• courbet'nin ünlü dünyanın kaynağı isimli resmini sipariş eden osmanlı paşası.
  • kurbe'ye l'orijin dü mond'u * ismarlayan sanat du$kunu osmanli -once- pa$a buyukelcisi, -sonra- ...

    soz konusu tablonun kadrajini bizzat kendisinin belirledigi tahmin edilen, bazi susirlarca efendi kategorisinde degerlendirilen bey.

    (bkz: khalil bey)
    (bkz: lorigine du monde) `: fransizcadaki apostroflari bo$luk ile ifade edersek daha guzel olur` , *
    (bkz: l origine du monde)
    (bkz: gustave courbet)

    ayrica jean paul fargier'nin 1996 yapimi 26 dakikalik -yer yer didaktik yer yer skoler- kisa metraj belgeselini de izlemekte yarar var.

    -gene- ayrica

    (bkz: elma)
    (bkz: enis batur)
  • ki halil bey, zamaninin en onemli tablo koleksiyonlarindan birisini elinde bulunduruyor. istanbul'a kesin donu$ yapmadan once pa$amiz, bir soylentiye gore kumar borclarini odemek uzere -yakin bir tarihte tam listesini de buraya gececegim- koleksiyonunu elinden cikartiyor.

    pa$amizin tuvaletine maskeli olarak yerle$tirdigi soz konusu tualin i$levi konusunda du$unce yurutmek -$imdilik- bize du$mese de sanatci yonunu $apkalamak sanirim farz.

    zaman icerisinde sozumuzun yolu elma'ya da du$ecektir elbet.
  • 1831'de mısır'da doğan,
    osmanlı diplomatı olarak , paris , moskova ve değişik avrupa kentlerinde görev yapan ,
    bu görevleri sırasında courbet'nin nu çalışmalarını toplayıp kolleksiyon yapan,
    daha sonra sanatçı ile tanıştığında,
    " isterseniz size daha değişik resimler yapabilirim " önerisi üzerine sanatçıya bir kaç resim daha sipariş eden ve böylelikle,günümüzde bile dünya sanat çevrelerinde tartışma konusu olan l'origine du monde adlı tabloyu kolleksiyonuna katan,
    fransızların ad ve soyad olarak khalil bey olarak bildiği kişi.
  • yabancılar'ın bu konuda araştırma yaparken danıştıkları kişilerden birisi de prof zeynep inankur'dur
  • "bir müslüman tarafından toplanan ilk koleksiyon"un sahibi. eugene delacroix'in altı tablosu varmış kendisinde. ancak fransa'daki görevi bitip istanbul'a dönerken kendisine "çıplak kadın resimlerini getirmemesi" söylenmiştir. bunun üzerine bu altı tabloyu elden çıkarmıştır. bu tablolar bugün çeşitli müzelerde sergilenmektedir:
    liège başpiskoposunun katli - paris, louvre müzesi
    cezayirli kadınlar - paris louvre müzesi
    tasso deliler hastanesinde - zürih'teki özel bührle koleksiyonu
    tom o'shanter'i cadılar kovalarken - nottingham castle müzesi
    savaş talimi yapan arap süvariler - montpellier, fabre müzesi.
  • paris'teki boulevard des italiens'da bulunan gösterişli bir evde ve imparatorluk parisi'nde burjuvaları kıskandıran, zevk düşkünü bir aristokrat gibi yaşayan; düzenlediği görkemli davetlerde seçkin konuklar ağırlayarak kısa sürede paris sosyetesinin dikkatini çeken salon adamı, osmanlı dandy'si ve bon vivant biri.

