*

  • 2008 nobel edebiyat ödülünün sahibi. vaktiyle le proces verbal'ine başladım, sikerim diyip bıraktım.
  • "yeni baslangıçların, edebi maceraların, duygusal hazzın yazarı...insanlığı varolan medeniyetin içinde ve dışında araştıran" sözleriyle anlatılan çiçeği burnunda nobel edebiyat ödüllü yazar.
  • tüm sene boyunca hep 60 yas üzeri yaşayan yazarlari okuyup, "bu sene nobelli yazari, nobel almadan önce okuyacagim" diye heves eden beni ters koseye yatirmis bir yazardir.. fransiz ve mauritusludur.. gün gelecek bir gün okudugum yazarlardan nobel alan cikacak fakat o gün gelene kadar, hadi gelin birlikte jean marie gustave le clezio yu taniyalim:

    1840 da dünyaya gelen jean marie, yaptigim typoyu düzeltmeye üsendigim için ayni yil ölüp, 1940 da tekrar dünyaya geldi.. babasi bir subaydi.. subayligi nedeniyle memleket memleket gezdiler.. hint okyanusundaki mairitus da en cok kaldigi yerlerden biriydi.. ilk okulu cengiz topel ilk okulunda okuyan jean marie o günlerden yazdigi "benim babam bir asker" oykusu ile dikkat cekmeyi basarmisti..

    1958 gibi üniversiteye girdi, 62 gibi cikti, askerligini taylandda yapmaya karar verdi fakat "bu ne lan, cocuklari orospu yapmislar" diye protestoya kalkisinca, meksikaya sürüldü.. hayatinin geri kalanini, kanada, meksika, fransa ve mauritusda gecirdi.

    en bilinen eseri tutanak adindaki "le proces verbal" orjinalligindeki eseridir.. ki bu ilk eseridir ve fransanin "haldun taner öykü" ödülü ayarindaki bir ödülü almıştır.. frida kahlo ve manitasinin da öyküsünü yazmiş, sömürge ortamlarinin nabzini iyice tutmuştur.. the desert ismindeki (ki yarin elime ulasacak sanirim) kitabi çok şeydir.. öyle böyle degildir.. nobel ödülünü reddeden yazarin memleketine bir nobel getirmiştir en nihayetinde "ödüller insani yazmaya devam ettirtiriyor" diyerek hem de..

    jean marie, bir kez daha kanitliyor ki, zengin ülkelerin evlatlarina nobel edebiyat ödülü verilecekse yaptiklarina, fakir ülkelerin cocuklarina nobel verilecekse, dediklerine bakiliyor..
  • gocmen yildiz, tutanak, çöl, okyanus kokusu ve angoli mala, ourania isimli kitaplarin sahibi, artik nobel odullu bir edebiyatci. 1940, nice dogumludur.

    isvec akademisi kendisi icin "yeniliklerle, siirsel maceralarla ve duygusal coskuyla dolu romanlar yazan ve su an hukum suren medeniyetin cok otesinde bir insan sevgisine sahip olan yazar" tanimlamasini yapmistir.

    eserleri arasinda sadece romanlar degil, denemeler ve cocuk kitaplari da vardir.
  • bu sene edebiyat kulislerinde (oradaydım) clezio'nun ödülü alışı ve bunu ne kadar hak ettiği kadar nobel komitesi sözcüsü horace engdahl'ın amerikan yazarlar için söylediği şeyler konuşuldu, tartışıldı. engdahl kısaca diyor ki, amerikalı yazarlar fazlasıyla pop kültürün etkisinde yazıyorlar, kendilerini çok saldılar. zaten genel olarak da amerika literatisi ve yayıncılık dünyası -herhalde dünyanın merkezinde oldukları vehmiyle- dışarıya kapalı bir edebiyat gündeminin içinde yaşar oldu. ve sonra altmetni, roman bir avrupa sanatıdır, amerikalılar postmodernizme çok sardırdılar, biraz daha ciddi edebiyat yapın, bize bunlarla gelmeyin vesaire. amerikalılarsa bu tutuma karşı sarkastik bir tavır takındılar, vaaaay neler dönmüş, hele 93'ten beri amerika'ya vermiyolardı falan diye yazdılar çizdiler. tabi bir yandan da le clezio'nun ödülü kazanmasına tepkiler devam ediyordu. tepki derken, her türlü değerlendirmeler, ki daha çok alla alla le clezio kim lan şeklindeydi bunlar. bir tanesi yazısına le clezwho? diye başlık attı, büyükçene bir yayınevinin yayın yönetmeni "adını bile duymamıştım valla" dedi. geçen hafta ingilizcedeki tüm kitaplarını elden geçirip bir eleştiri yazan bir başkası "adam iyi yazarmış meğer" dedi.

