• ***based on a true story***

    olacaklardan habersiz öylece otururken, çevrimdışı ileti aldım gecenin bir vakti. “napıyorsun? canım çok sıkıldı.” diye. “benim de ya sorma.” dedim. kunk fu panda izliyordum halbuki gayet de eğlenceliydi. “bize gel o zaman bir şeyler yaparır beraber.” dedim. “sen gel” dedi. gelirim dedim, “hazırım” derkenki kararlılığıyla ali desidero’nun. adresi aldım çıktım, ev yakın zaten yürüyerek gittim. bir şeyler yedik içtik sonra açtı bu şeyini masanın üstündeydi. benimki de kısa olduğu için pek rahat takamadık. kıvrılmadığından başka pozisyonlarda da yapamadık. hem kısa hem sert olunca. neyse bir şeyler aldık verdik. sonra biraz daha oturdum. hemen işini bitirip gitmek olmazdı tabi. “ben artık kaçayım.” dedim. o da memnun kalmış olacak: “yine beklerim.” dedi. “neden olmasın?” dedim dudağımın ucunda sinsi bir gülümseme ile. derken yola koyuldum. birden koşmaya başladım. boş cadde görünce yardırır giderim öyle de bir sapıklığım var. benimkini de yuvasından çıkarmıştım, koştukça sallanıyor. ama hiç aklıma gelmemişti düşebileceği. eve geldim bi’ baktım yok. “kısa olduğu için mi fark etmedim?” dedim. iyice bir yokladım ama yok. “aman allah’ım!” dedim napıcam şimdi. yedeği falan da yok. bir şeyler ayarlasam orijinali kadar verimli çalışır mıydı ki? dünyam kararmıştı bir anda. kısa mısa işimizi görüyordu çok şükür. koşmak senin neyine? sevinmek senin neyine? gece vakti şer olur derdi ninem.

    ertesi gün markete giderken yolun ortasında gördüm onu. o manzara karşısında şoke olmuştum. çoçukluktan beri merak ederdim hep, manzara karşısında nasıl şoke olunduğunu. çok kötü bir şeymiş. allah kimseye göstermesin. sağa sola baktım, bir kağıt çıkartıp çaktırmadan cebime attım onu. kısa olduğu için zor olmamıştı zaten. biliyorum artık asla eskisi gibi olmayacaktı. ondan geriye kalansa…
    http://img209.imageshack.us/…209/1429/dsc03997i.jpg
  • evin küçük çocuğu.
  • ereksiyon. sizleri bilemem haliyle, ben kendim için diyorum.
  • pena.
    lan gitar çalamıyorum, deli gibi arandım ama yok eşşoğlusu.
  • bir kitabın içinde onca sene özenle saklanmış bir yaprak, pek çok ana tanıklık etmiş bir kalem, ilk uçak bileti
  • serçe parmak. kaybetmedim ama kaybetsem çok üzülürdüm
  • çükün sünnette kesilip atılan bölümü. herkesi bilemem tabi, ben kendim için konuşuyorum.
  • insanların güveni.
  • sim kartını, dolayısıyla içindeki telefon numaralarını kaybetmek kadar acı değildir hiç birisi.
hesabın var mı? giriş yap