radikalleri ortadan kaldırmak için yardımcı olmaktadır. serbest radikaller vücudumuzun içinde çalışan çeşitli biyolojik süreçler sonucu oluşan toksik maddelerdir. bu zararlı maddeler makula dejenerasyonu, deride kırışıklıklar ve bilişsel gerileme gibi yaşa bağlı geniş bir yelpazedeki sorunlar ile bağlantılı bulunmuştur. ancak bu sorunlar antioksidandan zengin bir beslenme uygulanarak önlenebilir.

    -antikanser etkileri:

    flavonoidler ve karotenoidler sınıfına ait kateşin ve likopen gibi antioksidanların, çeşitli insan ve hayvan deneylerinde kanserden koruyucu etkileri gösterilmiştir. klinik çalışmalar, hayvan çalışmaları ve aynı zamanda tüp çalışmalarında bu antioksidanların kanser gelişimini bastırmada etkili olduğu gösterilmektedir. antikanser etkileri ayrıca normal hücreleri kanser hücrelerine dönüşümden koruyabilmektedir. yani bu besinleri beslenmenize dahil ederek çeşitli kanser tiplerinden korunabilirsiniz.

    -bağışıklık sistemi güçlendirici etkileri:

    genel olarak, bir çeşni olarak kullanılan sarımsak fitokimyasalların flavonoidler sınıfına ait olan ally sülfitler içerir. ally sülfitler çeşitli çalışmalarda antibakteriyel aktivite göstermiştir. bu fitokimyasal maddelerin streptokok, salmonella, clostridium, escherichia ve stafilokok gibi pek çok bakteriye karşı etkili olduğu bulunmuştur. yani antimikrobiyal etkileri olan bu fitokimyasallar bağışıklık sistemini güçlendirmektedir.

    -faydalı enzimleri uyarıcı etkileri:

    genellikle turpgillerde bulunan indoller denilen bir grup fitokimyasal laboratuvar çalışmalarında kanseri etkisiz hale getiren enzimler içermektedir. hepimizin bildiği gibi, kanser hücreleri kolayca yayılabilir ancak kanserin bu özelliği enzim uyarıcı fitokimyasallar ile durdurulabilir.

    -östrojen benzeri etkileri:

    fitokimyasalların başka bir çeşidi olan fitoöstrojenler (izoflavonlar) östrojen hormonu benzeri aktivite gösterirler. yani fitoöstrojenden zengin besinleri beslenmenize dahil ederek östrojen hormonunun etkilerinden yararlanabilirsiniz. soya sütü ve fındık fitoöstrojenden zengin besinlerdir. ağırlıklı olarak kadınlarda bulunan östrojen hormonu, kemik yoğunluğunu kontrol etmeye yardımcı olur. yani kemik yoğunluğunu korumak için, fitoöstrojenlerden zengin bu gıdaları yiyebilirsiniz. klinik çalışmalar ayrıca bu besinlerin kötü kolesterolü (ldl) düşürebileceğini göstermektedir.

    menopoz sonrası kadınlarda östrojen düzeylerinin önemli ölçüde azaldığı gözlemlenmiştir. düşük östrojen düzeyleri bir dizi semptomlara yol açabilmektedir. çalışmalar östrojen benzeri etkileri olan bu fitokimyasalların vajinal kuruluk ve sıcak basması gibi menopoz belirtilerini hafifletmeye yardımcı olduğunu göstermiştir.

    sonuç olarak fitokimyasallar bizi sağlıklı tutmak için önemli bir rol oynamaktadır. yani bu besinleri beslenmemize dahil etmek sağlığımız için çok önemlidir.

    kaynak
  • bitkisel gıdaların içerdiği, insanın bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve hatta dengeli bir beslenmeyle alındığı takdirde çeşitli kanser risklerini azalttığı iddia edilen kimyevi maddelerin (antioksidan, vitamin, lif, mineral, pigment vs.) ortak sıfatı.
  • fitokimyasallar bitkilerde doğal olarak bulunan biyolojik olarak aktif kimyasal birleşiklerdir.

    fitokimyasallar bitkilerde doğal bir savunma mekanizması gibi görev yapar ve renk, aroma ve tat sağlar.

    bugüne kadar 4000'den fazla fitokimyasal keşfedilmiş olup, bir porsiyonda ortalama 100 farklı fitokimyasal sağlanabilir.

    fitokimyasallar özellikle bazı kanser türlerine, diyabete ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu ve önleyicidir.

    bu kimyasalların en önemli etkisi vücutta serbest oksijen molekülleri ve serbest radikaller ile reaksiyona giren antioksidanlar gibi işlev görmesidir. serbest radikaller hücrelere zarar verebileceğinden dolayı uzaklaştırılmalıdır.

