*

  • charlotte bronte'nin jane eyre romanındaki tavanarasına kapatılmış deli kadın* olarak lanse edilen bertha mason'ın durumu, bir creole olarak jean rhys'ın fena halde içine oturmuş olmalı ki, yüz yıl kadar sonra kalkıp bu kadına bir geçmiş yaratmış, ona konuşma şansı tanıyarak deliliğinin arkasında yatan sorunları irdelemiş, onu haklı çıkarmaya çalışmıştır. bununla da yetinmemiş kitabın ikinci bölümünde anlatıcı* konumunda karşımıza kocası olacak rochester'ı çıkarıp kendisinin de, temsil ettiği ataerkil düzenin bir kurbanı olduğunu açıkça gözler önüne sermiştir. aslında rochester'ın da rochester olduğunu jane eyre'i okuduğumuzdan biliriz. jean rhys, antoinette'in kocasına bir isim vermeye tenezzül etmez; böylece eleştirmekte olduğu erkek merkezli sistemi yadsımış olur.

    rewriting tekniğiyle yazılmış bu roman çok harika bir şekilde kurgulanmıştır. bütün olaylar ve ayrıntılar jane eyre'deki boşluklardan faydalanılarak müthiş bir uyum içinde yerlerini bulmuştur.

    anlatım ve betimlemeler o kadar güçlüdür ki nerdeyse bu egzotik adadaki tüm renkleri görebilir, tüm kokuları duyabilirsiniz.

    her okuyuşumda "ne kadar harika, ne kadar süper" demekten kendimi alamadığım, her seferinde değişik bir şeyler yakaladığım romandır. çok da yürek burkucu bir hikayeye sahiptir.

    (bkz: postmodern roman)
  • kitabin john duigan tarafindan yonetilen, bol bol rochester ve antoinette'in is uzerindesahnelerinin bulundugu bir filmi de vardir. kitaba donecek olursak, jayne eyre'da bertha olarak nuksedilen karakterin gercek adi antoinette'dir ve akil sagligida yerindedir. antoinette'in annesinin adi annette'dir ve deli olan da odur. ancak rochester antoinette ile evlendikten bir sure sonra ona annette diye cagirmaya ve ona deli muamelesi yapmaya baslar. annette'i rochester'in bu tavirlari delirtir. romanda dikkat edilmesi gereken bir diger karakter de antoinette'lerin jamaicali hizmetcileri christophine'dir. antoinette'in uzerinde iki guc ekseni vardir: biri rochester, digeri christophine. christophine tipik bir jamaicali olarak, okuma yazma bilmez ama karabuyu ve vodoo konusunda uzmandir. rochester ise iyi egitimlidir ancak afrika gelenekleriyle yakindan uzaktan ilgisi olmadigi gibi hicbilmedigi bu alandan cekinmektedir. rochester "yaziyi" kullanarak christophine uzerinde guc saglamaya calisir. christophine ise ayni seyi "buyu" ile dener. kazanan pek tabii ki de asil ingiliz rochester olur.
  • "derken ben de döndüm. ev yanıyordu. sarı kızıl gökyüzü gündoğumundaki gibiydi ve coulibri'yi bir daha hiçbir zaman göremeyeceğimi bildim. hiçbirşey kalmayacaktı geriye - altın renkli eğrelti otları, gümüş renkliler, orkideler, zambaklar, güller, sallanan iskemleler, mavi kanepe, yaseminler, hanımelleri, "değirmencinin kızı" tablosu. onlar buradaki işlerini bitirdiklerinde kararmış duvarlarla binek taşından başka hiçbir şey kalmayacaktı. binek taşı hep kalırdı. o ne çalınabilir, ne de yakılabilirdi.

    derken biraz ötede tia ile annesini gördüm. ona koştum, çünkü o ana değinki yaşamımdan geriye kalan tek şeydi. aynı yiyeceği yemiş, yan yana uyumuş, aynı ırmakta yüzmüştük. koşarken, tia ile birlikte otururum, diyordum kendi kendime, tıpkı onun gibi olurum. coulibri'den ayrılmamak. gitmemek. -gitme-. yaklaştığımda elindeki çentikli taşı gördüm ama fırlattığını görmedim. duyumsamadım da. yalnızca başımdan yüzüme akan ıslak birşey. baktım ona, yüzünün buruştuğunu, ağlamaya başladığını gördüm. birbirimize bakakaldık, benim yüzümde kan, onunkinde gözyaşı. kendimi görüyor gibiydim. aynada gibi."
  • şıpoylerin kralı olacak ama banane; jane eyre hikayesinin çok daha öncelerinde, antoinette taa çocukken başlayan ve bertha mason, rochester'ın malikhanesini yakmak içün merdivenleri elinde bir mumla inerken bitireven postmodern roman. sonrası malum, çalsın sazlar oynasın kızlar. bertha mason marjin idi. ama jane'in de gönlü zengindi.*
  • --- spoiler ---
    jean rhys'ın can yayınları tarafından basılan romanı. yalın bir dil ve sürükleyici bir uslupla yazılmasına rağmen ara ara insanın içine işleyen kelimeleri ile yüreğinizden yakalayan iki ayrı ölümün nasıl gerçekleşeceğini gösteren, hiç sevilmemiş bir insanın birazcık sevildiğinde nasıl o hali muhafaza etmek için mutlu kalmak için ölmeyi isteyebileceğini, hayatta en sevdiği yer de kirletildikten sonra nasıl yaşamdan uzaklaştığı yalın, duygu sömürü yapmadan, sadece olduğu gibi sade kelimelerle anlatan güzel roman.

    antoinette'ın kocası ile büyücü kadın arasındaki konuşma sizin sezinlediğiniz her şeyi sizin gözlerinizin önünüze serer. o kadar yalın bir şekilde serer ki sarsılırsınız. benzer şekilde antoinette'in annesini anlattığı bölümde. güçlüdür, yalındır. o kadar. sarsılırsınız zira yalın gerçek keskindir.

    belki filmi çekilmemesi gereken kitaplardan - ki çekilmiş -. bir kadının mutsuzluğa mahkum olduktan sonra mutluluğa ürkek ürkek alıştığı ara ara hüzüne çekilip, hüzünlü olsa da kendine ait olan içine çekilmesi, o gözündeki delilik, arkadaş gibi görünen acımasız zenci kızlar, kimsenin olmadığı sakinlik ve huzur dolu doğa filmde nasıl gösterilebilir ki ....
    --- spoiler ---
  • türkçede geniş, geniş bir deniz adıyla yayınlandı.
  • (bkz: parodi)
  • bir antoinette mason açılımı.

    edit: baş erkek kahramanın adı benim telaffuzumda roçitipi'ydi. bu bağlamda geniş geniş bir deniz romanının kısaca ana teması bence şudur ki " hayvan roçitipi ".
hesabın var mı? giriş yap