• 1964 yapımı sovyet filmi. yönetmeni rezo chkheidze. ikinci dünya savaşı sırasında geçiyor film. oğlunun yaralandığını öğrenen baba, oğlunu ziyaret için gürcistan'dan yola çıkar. hastaneye vardığında oğlunun taburcu olup cepheye döndüğünü öğrenir. oğlunun peşinden gitmeye başlar. orduya girer...

    kolayca tahmin edilebilen bir olay örgüsüne sahip bu film çok bir şey beklenilmediğinde sıkılmadan izlenilebilecek bir film. sıkılmadan ibaresini eklememin nedeni bir filmi sıkıcı olup olmadığı ile değerlendirmem değil. film zaten sinemada ikinci dünya savaşı döneminde geçen bir olayı izleyeciyi sıkmadan anlatma amacında zaten. uzun lafın kısası poüler bir sinema örneği diyebiliriz.
  • georgy makharashvili isimli bir gürcü köylüsünün, savaşta olan oğlunun, köylerine görece olarak yakın sayılan bir hastanede yaralı olarak bulunduğunun haberini alması sonrası, oğluna ulaşabilmek amacıyla yaptığı yolculuk sırasında başından geçen olayların kara mizah metninde anlatıldığı bir sovyet filmi.

    gerçi bu sinema yapımını sıradan bir film gibi tabir edip standart bir eksene oturtmak çok büyük yanlış olacaktır.

    tek kelime ile bir şaheser.
    bir hazine.

    georgy makharashvili karakteri başlı başına bir sembol.

    üretim toplumunun en temel sınıfı olan işçi-köylü sınıfının, savaş ortamında dahi, olaylara ve olgulara yaklaşım biçiminin ne denli farkındalık yaratan ve hayatı sorgulatan bir yapıda olduğunu, gayet yalın ve sade bir biçimde anlatıyor bu eser.

    insanın, her ne şartta olursa olsun, doğa ile olan etkileşimine sadık kalması gerektiği ve bu doğrultuda, savaş gibi en acımasızlık kokan bir ortamda dahi, insanı insan yapan temel değerlerin kaybedilmemesi gerektiği çok naif bir altmetinle sunuluyor.

    georgy makharashvili karakterinin, sovyet askerleri ile beraber yürüdükleri sırada, alman topçu saldırısı altında kaldıkları sahnede, saldırı sırasında yanmakta olan ekinleri söndürme çabası var ki, sadece bu sekansı alıp, sinema öğrencilerine ders olarak gösterebilirsiniz.

    vatan sevgisini, yurt sevgisini, direnci, isyanı, kavgayı ve amacı uğruna bir insanın kendi sınırlarını ne derece zorlayabileceğini, makharashvili karakteri üzerinden, bazen duygulanarak, fazlasıyla tebessüm ederek gözlemleyebilirsiniz.

    sovyet sinemasına merakı olup da bu filmi izlemeyen varsa çok şey kaybediyor.
    mutlaka ama mutlaka izlemelisiniz.
  • çok çok güzel bir film mi? hayır... ama bir şey var bu filmde.* işbu entryde kısaca o "bir şey"in ne olduğunu düşünmeye çalışacağım.
    öncelikle klasik diyemeyeceğim ama gürcistan'daki ve belki bazı eski sovyet üyelerindeki anlaşılabilir kitlesel popülerliğini saymazsak kült film diyebiliriz. bununla birlikte az da olsa mandariinid ile simindis kundzuli'nin neye istinaden çekildiğini anladım sanırım. birincisi çok ağır basmakla beraber iki şey bu filmde ilgimi çekip sempatimi kazandı:

    birincisi tabii ki sergo zakariadze'nin canlandırdığı giorgi karakteri. neredeyse böyle bir alexis zorba ile böyle bir hulusi kentmen gibi ama yine de çok özgün. gerçekten sempati duymamak elde değil. sovyet propogandası ile uyumlu bir şekilde gürcistanlı basit bir köylü ama/ve doğaya yaklaşımı herkesin yüzünü kızartacak cinsten.

    çok uzatmayayım ikinci ilgimi çeken nokta ise özellikle en başta, uzak bir sovyet köyünün halkıyla kısa da olsa tanışabiliyorsunuz. sonra yollarda öyle ya da böyle sivil sovyet kadın ve çocuklarını görüyorsunuz ve en son da askerlerini... bu sayede sovyetler'in varoluş savaşı verip yönetenlerinin "büyük kahramanlık savaşı" dedikleri ikinci dünya savaşı'nda ucundan da olsa sivil sovyet vatandaşlarının durumunu tabii ki bir propoganda perdesi arkasından da olsa görebiliyorsunuz.