    yapılan son çalışmalarla bilim adamları, fitobesinleri, moleküllerin fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yanı sıra benzer koruyucu fonksiyonlarına göre de sınıflandırmayı başarmışlardır. bir fitobesinin hangi sınıfa dahil olduğunu belirlemek oldukça karmaşık bir iştir. ancak her sınıfın vücutta ayrı bir koruyucu etkisi olduğu bilinmektedir.

    fitobesinler

    terpenler :
    sebzelerde, soya ürünlerinde ve tahıllarda bulunan terpenler, fitobesinler içerisinde yer alan en geniş sınıflardan biridir. ß-karoten üzerinde yapılan son çalışmalardan anlaşılacağı gibi, üzerinde en yoğun çalışılan terpenler karotenoitlerdir. terpenler yağ, kan ve diğer vücut sıvılarında antioksidan görevi görürler. uçucu yağların en önemli bileşik grubunu oluştururlar.

    karotenoitler:
    bu sınıfta domates, maydanoz, portakal, greyfurt gibi gıdalarda bulunan açık sarı, turuncu ve kırmızı renk maddeleri yer alır. yumurta sarısına rengini veren karotenoitler, yumurta sarısında bulunan doymamış yağ asitlerini korurlar.

    limonoitler:
    turunçgillerin meyve kabuklarında bulunan limonoitlerin akciğer dokularını spesifik olarak koruduğu araştırmalarda ortaya çıkmıştır.

    fitosteroller:
    steroller, bitkilerin çoğunda mevcuttur. yeşil ve sarı bitkiler önemli miktarda sterol içermektedir. ancak içerdikleri steroller tohumların bünyesinde toplanır. fitosteroller bağırsaklarda tutunma açısından klosterolle rekabet ederler. kolon, göğüs ve prostat bezleri tümörlerini engellediği araştırmalarda ortaya çıkmıştır. tümör gelişiminde hücre zarının transferini değiştirdiği bilinmektedir.

    fenoller:
    fenoller, bitkileri oksidatif parçalanmadan korur ve aynı etkiyi insanalar üzerinde de gerçekleştirir. çilek, böğürtlen, üzüm ve patlıcan gibi meyve ve sebzelerin kırmızı, mor renkleri fenolik içeriklerinden kaynaklanmaktadır. fenoller prostaglandin reaksiyon zincirini değiştirerek trombositlerin kümeleşmesini önler.

    flavonoitler:
    bu fenolik altı sınıfı c vitamini etkisini arttırır. 1500'den fazla çeşidi vardır.
    örneğin;
    -papatyada apigenin
    -greyfurtta kersetin
    -karabuğdayda rutin
    -turunçgillerde hesperidin
    flavonoitler; alerjilere, iltihaplara, serbest radikallere, mikroplara, virüslere, ülserlere, tümörlere ve trombosit kümeleşmelerine karşı biyolojik aktiviteye sahiptir.
    flavonoitler, östrojen üreten enzimleri bloke ederek östrojen kaynaklı kanser riskini azaltır. doğuştan diyabet hastalığı olan insanların katarak oluşumunu yavaşlatır.

    antosiyanidinler:
    kolajen proteinlerinin birbirine geçmiş iplikçilerini bağlayan ve güçlendiren çapraz bağlar oluşturur.

    kateşinler:
    flavonoitler ile aynı özellikleri gösterirler. yeşil çay kateşin bakımından çok zengindir.

    tiyoller :
    kükürt içeren bu sınıfta sarımsak ve hardalgillere sahil olan sebzelerde; lahana, şalgam, hardalda bulunur.

    glukozinolatlar:
    hardalgillere ait sebzelerde bulunan glukozinolatlari karaciğer detoksifikasyon enzimlerinin güçlü aktivatörüdür. ayrıca beyan kan hücrelerini ve sitokinleri düzenler. beyaz kan hücreleri bağışıklık sisteminin koruyucu hücreleridir. sitokinler ise bütün bağışıklık hücrelerinin aktivitelerini koordine eden habercilerdir.

    allilik sülfitler:
    bu tiyol alt sınıfından sarımsak, soğan, frenk soğanı ve pırasa gibi sebzelerde bulunur. allilik sülfitler bitkiler kesildiğinde yada ezildiğinde ortaya çıkar. oksijen bitki hücrelerine ulaştığında çeşitli biotransformasyon ürünleri açığa çıkar. bağışıklık, kalp ve damar sistemini korumalarının yanı sıra antimutajenik ve antikarsinojenik özellikler göstermektedirler.

    indoller:
    c vitamini ile etkileşime girmektedirler. indol kompleksleri mide ve bağırsak sisteminde kimyasal kansinojenleri bağlar ve aktive eder.

    tokotienoller:
    tahıllarda bulunmaktadırlar. meme kanseri hücrelerinin gelişimini engellemektedirler. ciddi oranda kolestrol düşürücü etki göstermektedirler.

    lipoik asit ve koenzim q:
    diğer antioksidanların etki sürelerini uzatacak özelliğe sahiptir.

    görsel
hesabın var mı? giriş yap