• aynı olmayandır.

    hiv+ ile aids aynı değildir çünkü;
    hiv: insan bağışıklık yetmezliği virüsü,
    aids: edinilmiş bağışıklık eksikliği sendromu,
    hiv+: hiv ile enfekte olmuş birey demektir.

    terimler bu kadar açık ve net. tartışılır pek bir yanı yok. sağlıklı kişiler açısından da hiv ile aids aynı şey değildir, karşısındaki insanda hiv bulunabilir ve bu kişi aids olmuş ya da olmamış olabilir. karşısındaki aids ya da hiv+ olsun, her iki durumda da benzer derecede enfekte riski olabilir ancak bu durum terimlerin aynı anlam taşıdığını ifade etmez.

    hiv+ insanlar günümüzde olan güncel tedavilere erişebiliyorsa günlük alacakları bir ya da iki hap ile yaşamlarına hiv'in sağlıklarına negatif bir yönü olmaksızın devam edebiliyorlar. türkiye'de en son çıkan güncel tedavilere tamamen ücretsiz ulaşılabiliyor (sigortalı iseniz). bu durumda da karşımıza yeni bir terim çıkıyor;

    hiv+ undetectable: hiv+ olan ama tedavi altında olan ve vücut sıvılarında (kan, semen gibi) virüs bulunmayan insanlar.

    "sağlıklı bireyler" için bu insanlar kesinlikle tedavi almayan hiv+ bireyler gibi bulaştırıcı değildir.

    eskiden kullanılan tedaviler çok ağır ve ciddi yan etkilere sahipti ancak günümüzde kullanılan tedavilerin günlük yaşama sağlık anlamda olumsuz etkisi yok. bazı ilaçlar uzun vadede kemik erimesi ya da böbrek sorunlarına ya da nadir görünen önemli yan etkilere yol açabilmektedir ancak günümüzde hiv tedavisi için tek bir ilaç yoktur. bir çok alternatifi vardır ve olumsuz yan etkiye açan bir ilaç alınıyor ise alternatifi ile değiştirilir.
    (bkz: antiretroviral tedavi)

    *hiv ile enfekte olmamak için temel yapılacak şey kondom ile korunmaktır.
    *oral yol ile geçen vakalar oldukça az sayıdadır ancak yine de çok eşli durumlarda oral yolda da kondom önerilir.
    *hiv+ birisi ile korunmasız ilişkiye girildi ya da her iki tarafın açık yarası temas ettiyse en yakın zamanda enfeksiyon doktoru ile görüşülmesi bulaşı riskini %90'lara varan oranlarda azaltabilir (bkz: prep) (bkz: pep).
    *hiv+ bireylerin (anne ya da baba ya da her ikisi) çocukları normal/alternatif yollardan olabilmektedir ve çocuğa virüs bulaşmamaktadır.
    *hiv+ undetectable birinden cinsel yolla (korunmasız) virüsün bulaşmadığı insanların katıldığı deneyler ile gösterilmiştir ancak farklı detaylar bu yöntemi tam anlamıyla güvenli kılmamaktadır o yüzden kondom veya prep şarttır.
    *hiv+ tedavi olan bireylerin yaşam süreleri hiv olmayan insanlar kadardır ve tedavi altında aids evresine gelinmez.
    *aids evresinde teşhis konulmuş bir insan eğer çok geç kalmamışsa aynı tedaviler ile aids evresinden çıkabilir ve yaşamına devam edebilir.

    hiv/aids hakkında türkçe bilgi almak istiyorsanız pozitif yaşam derneğinin sitesinden güncel ve doğru bilgilere ulaşmanız mümkün. bu gibi konu hakkında bilgi sahibi olmayan ya da sizi yanlış yönlendiren insanlara itibar etmeyiniz. hatta eğer doktordan bu konu hakkında bilgi almaya karar verdiyseniz enfeksiyon uzmanı hariç hiç bir doktor ile görüşmemenizi öneririm. maalesef bir çok doktor bu konu hakkında eksik bilgi sahibi.