    şaaşalı davetlerinde misafirlerine özel aşçıların pişirdiği yemekleri ve pahalı şarapları, en pahalı sofra takımlarında ikram etmesi; keza bu davetlerde paris’in en ünlü ses sanatçılarının konser vermesi güçlü finans durumu sayesinde olmuştur.

    halil şerif paşa'nın dilden dile anlatılan bu müstesnalığı kısa sürede kendisinin "bulvardaki türk" olarak anılmaya başlamasına neden oldu. bunlar dışında kendisi sağlam bir kumarbaz ve sanat düşkünüdür. paris'teki gece lokallerinde kendisinin oturduğu kumar masalarının izleyicisi çoktur. fütursuzca para kaybetmesine rağmen; bu kayıpların hesabını masadaki izleyiciler yapmıştır. kendisi, yukarıda da değindiğim gibi anı keyfince yaşamanın amacındadır. bu karakteristik özelliğinden ötürü, son asur imparatoru sardanapalus'a benzetildiği ifade edilir.

    jean leon gerome, gustave courbet, jean auguste dominique ingres gibi son derece önemli ve kıymettar ressamların tablolarına sahip olan müstesna bir kişidir. ve paris ilk kez bu çapta sanat koleksiyonerliği yapan bir osmanlı vatandaşına tanık olmaktadır. paris'lilerden daha parizyen olan paşa hakkında söylenenlere veya yazılanlara bakıldığında şaşkınlık, övgü ve zaman zaman da gizli bir küçümleme kendini belli etse de, özellikle sosyete çevrelerinde yarattığı etki kelimenin tam anlamıyla baş döndürücüdür.
    tabi tüm bunları, ne öğrenci, ne elçi ne de üzerinde devlet otoritesi varken yapıyor. babasını kaybettikten sonra o dönemde icra ettiği petersburg'daki osmanlı sefaretindeki görevinden ayrılıp paris'e dönmesinden sonra başlar.

    kemikli bir et yerken bile zarafetinden ödün vermeyen, düzgün bir dille konuşan, karşısındaki kadının elini seremoni eşliğinde öpen, bastonunu elinden düşürmeyen, nazik, frankofon halleriyle kendini beğenmiş izlenimi verdiği düşünülse de neticede mısır'ın en seçkin ailelerinden birinin mensubudur.

    gustave flaubert'in erotik mektuplar gönderdiği, alexandre dumas'ın aşık olduğu ve hatta prens napolyon'un metresi olan jeanne de tourbey'in sevgilisi olarak ününe ün katmıştır, paşa.

    not: bu bilgiler,

    michele haddad'ın "halil şerif paşa bir insan, bir koleksiyon" ve

    emre caner'in "paris sevdası" isimli kitaplarından derlenmiştir.
  • fransa'da geçirdiği yıllarda liberal fikirlere de bağlanmıştı.

    1867'de siyasi bir metin kaleme aldı; yazma olarak kalan ama siyasal çevrelerde bilinen bu metinde, "sadece meşruti rejim türkiye'yi kurtarabilir ve durumunu sağlamlaştırabilir. bir anayasa ilan edilirse, müslüman devlet derhal rusya'ya karşı manevi üstünlüğü ele geçirecektir. anayasa, müslümanlar ile hıristiyanlar arasındaki siyasal ve toplumsal ayrımları silerek, her iki topluluğu da aynı tamir edici adaletin himayesi altına sokacaktır. her bireyin haklarının güvence altına alınması, herkeste vazife duygusunu
    uyandıracaktır" diyordu.

    böylece meşruti monarşi dileğini ifade eden halil bey, önce gizli bir cemiyet halinde, sonra da avrupa modellerinden esinlenen liberal siyasi reformlardan yana olduklarını 1867'de açıkça beyan ederek bir araya gelen gazeteciler ve yazarlardan oluşan yeni osmanlılar hareketine katıldı. sultan abdülaziz onları sürgün edince, belli başlı yöneticiler paris'te toplandı. halil de onların arasındaydı, başlarını çeken mısırlı prens mustafa fazıl'ın dostu ve keyif arkadaşıydı. muazzam servetiyle hareketi finanse eden mustafa fazıl, kızı nazlı hanım'ı da halil'e verdi.

    sosyete gazeteleri istedikleri kadar "bulvar türk'ü"nün aşırı lıklarıyla alay etsinler, halil bey pek o kadar da "gülünecek bir diplomat" değildi. onun paris'te geçirdiği yıllar, avrupa'daki türklerin batılı değerlerin osmanlı imparatorluğu'na girmesini ne kadar kolaylaştırdığını bir kez daha ispatlamaktadır.
hesabın var mı? giriş yap