• bu kadar hasbi tefekkür konuşulmuş bir kere hamlet denmemiş, bari ben diyeyim: hamlet! angaje olamamak, eylemsizlik içinde kıvranmak deyince akla hamlet gelmeyeceğidi de, haydar baş mı geleceğidi? (bkz: iş, aşk, haydar baş)

    hamlet, şekspir araştırmacılarının kimine göre problem play'dir. çünkü bu klasmana giren diğer oyunlar gibi janrı fludur. komedi midir, trajedi midir belli değildir. bana sorarsan, komedidir. o kalıpla düşündüğünde hamlet'in trajik hatası olduğu iddia edilen kararsızlık'tan, ya da, eylemsizlikten ziyade onca tefekkür'e rağmen en nihayetinde karar verdiği eylemlerin şapşallığından ve varımsızlığından bahsetmek daha yerinde olur. nedir bunlar? baba'nın şüpheli ölümünden hemen sonra anneyle evlenip taht'a geçen amca'nın suçluluğundan emin olamamak, bunun üzerine bir dolu kafa patlatıp, allahın hayaletiyle irtibata geçmek, ondan sonra ama ya hayalet babamın hayaleti değil de şeytansa, cinse, beni kandırıyorsa? diyerek suçluluğu kesinleştireceği meşkuk bir oyun tertiplemek, bundan sonra perdenin arkasındaki bir adamı öldürmek konusunda kararlıyken, sırf diz çöküp dua ediyor diye katil olduğuna artık kesin inandığı adamı affetmek, bu sırada sergilediği manasız agresyon, ve saray troll'lüğü sırasında kendisini sevenleri uzaklaştırıp bir sürü düşman kazanmak, en nihayetinde saçma sapan bir düelloya hiç düşünmeden iştirak edip, suçlu suçsuz herkesin ölmesine önayak olmak sayılabilir.

    hamlet'in angaje olmasından çok, angaje olduğu konular ve yöntemi o kadar salakça ki, tefrik ettiği konular ne kadar 'derin' olursa olsun, eldeki mevcut ve gayet sığ bir gözlemle dahi idrakına varılacak bir sorunu çözmek lüzumuyla değerlendirildiğinde gayet manasız ve saçmasapan bir hal alıyor. bu da gösteriyor ki hamlet örneğinden hareketle hasbi tefekkür'ün gülünç olduğu konu, düşünmeye değer konular arasında somut bir öncelik sıralaması yapamaması, iktidar olmanın getirdiği varsayılan hasletler içinde sorunları tespit etme ve karar alma becerisini zihinsel incelik ve rafine olma lüzumuna üstün kılmak, bunu da yerli yersiz her türlü durum ve konumda kullanarak sadece kendi kendisiyle ilişki dahilinde bir değeri olan erdemli, bilge iktidar soyutlamasına yapışmışlığıdır. bir karşılaştırma yapmak gerekirse: hamlet'e nispetle 3.riçırd akıl almaz bir sığlıkla somut sorunlara somut çözümler getirerek çok daha efektif bir iktidar ve güç yönetimini, adil ve haktan olmayan bir alana yöneltmiştir. trajik bir durum varsa o anlamda hamlet gibilerin 'ya öyleyse, ya böyleyse, bilemeyiz, emin olamayız, allahım hayat ne kadar zor, varoluş ne kadar bunalım' diye eylem gerektiren ahlaki konularda pısması, riçırd gibilerin ise eylemlendirmesine asla izin verilmemesi gereken bir ahlaksızlık içinde çoşması olabilir.

    buradan didaktik liberal'e bir pas açmak mümkün olabilir: liberal'liğin getirdiği o konumuyla tezat içindeki yetkin, erdemli poz ve duruş, çok ince, çok derin konulara ayırmaya hazır oldukları müthiş efor ve mesai, ortada alenen kanayan sorunlar karşısında 'belki öyledir, belki böyledir, emin olmak lazım, emin olmadan hareket edilmez' tıntınlığı kendilerini hep anında karar vermelerini gerektiren tuhaf pozisyonlara iter, bu gibi durumlarda da perde'nin arkasında duran 'varsayılan düşman'ları öldürürken, diz çöküp dua eden katilleri bilindik inceliklerle, hukuklu ve adil yargılamaya özen gösterirler.

    hamlet demişken az evvel dokundurdum ama bahsetmeden de olmuyor. bu entry'de mi yapayım, asıl başlığında mı yapayım? başlığında yapayım:

    (bkz: troll)
hesabın var mı? giriş yap