    *türkiye'de hiv+ birey sayısı ciddi bir artış içinde. hiv hakkında gerçekten bilinçlenmemiz gerekiyor. özellikle kamu spotları bu konuda çok önemli.
    *insanların teste teşvik edilmesi lazım. hiv+ olduğunu bilmeyip başkalarına bulaştıranların önüne yanlış bilgilerle aşılanan korkuyla geçilemez. gerektiği zamanlarda test olma ve tedavinin geliştiği bilincinin öğretilmesi lazım ve hiv korkusunun yenilmesi lazım. ancak bu sayede hiv+ sayısı ülkemizde düşüşe geçer.

    *test olmadan hiv+ olduğunuzu anlamanız imkansız. hiv korkulmayacak bir hastalık da değil çünkü her gün ilaç içmeniz, belirli periyotlarda doktora gitmeniz ve en kötüsü de doktorların da içinde bulunduğu önemli bir kesimin önyargılarıyla muhatap kalmanız gerekiyor.

    *ancak o kadar korkulacak bir hastalık da değil. şeker hastası olman ile hiv olduğunda verilecek tepki arasında dağlar kadar fark varsa o ülkede hiv+ sayısı artmaya devam edecektir.

    sonuç olarak kimse kronik bir hastalığa sahip olmak istemez. korunun ve bilinçlenin. sağlıcakla.
  • değil la değil. biri hepatit biri aids
  • biraz zaman geçince aynı oluyor.
  • (bkz: degil)
  • "hayır aynı değil" diyenlerin argümanlarını hiç de tatmin edici bulmadğım sorudur.

    sonuçta aids bir hastalıksa, hiv virusu de bu hastalığa neden olan virus ise bin insanın bünyesinde bu virusun bulunması kötü bir durumdur. her ne kadar artık ilaçla bu virusun hastalığa neden olması engelleniyor dense bile kimse kusura bakmasın bu da tatmin edici değildir.
  • hiv(+)____________________aids__________________ölüm
    |___________________taşıyıcı kalıp, aids olmayan
    |___________________hiv(-)
    |___________________yanlış teşhis

    ilgili linkler:
    https://www.nytimes.com/…s-cure-london-patient.html
    https://www.webmd.com/…/guide/hiv-aids-difference#1
    https://www.medicalnewstoday.com/…ticles/323986.php
    https://www.aidsmap.com/…pectancy-people-living-hiv
  • hayır değildir.

    hiv pozitif olunduğu anda aids olunmuyor.

    aids’in açılımına bakıldığı zaman edinimiş bağışıklık yetmezliği sendromu olarak geçiyor.

    dolayısıyla human immunodefency virüs vücudunuza girdikten yıllar yıllar sonra, bağışıklık sisteminiz çökmeye başlıyor.

    bu da bu virüse sahip olan kişilerin immün sisteminin zayıflaması nedeniyle grip gibi basit bir durumla bile ölümüne yol açabiliyor.
  • üniversite yıllarımda ev arkadaşım aidsti ve tedavi görmeyi red ediyordu.

    gey olduğu ailesi görüşmüyordu. işsiz olduğu için de geçici bir süre benim yanımda kaldı.

    hiv'e karşı korunmada sıklıkla şu söylenir: korunun ve test olun.

    bence sıfırıncı kuralın şu olması gerekiyor: ruh sağlığınıza dikkat edin. özdeğer kaybı yaşayan birisi için korunun uyarısının anlamı yok. özdeğer kaybı yaşayan birisine, hiv'in tedavi olanaklarından bahsetmek de fayda etmiyor.

    homofobinin pençesinde yaşayan lgbt gençler, hiv'e karşı kırılganlar. gençlere tavsiyem, bol bol gey arkadaş edinmeleri ve beraber sosyalleşmeleri ve kendi değerlerinin farkına varmaları. ama hornet bunun için uygun bir platform değil.

    ev arkadaşımın ağzında yaralar çıkmıştı. yoğun bir iştahsızlık yaşıyordu. iki lokma yemek yediği zaman geri kusuyordu. pantolonun kemerinde delik açacak yer kalmamıştı.

    aids ve depresyon bir araya geldiğinde, oldukça tehlikeli bir ikili oluşturur. o kusma anında, vücudun savaşmaktan vazgeçtiğini görebiliyorsunuz.

    risk analizi mi istiyorsunuz?

    siz yediği yemeği midesinde tutamayan bir adamı ereksiyon haline getirip seks yapmayı başarın, ondan sonra oturalım hiv'in hangi aşaması daha bulaştırıcı onu konuşalım.

    kavramları çarpıtmamak lazım.