    7/10 dedim ama giorgi'ye puanım 9.8 falan.
  • uzun yıllar cepheden dönmeyen oğlunu arayıp bulmak için tekrar savaşa katılan bir baba,samimiyeti,duygularıyla adeta cephedeki bütün askerlerin babası olacaktır .
    ikinci dünya savaşı yıllarıdır. hikayenin kahramanı georgy makharashvili üzüm yetiştiriciliğiyle uğraşan bir köylüdür. cephede yaralanarak dubovo’da hastaneye kaldırılan tank şoförü oğlunu, goderdzi’yi bulmak ve köyüne geri getirmek için yola çıkar . 1964 sscb imdb 8.6
  • mutenart isimli kültür sanat kanalında, karşı sinema programında eleştirisi yapılmış film...
    şu linkten izlenebilir...
  • bizim için susuz yaz nasıl önemli bir hazine ise, bu film de sscb sineması için o derece önemli bir hazinedir. hatta 2. dünya savaşı filmleri içerisinde de ayrı bir hazinedir.

    ekinlerin yandığı sahne, cephede bombalanırken toprağın humusunun kontrol edildiği sahne ve tankın üzüm bağını ezdiği sahne, toprağın ve tarımın toplumu ayakta tutan temel taş olduğunu harika bir şekilde göstermeye çalışmıştır.

    hastane ve cephedeki uyku sahneleri de savaşın yaratmış olduğu ağır yorgunluğu olabilecek en masum şekilde sunmuştur.

    özel ve kıymetli bir film, izlemekt ve izlettirmek gerekir.
  • father of a soldier (1964)

    2.dünya savaşı sırasında savaşta 2. kez yaralanan oğlunu eve getirmek için yola çıkan gürcü bir babanın, hüzünlü olduğu kadar komik öyküsü olan jariskatsis, savaşın en zalim anlarında bile insanlığını kaybetmeyen bir babanın, azim ve umut dolu yolcuğunu anlatan harika bir savaş karşıtı film. konu: karısının telkinleriyle savaşta 2. kez yaralanan ve evlerine yakın sayılabilecek bir hastaneye sevk edilen oğlunu arayan georgiy, hastaneye vardığında oğlunun taburcu olduğunu ve birliğine geri döndüğünü öğrenir. bu durum baba georgiy'nin ümidini kırmayacak, savaşın ortasına yolculuk edip oğlunu aramaya devam edecektir. her şeyden önce, kusursuz betimlenmiş baba georgiy oldukça samimi, doğal ve komik bir karakter ve filmin sevilmesinde çok önemli bir etken. her ne kadar dram olsa da yer yer izleyiciye kahkaha attıran ve bir an olsun izleyici sıkmayan film, savaş karşıtlığını görevini ise eksiksiz yerine getiriyor. özellikle georgiy'nin üzüm bağlarını ezdiğini için tankçıları tokatladığı sahne, hem çok komik hem de derdini anlatması açısından önemli bir sahneydi. keza georgiy'nin toprak kokladığı ve yanan ekinleri söndürmeye uğraştığı sahneler de filmin mottosu açısından önemli ve başarılıydı. savaş filmleri arasında kendisine has bir yer kapan jariskatsis, savaş karşıtı filmlerin en başarılı ve kült örneklerinden biri.

    8.7 / 10
  • suliko jgenti'nin yazdığı, rezo chkheidze'nin yönettiği, sergo zakariadze'nin oynadığı 1964 yapımı sovyet filmi. sovyetlerin halk sanatçısı zekeriya bey, bu film sayesinde en iyi oyuncu ödülünü de almış.

    nahif bir er ryan'ı kurtarmak. tabii bu daha önce olduğu için er ryan'a sert bir jariskatsis mama da denilebilir. bu gereksiz yorumdan sonra başka gereksiz yorumlarımı da sunayım. sovyet propagandası olması hasebiyle üstten bakarak izlmeye başaladım, izledikçe de altında kaldım. bir savaş filmini böyle yumuşak ve ilgiyle aktarmak büyük başarı. ne ağır bir savaş dramı var ne de orak çekiçler serpiştirilmiş sahneler. sıkıcı, boğucu, karikatürize olabilirdi. ama hepsinden sıyrılmış ve bir klasik çıkmış ortaya (filme 7 vermiştim, bu kadar şey yazdıktan sonra 8 verip geldim). sonunun tahmin edilebilirliği, epik davranışlar göze batmıyor.

    her ne kadar daha çok beğenilse de bir eisenstein çiğliği yoktu bu filmde, daha pişmiş bir sinema. üzüm bahçesi sahnesi dışında sürekli pozitif bir hava sunulması bile bayağı gelmiyor. üzüm sahnesinde sovyetlerin "bizim de eksiklerimiz var ama işte hakiki sovyet georgiy'dir" mesajını bile göz kanatmadan vermişler.

    filmi youtube'dan altyazılı izleyebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap