happy times

• fallout 3'de galax news radio'dan bob crosby ve the bobcats yorumuyla dinlenebilecek eser. sözleri şu şekildedir.
  
  wish on the moon
  and look for the gold in a rainbow
  and you’ll find a happy time
  
  you’ll hear a tune
  that lives in the heart of a bluebird
  and you’ll find a happy time
  
  though things may look very dark
  your dream is not in vein
  for when do you find the rainbow?
  only after rain
  
  so wish on the moon
  and someday it may be tomorrow
  you will suddenly hear chimes
  and you’ll have your happy, happy time
  
  so wish on the moon
  and someday it may be tomorrow
  you will suddenly hear chimes
  and you’ll have your happy, happy time.
• 2000 yılı yapımı çok keyifli bir zhang yimou filmi.
• yönetmenlik koltuğunda michael mayer'in oturduğu, oyuncu kadrosunda shani atias, michael aloni, ıris bahr ve stéfi celma'nın yer aldığı 2019 yapımı film.
  
  filmin ülkemizdeki ilk gösterimi 39. istanbul film festivali kapsamında online olarak yapılacak.
  
  los angeles'ta, havalı bir evde cuma akşamı şabat yemeği için buluşan, birbiriyle uyumsuz bir grup insan gecenin sonunda hangi ortak noktada buluşabilir? filmin buna hayli matrak ve kanlı birkaç cevabı var. bu doludizgin film, gerilim ve komedi gibi, bir araya gelince nadiren lezzetli olan iki türü başarıyla harmanlıyor. ilk filmi out in the dark'ta bir filistinliyle bir israillinin aşkını anlatan michael mayer bu kez bambaşka bir türde yine hayli zekice bir işe imza atıyor.
• istanbul film festivali’nin online seçkisinde gösterilen abd-israil ortak yapımı eğlencelik filmdir.
• izlemediğim ilk filmi out in the dark ile, “bütün dünya buna inansa, hayat bayram olsa” deyip el ele tutuşarak dünya etrafında halka şeklinde dönenler tarafından övgüyle söz edilen yönetmen michael mayer’in “bakın ben bu tür değişik filmler yapabilecek ajiliteye sahibim” dercesine kotardığı 2019 tarihli yapım.
  
  yahudi arkadaşları içeren bir akşam yemeği davetinin felaketle sonuçlanmasını anlatan film eğlence olsun diye çekilmiş ama çok iyi değil.
  
  ilk önce; olayların gelişiminde bir sıkıntı var. misal, bir yemek masasında bir karakterin diğer karakteri boğarak bayıltmasına gelene kadar izleyiciye verilmesi gereken bir gerginlik kreşendosu olmalı. olmaz öyle! filmi izlerken, ayrı yükseltilere sahip adımları olan bir merdivenden çıkar gibi yoruldum.
  
  ikincisi; oyunculuk çok çiğ. hani, güzel kadın ve erkeklerden oluşan tv dizilerin başarısından yararlanmak için uydurulmuş romantik türk sinema filmleri vardır ya, işte filmimizdeki oyunculuk da böyle. yalnız liraz chamami dışında. o kadın iyi oyuncuymuş, bu filmde tanıdım.
  
  üçüncüsü; insanların bu kadar gereksiz şiddeti eğlenceli bulabileceğini düşünmesi çok saçma. bir tarantino şiddetinden bahsetmiyorum. basit bir itiş kakışın hızla kafa ezmeye evrilmesindeki saçmalıktan bahsediyorum.
  
  son olarak diyaloglar kötü ve karakterler tek boyutlu diyerek bitiriyorum.
• fazlasıyla brutal şiddet sahneleri içeren ama diyaloglarıyla da oldukça güldüren film. bence film içindeki eleştiriler çok yerindeydi.
• aynı zamanda hem umut vaaden hem de hüzünlü bir parça. mona lisa tablosu gibi. bob crosby ve bobcats olanından bahsediyorum