    --- cahil periler ---

    benim en sevdiğim gey etkinlik, sofra kurup, arkadaşlarımı yemeğe çağırmak. salonun kapısından içeri bakıyorum: bir manga adam, masa başında toplanmış, neşeyle yemek yiyor. manzarası bile güzel.

    bilirsiniz işte, bu yemekli gecelerin olmazsa olmazı, millet salonda eğlenirken, mutfağa sigaraya kaçanlarla ayaküstü dertleşmektir.

    etrafımdaki sero-karma ( taraflardan birisinin hiv+ diğerinin ise hiv – olduğu) çiftlerde gördüğüm, ilişkilerinin ironik bir şekilde, hiv+ olanı korumak üzerine kurulmuş olması. beraber enfeksiyon doktoruna gitmişler; hiv negatif olan, partnerine ikinci bir enfeksiyon bulaştırma riskine karşı taramadan geçmiş. beraber grip aşısı olmaya gidiyorlar. çünkü adamın kafasında şu var: ben grip olursam çabuk atlatırım ama erkek arkadaşım hırpalanır.

    insan hafif bir yabancılaşma hissediyor. yani şu dönen muhabbetin dramatik olması gerekmiyor muydu? sen bir yandan ara sıcakları hazırlıyorsun, adam da bir yandan küçük tansiyon/büyük tansiyondan bahseder gibi, partnerinin viral yükünden cd4 değerinden bahsediyor.

    pardon ama hiv tedavisi manzarayı radikal olarak değiştiriyor. benim ev arkadaşımdan bu yana geçen 25 yıl içerisinde hiv tedavisi de çok değişti. bu minnoşlaştırma değil. gerçek.

    --- sen niye böylesin ---

    geyler, cinsel yönelimlerini politikleştirme konusundaki tecrübelerini çok hızlı bir şekilde aids'e de taşıyorlar. mesela, sağlık durumlarını arkadaşları ile paylaşmaya, 2. coming out diyorlar.

    hiv negatif olan adamların pozitif partnerlerine karşı duydukları sorumluluğa bakıyorum. bazen kendime soruyorum: bu adamlar niye böyle? acaba gey tedrisattan geçtikleri için mi böyleler, yoksa zaten hep böyle oldukları için mi kendilerine gey diyorlar?

    ya da belki de hem aktif hem pasif oldukları için partnerlerine daha fazla empati besliyorlardır.
    sözlükteki hetero erkeklerin yazdıklarını okuyorum, korkunç. "hamsi yiyorum, bana bir şey olmazın" tam karşı kutbuna savrulmuşlar. potansiyel partnerlerine "günışığı görmemiş yaratıklarla dolu mariana çukuru" muamelesi çekiyorlar. halbuki ortada bir yerde, bir aklıselim noktası olması lazım.

    eşcinsel erkeklerin, ilkokuldan beri duymaya alışık oldukları soruyu, hiv+ partneri olan arkadaşlarıma sordum: sen niye böylesin?

    hiv negatif arkadaşlarımdan biri şöyle dedi:
    -hiv o kadar çok eşcinsel erkeklerle eşleştiriliyor ki gey kimliğin parçası gibi oldu. ben her zaman partnerimin pozitif olması fikrine hazırdım.

    finansçı gey arkadaşım ise kan donduran gerçekçiliği ile şöyle dedi:
    - risk mi? tedavi gören hiv pozitif bir adam, serolojik durumunu bilmediğin birisinden daha güvenlidir.

    bir diğeri şöyle dedi:
    - biz korunuyorduk. erkek arkadaşımda hiv çıktığında, tedbir amacıyla test oldum. fakat sevgilimin sağlık durumu üzerine endişelenmekten kendi test sonucumla ilgilenemedim bile. çünkü onun durumu daha aciliyetliydi.

    bir başkası ise şöyle söyledi:
    - insan bir diğerini, mikroplu gibi görürse ya acır ya da tiksinir. ben ikisini de sevdiğim biri için yaşamak istemem.

    gerçek şu ki gey veya hetero hiç fark etmez, uzun süreli bir ilişkinin olmazsa olmazı karşılıklı güvendir. bu güven olmadıktan sonra hiv bulaşısında teorik risk-pratik risk farkını tartışmanın anlamı yok.

