• 1971 yapimi rainer werner fassbinder filmi. bir sokak manavinin oykusunu anlatir, ailesi ve esi tarafindan sevilip, takdir edilmeyisini.
  • nam-ı diğer fassbinderin dört mevsim satıcısı yine tipik bir kurban hikayesi.. soğuk mu soğuk ki içimizi ancak bu ısıtır
  • bir fassbinder guzellemesi. bir adamın hem kendi ailesi, hem toplumdan soyutlanmasını ele alır. statü kavramı cok önemlidir ve hikaye bunun uzerinden yurur. hm bide irm hermann'a olan gıcıklıgım bu filmle daha cok arttı.
  • fassbinder'in el hedi ben salem'i ilk (?) kullanmaya başladığı filmi. özel ilişkileri de vardı ve sonra onu hayatından sert şekilde uzaklaştırmış ve intiharında cenazesine gitmemekle birlikte salem'i çok özlemişti galiba. [annesi lilo pempeit ise ilk uzun metrajlara başladığı yılların warum läuft herr r. amok (1969 veya 1970) filminde oynadı. die sehnsucht der veronika voss (1982) anneyi oynatıp çok önemsediği ve ödüllü olan filmi.] angst essen seele auf (1974) filmi ise hem el hedi ben salem'in hem lilo pempeit'ın olduğu bir film.

    dört mevsim satıcısı ilk yılın fimleri kadar parlak değil, ama belirli fassbinder özellikleri olan, açıklık, içtenlik, umutsuzluğa yakın bir karamsarlık, doğrudanlık aynen yaşamakta ve ana karakteri ölümüne takip etmekte. insanoğlu çiğ süt emmiş'i sempatik ana karakter hans başta olmak üzere tüm karakterlerine yediriyor. hatta soğuk ve uzaktan doğrucu davut kızkardeş rolündeki hanna schygulla'ya bile. gene fassbinder filmlerinin analarında mutat, türk kültürü için tabu gibi olan ana haksızlığı, çiğliği, sevgisizliği, doğurduğunu boğması, ikiyüzlülüğü yekten karşımıza oturtuluyor.

    liberalizm, serbest ticaret, girişim erki de kendisi için çalışmaya tuttuğu adamı denetleyeceğim diye helak olmalarından bir karikarür fırçası darbesi alıyor. piyasaya giriş filmi liebe ist kalter als der tod'ta ise sola ve sendikacılığa saldırmıştı. ayrıca sevgiye güvenemiyor, inanamıyor ki tekeşliliğe, burjuva evliliğine saldırmadan baksın.
  • çekimler, dönemin ev dekorasyonları, giysileri, saç modası, uzun bakışmalar, bakışlarla anlatmalar, kameranın sahnede kilitlenmesi, oyuncuların sahnede donup kalmalarıyla -sinema tarihine olan bilgimin sınırlılığıyla da kimin kimden etkilendiğini veya bu dünya genelinde bir eğilim miydi bilemeyeceğim ama- yeşilçam sinemasını fena halde andıran film.
  • link. ten izlenebilecek film. gerçek bir dram. ailesi ve çevresi tarafından küçümsenen, sevilmeyen hans'ın hikayesi.

    --- spoiler ---
    eşini dövdüğü sahneye kadar hans'ın kusuru yoktu ama orada bozdu kendini.
    --- spoiler ---
  • yine dibine kadar seksist ve paçalarından maçoluk akan; insana, özellikle eril kişiye yüklenen roller, beklentiler ve bunun ikili ilişkilerde yarattığı sınıfsal sıkıntılar üzerine harika bir fassbinder ilk dönem filmi.

    --- spoiler ---

    en can alıcı kısım herhalde, hans'ın en yakın arkadaşının yavaş yavaş evinde ve ailesinde kendi rolünü almaya başlaması ve hans'ın artık yokuş aşağı gitmeye başladığı filmin son kısımları olsa gerek, hans arka arkaya attığı shotlar ile mükemmel bir özyıkım sürecini başlatır.

    --- spoiler ---
  • fassbinder filmlerini aydan izlerseniz anlarsınız. oyuncular devlet memuru gibi. mesai bitse de gitsek ya da bu paraya bu kadar der gibi soğuk cansız yani hiç oyunculuk katmayan yüz yıl öncesi muhsin ertuğrul sineması için yapılan "toyatroculardan yapılan sinema" eleştirisine uygun oynuyorlar. sinema tarihinin, planlı mı bilmem ama en kötü oyuncuları fassbinder sinemasındadır.
    birileri "korkmayın hitler öldü" demesi lazım.
hesabın var mı? giriş yap