    sonuçta hem engdahl'a kendilerince tepkilerini göstermiş hem de onu doğrulamış oldular.
  • le proces verbal (tutanak), 1963 yılında yani aynı yıllarda süregelen cezayir savaşının atmosferinde kaleme alınan bir öykülemesidir bu nedenle kasvetli ve ağdalı bir anlatıma sahiptir. le clezio bu eserini daha 23 yaşındayken yazmıştır ve albert camus'un yabancı isimli eserinden estetik anlamda etkilenmeler göze çarpar. ayrıca 1940-1970 yılları arasında fransa'daki önemli edebi hareketlerden biri olan ve karakterleri, entrikayı romanın önüne geçiren edebi tarza karşı çıkan "nouveau roman" akımının da önemli eserlerinden biridir, le proces verbal.

    tayland'daki askerliğinin meksika'ya kayması le clezio'nun hayatında önemli bir geçiş noktasıdır zira askerliği bittikten sonra - ki yaklaşık 1970'lere tekabül eder - mexico üniversitesinde amerikan yerlileri üzerine araştırmalar yapmış, onların yaşayışlarını ve kültürlerini incelemiştir. bu araştırmalar, onu edebi açıdan ciddi anlamda etkiler keza bu etkilenmeyi daha sonraki eserlerinde (le chercheur d'or, desert, les géants, mydriase, haï, l'extase matérielle vs.) de bolca görmek mümkündür. yazım tarzı olarak; ağdalı, karmaşık ve kasvetli tarzı yerini daha berrak, temiz, teskin edici ve daha dingin bir edebi yazım tarzına bırakır le clezio'nun bu döneminde.
    ayrıca bu yeni yazım tarzıyla birlikte eserlerinin içeriği de; çocukluk, otobiyografi, aile, epik hikaye ve yerli mitleri gibi yeni bir çehre kazanır.

    90'larda jean grosjean ile beraber içeriği; amerikan yerli kültürleri olan "l'aube de peuples" isimli bir yazı dizisi koleksiyonu çıkarmışlardır.

    2008 yılında yayımlanan ve annesinden esinlenerek biyografi tarzında yazdığı "ritournelle de la faim" ile nobel edebiyat ödülüne layık görülmüştür. 40'ın üzerinde hikayesi, romanı, denemesi, güzellemeleri vardır.

    en son ocak 2009 da edebiyat adına yaptıklarından ötürü fransızların meşhur şeref madalyasına(la legion d'honneur) subay ünvanıyla layık görülmüştür
  • ilk dönem yazı tarzı (örneğin le proces-verbal) orta ve ileri dönem yazı tarzından (örneğin desert) katbekat daha güzeldir. biraz fazla albert camus esintisi hatta rüzgarı hissedilse de, özgünlüğü yakalayabilmiştir. keşke bu üslupla devam etseymiş.
  • bence genel olarak çok ağır eleştiriliyor. nobel'i hakkıyla almadığı kanaati ne zaman ve neye binaen bu kadar hakim oldu, bu noktada benim kaçırdığım bir şey oldu mu, yoksa tüm bu ağır eleştiriler beklenmeyen bir biçimde nobel alması üzerine mi yoğunlaştı tam olarak bilmiyorum, işin aslı pek umursamıyorum da. bana ne yani. babamın oğlu değil nihayetinde. fakat gerçek, tahminlerimden hangisi çıkarsa çıksın, bu derece ağır eleştiriyi haketmediğini düşünüyorum. şimdilerde üçüncü kez le clezio okumaya başladım. salman rushdie'nin arkasına eklediğim için, rushdie'nin dilinden le clezio'nun diline geçmek tabii ki bir yavanlık hissi doğurdu. fakat sonradan bunun le clezio'nun dilinin yavanlığından değil, rushdie'nin dilindeki masalsılktan kaynaklandığını anladım. üstelik kitaplarındaki kurguyu da dahiyane bulmasam bile en azından başarılı bulduğumu söyleyebilirim. o yüzden, hakkında gereğinden fazla laga luga yapılırsa ani bir çıkışla ortamı germeye karar verdim. şimdiden söyleyeyim, sonra vay efendim bu peter de çok değişti olmasın.
  • yaşayan en büyük fransız edebiyatçılarından birisi. mauritius melezi beyaz.

    (bkz: 21. yüzyıl fransız edebiyatı)(bkz: étoile errante)
  • 1994 yılında yaşayan en büyük fransız ödülünü kazanan, nobel ödüllü sanatçı.
hesabın var mı? giriş yap