    --- bulaştırıcılık üzerine ---

    bulaşma, virüs konsantrasyonu ancak belli bir sayının üzerine çıktığı zaman mümkün olur. birim hacimdeki virüs miktarına viral yük denir.

    misal, işe gittiğinizde hapşıran, öksüren arkadaşlarınız varsa, camı açıp ortamı havalandırırsınız. bunu yaparak, havada asılı olan viral yükü düşürmüş olursunuz.

    ister hiv+ deyin ister aidsli, viral yükü yüksek olan kişi bulaştırıcıdır.

    ister hiv+ deyin ister aidsli, viral yükü belirlenemez seviyeye düşmüş kişi bulaştırıcı değildir. antiviral tedaviye başlayan kişinin viral yükü, yaklaşık altı ay civarında baskılanır.

    --- enfekte olmak vs hasta olmak ---

    enfekte olmak, bulaştırıcı olmak ve hasta olmak birbirleri ile bağlantılı ama ayrı kavramlardır.

    bunu su çiçeği üzerinden anlatalım:

    hastalığı yapan virüsün adı şudur: varicella-zoster

    0. gün: enfekte olduk.
    0-13 gün: virüs, bağışıklık sisteminden saklanarak çoğalmaya başladı.
    13-15. gün: virüs sayısı belli bir sayının üzerine çıktı. bu tarihten itibaren artık kişi bulaştırıcıdır.
    15. gün: bağışıklık sistemi olaya uyandı. savunmaya geçti ve ateşimiz yükseldi. beraberinde gelen kas ağrıları ile hastalık kendini gösterdi. kas ağrısı ve yüksek ateş şikayeti ile doktora gideriz.
    17. gün: deride döküntüler başladı. bağışıklık sisteminin virüs ile savaşı devam ediyor. kişi çok bulaştırıcı.
    17-22: bağışıklık sistemli virüs üzerine üstünlük kuruyor. yavaş yavaş döküntüler kabuklanmaya başlıyor.
    22. gün: savaşın galibi bağışıklık sistemi. hastalığımız bitti. son kabarcıkların da kabuklanması ile beraber bulaştırıcılığımız kalmadı.

    peki her şey bitti mi? hayır!

    varicella-zoster, çakalın önde gideni bir virüstür. bağışıklık sisteminden kaçmak için sinir hücrelerinin arasına saklanır. ve yıllarca saklandığı yerden burnunu bile çıkartmadan bekler.

    bu tarihten sonra, gayet enfekte enfekte, ama hasta olmadan ve kimseye bir şey bulaştırmadan dolaşırız. ta ki yaşlanınca ve bağışıklık sistemimiz düşünceye kadar. virüs saklandığı yerden çıkarak yeniden saldırıya geçer. ama bu kez hastalığın yeni bir adı vardır: zona

    su çiçeği ve zona aynı virüsün neden olduğu iki farklı klinik tabloyu tarif eder.

    aids: hastalığın son evresinde ortaya çıkan klinik tablonun ismidir.
    bu tablonun tanımı çok nettir, bağışıklık sisteminin çöktüğü; fırsatçı enfeksiyon ve kanserlerin ortaya çıkmaya başladıı an.

    kişi bu evrede tanı almış olsa da kendisine rahatlıkla hiv pozitif diyebilir. aids kısmı doktorunu ilgilendirir. üçüncü şahısları ilgilendiren ise kişinin terapiye başlamış olması ve viral yükünün belirlenemez seviyelere inmesidir.

    su çiçeğinde virüsü bağışıklık sistemi köşeye sıkıştırır, hiv de ise kullanılan ilaçlar. virüsün ne ölçüde köşeye sıkıştığını, hekiminizin söylemesi gerekiyor.

    --- belirlenemez= bulaştırmaz ---

    hptn052 araştırması ile viral yükün baskılanmaya başlanması ile bulaştırıcılığın kalktığı ispatlanmıştır. ardından yapılan partner, opposite attraction ve partner 2 araştırmaları ile viral yükün belirlenemez seviyeye inmesi ile bulaştırıcılığın sıfır olduğu kanıtlanmıştır.

    cinsel pratikler içerisinde, anal seks görece daha riskli olandır. gay çiftler üzerinde yapılan partner2 araştırmasında, 800 civarında gey, 8 yıl boyunca 77 bin kez, prep ve kondom kullanmadan anal seks yapmışlardır. sonuç ise sıfır bulaşı.

    amerikan merkezi hastalıkları kontrol ve önleme merkezi cdc’de, antiretroviral terapi ile viral yükün baskılanmasının etkin bir korunma yöntemi olduğunu kabul etmiştir.

    https://www.cdc.gov/…-hiv-art-viral-suppression.pdf

    cdc; buna ek olarak geyleri hedef alan sms kampanyası başlatmıştır. kampanyanın başarısını ölçmek için 12000 kişi üzerinde yapılan anket çalışmasında, hiv negatiflerin ağırlıklı kısmının ve hiv pozitiflerin üçte birinin, belirlenemez=bulaştırmaz ifadesine inanmadığını tespit etmişlerdir. cdc; bunun üzerine, partner 2’nin sonuçlarını daha çok duyurma kararı almıştır.

    bununla birlikte forumlarda şu noktalara dikkat çekilmekte:

    viral yükün baskılanma süresi
    bir kişinin viral yükünün belirlenemez seviyeye inmiş olması, o seviyede kalacağı anlamına gelmiyor. ancak ne kadar uzun süre negatifte kalırsa, viral yükünün yeniden yükselişe geçme riski o kadar az. bu yüzden viral yükün baskılandığından emin olabilmek için 6 ay baskılanmış olması lazım. ancak nihai kararı, hastanın geçmişini göz önünde bulundurarak hekiminin vermesi lazım.

    hiv pozitif bireyin genel sağlık durumu
    hiv pozitif bireyin hiv ile ilgili olmayan bir başka rahatsızlığı sırasında kullandığı ilaçlar, kendi hiv ilaçları ile etkileşime girebilir ve virüs üzerindeki baskılama azalabilir. hasta, ilacın emilimi ile ilgili bir rahatsızlık yaşarsa, virüsün üzerindeki baskılama azalabilir.

    rutin kontrollerin sürekliliği
    ilaçların baskılama görevini yerine getirdiğinden emin olabilmek için rutin kontrollerine devam etmesi gerekiyor.

    ilaç sadakati
    ilaçların baskılama görevine yerine getirebilmesi için dozaj atlamaması gerekiyor.

    bu son iki madde özellikle abd için birer sorunmuş. ilaç firmaları ile pazarlık yapacak ssk gibi bir kurum olmadığı için dünyanın en pahalı hiv tedavisini alıyorlar: yıllık 20 bin dolardan başlayan cazip fiyatlarla!

    bugün abd’de 6 bin hiv pozitif, ilaç için, yardım kuruluşlarının bekleme listesinde yer alıyor. ekonomik nedenlerden ötürü randevu atlama, ilaca ara verme veya dozaj atlama sık rastlanan bir durummuş. bu yüzden risk analizlerinde, düşük gelirli bölge/ yüksek gelirli bölge ayrımı yapıyorlar.

    türkiye’de hiv tedavisi ücretsiz olarak veriliyor. düzenli bir işte çalışmayan hiv pozitif arkadaşlarımın gss primlerini erkek arkadaşları yatırıyor.

    --- yarım adam olmak ---

    hiv’i unutun, genel olarak kronik hastalıklardan bahsedelim.

    cinsiyetçilik, hayatımızın her alanında olduğu gibi sağlık alanında da karşımıza çıkıyor. genel olarak erkeklerin ilaç sadakati konusundaki performansları, kadınlara göre daha kötü.

    ilaç sadakati eksikliğinin birçok nedeni var ancak erkeklerde öne çıkan husus, hasta olarak anılmayı reddetmek. ama bu reddiye, amerika'daki gibi sağlık fetişizminden gelen bir şey değil. kendisine verilen değer, işlevi üzerinden olduğu için; işlevsiz kalma, yarım adam olma korkusundan kaynaklanan bir reddetme.

    yarım adam olma korkusunun en sert hali, uzuv kaybı.

    sadece ortadoğu ve kuzey afrika bölgesinde her yıl 40 bin kişi, diyabete bağlı nedenlerden dolayı uzuv kaybı yaşıyor. ampütasyon sonrası ruhsal çöküntüde, kadınlardaki temel kaygı artık güzel olamamak, erkeklerdeki temel kaygı ise işlevsiz kalmak öne çıkıyor. ruhsal çöküntünün sebeplerinden ikinci sırayı ise işlenen günahların kefareti inancı; bu inanç ile birlikte gelen damgalama ve hastanın kendisini suçlaması oluşturuyor.

    işlev ile ilgili kısım, hastaların protez seçimlerinde de etkisini gösteriyor. kadınlar için, estetik daha öne çıkarken, erkekler için yeniden işlev kazabilmek önem kazanıyor.

    ıı. dünya savaşı gazisi fabrika işçileri

    sabahları hastaneye kan vermeye gittiğinizde, kan alma bölümü paso orta yaşlı ev kadını dolu. kötü besleniyorlarsa, karı koca beraber kötü besleniyorlar. nerede lan bu memleketin diyabet erkekleri?

    daha diyabet teşhis bile konmamış. diyabet teşhis konsa bile, ilaçlarını kullanırken sık sık unutacaklar. çünkü beyin, işlevsiz kalma korkusu yüzünden hasta olma fikrini şiddetle red ediyor.

    tam da bu yüzden, cdc’nin uyarısını havuç– sopa gibi de okumak gerekiyor:

    -sen istiyor kondomsuz seks, içecek ilacını vaktinde.

    tüm bunlara rağmen, bu yukarıda yazılanlar, tek eşli yaşayanlar için geçerli.

    forumlarda, çok eşli yaşayan kişilerin kondom takmaya devam etmesi gerektiği belirtiliyor. çünkü cinsel yolla bulaşan tek hastalık, hiv değil.

    ironik olarak kondomsuz sekste viral yükü baskılanmış hiv pozitif, daha büyük bir risk alıyor.

    sür-enfeksiyon: hiv pozitif bireyin sağlıklı! partneri de hiv pozitif olabilir, henüz bunun farkında olmadığı ve viral yükü zirvede olduğu için tescilli hiv+’e ikinci bir hiv virüsü daha bulaştırabilir. iki virüsün ilaç direnci özelliklerinin farklı olması, kişinin tedavi seçeneklerini kısıtlar.

    eşlikçi enfeksiyon: sağlıklı! birey hepatit b gibi bir başka hastalık taşıyor olabilir ve bunun farkında olmayabilir. ikisinin üst üste biniyor olması, hiv + bireyin tedavi seçeneklerini kısıtlar.

    burada hemen eşcinsel dayanışma derneği lambdaistanbul’dan bir anekdot aktaracağım:

    hiv eğitimi verilmektedir. her zamanki gibi dinleyiciler, “aids aşısı ne zaman çıkacak” sorusunu sorar. bunun üzerine eğitmen dinleyicileri tersler:

    -sanki çıksa olacaksınız! hepatit b’nin aşısı var. oldunuz mu?

    siz hepatit b aşısı oldunuz değil mi?
  • sağlıklı bir insanın kanında birim başına cd4 sayısı 500-1000 arasında değişir. bu sayının 200 altında olduğu durumlarda fırsatçı hastalıklara kapı açılır ve buna aids evresi denir. doğal olarak kanındaki hiv rna sayısı da ölçülebilir sayıdadır.
    tedavi alan aids evresindeki ya da henüz o evreye girecek kadar cd4’ü düşmeyen kişide 1-9 ay içerisinde hiv virüsü ölçülemeyecek seviyeye iner ve artık bulaş ihtimali kalmaz. ama cd4 hala düşükse yine de aids evresindedir. yani virüs ölçülemeyecek kadar da olsa kişi aids evresinde olabileceği için hiv+ demek aids demek değildir. hiv+ ama cd4’ü 200 üzerindeyse yine de aids değildir.
    yine tedavinin ilk ve 12. ayları arasında virüs yükünün hafiflemesiyle beraber cd4 seviyeleri de artar. 200’ün üzerine çıkınca aids evresinden çıkılır.

    yani aids ile hiv+ arasında 30 tablet kadar fark vardır.
  • her aids hastası hiv(+)’dir ama her hiv(+) aids değildir.
hesabın var mı? giriş yap