• okuldan arkadaşlarım var. iki kız birbirinin en yakın arkadaşıydı o zaman. hala öyleler. fakat aynı zamanda birbirlerinin düşmanı. nasıl oluyor diye sormayın benim zaten beynim yandı gitti.

    tanım: erkeklerin anlayamadığı, anlayamayacağı arkadaşlık türü. erkeklerin kafası atarsa, ne var lan yavşak ne bu tribin der, oda öbürüne amk ..... yapmadın mı sen der, taaam lan taam pes atalım gel der barışır. sonra da unuturlar.

    edit: ya başlık başa kaldı yada engellediklerimden birisi açtı. sözlüğün boku çıktı.
  • insanı cinsiyetinden soğutan* ilişkiler yumağıdır. buna yalnız arkadaşlıklar değil, yakın ilişkiler, iş arkadaşlıkları, akrabalık ilişkileri de dahildir. ve erkekler gerçekten anlayamaz, zira erkekler arasındaki arkadaşlıkların dinamikleri kısmen daha basittir, kadınlar arasındaki ilişkilerin karmaşıklığı, komplikeliği erkekler arasındaki ilişkilere ne yazık ki tur bindirir.. elbette bu, erkeklerin hala yüzeysel olduğu ilişkiler için geçerli. yoksa tabii erkekler arasında da çıkar gibi farklı değişkenler ön plana geçip çekişmeli ilişkiler yaşanabilir. ve ben bu noktada, gerçekten erkeklerin arkadaşlıklarını, kardeşlik seviyesine gelmişken bile aradaki o ince çizgiyi korumalarını takdir ediyor ve erkek arkadaşlarımı daha samimi buluyorum.

    *bugün saat 21.01'de whatsapp'ta arkadaş grubuma bu cümleyi kurdum : "inan bu kadınlar beni yoruyor, inan kadın cinsiyetinden soğudum ha"

    derdim kadın düşmanlığı, hemcins düşmanlığı vs. değil, peşinen belirteyim.*

    bu sorunun tüm ilişkilerde geçerli olduğu gibi, kişisel alan ve mesafe kavramlarından ötürü oluştuğunu düşünüyorum. her bireyin bir kişisel alanı var. kendi yaşadığı, düşündüğü, bir şeyler yaptığı kendi özel alanı. bu alana -bizim isteğimiz dışında- birinin müdahil olması, o alanı yönetmeye çalışması, o alanı yönlendirmeye çalışması, o alana saldırıda bulunması bizi rahatsız ediyor. bu alanı koruma ve başkalarının bu alanına saldırmama kısmı ise mesafe ile alakalı. bir insanla ne kadar yakın olursak olalım, anne, baba, kardeş, arkadaş, eş, sevgili vs., arada saygı ve / veya sevgiden mamül bir mesafenin bulunması ilişkinin kaliteli olmasına, ilişkiden her iki tarafın da doyum elde etmesine ve dolayısıyla mutlu olmasına katkıda bulunuyor. bu mesafe korunamadığında yavaş yavaş bir şeyler bozulmaya başlıyor, bir tarafı rahatsız etmeye başlıyor, terbiyeli kalamayacağım fakat resmen boka sarmaya başlıyor.

    peki kadınların ilişkileri neden samimiyetsiz hale geliyor? yada erkeklerin ilişkileri neden "koy götüne gitsin abicim", "siktir et" gibi tabirlerle basit şekilde ve gerçekten güzel güzel gidiyor?

    sebebini üstte açıkladım ama tekrar söyleyeyim, öncelikle ne yazık ki kadınlar olarak birinin kişisel alanı olmasını, özel bir hayatının olmasını kabullenemiyoruz, hatta görmezden geliyoruz, hatta bunu yıkmaya, aşmaya çalışıyoruz. ilk başlarda ne olursa olsun ilişki kurmaya başladığımızda bizi o ilişkide tutan ve bağlayıcı konumunda olan şey "mesafe" olmasına rağmen, sonradan o mesafeyi yıkmaya çalışıyoruz. fakat bunu genelde bir taraf yapıyor. şöyle ki,
    - ayşe ile fatma arkadaş oldular, samimiyeti ilerlettiler, ancak birbirlerinin özeline, zevklerine de saygıları var, fakat sonradan fatma trip attı ve arkadan konuştu, sebep ayşe'nin köpeğine tasma almaya gittiğini ona söylememesi, sebep ayşe'nin aslı'yla görüşmesi ama fatma'yı çağırmaması, sebep ayşe'nin ali'yle kahve içmesi ama fatma'ya anlatmaması. - fatma ayşe'nin özel alanına müdahil olamadığından işler karıştı.
    - ayşe ile ali arkadaş oldular, samimiyeti ilerlettiler, çok iyi arkadaşlar, birbirlerinin özeline, zevklerine de saygıları var, fakat sonradan ayşe trip attı ve arkadan konuştu yada ali'ye soğuk davranmaya başladı, sebep ali'nin aslı'dan hoşlanması, ali'nin aslı'yla konuşması. - ayşe ali'nin özel alanına müdahil olamadığından işler karıştı. ali ise ayşe'ye %90 ihtimalle farklı değişkenler işin içine girmezse böyle davranmazdı, farklı değişkenler, başka bir kız ve onun kıskançlığı yada aşk.
    - ayşe ile ali arkadaş oldular, samimiyeti ilerlettiler, ikisi de birbirinden hoşlandı, sevgili oldular, ilk başlarda herşey çok güzel, birbirlerinin özeline, zevklerine de saygıları var -ayşe'yi ali'ye, ali'yi ayşe'ye bağlayan da bu- fakat sonradan ayşe trip attı ve kavgalar başladı, sebep ali'nin arkadaşlarıyla dışarı çıkması, konuştuklarını anlatmaması, kız arkadaşlarıyla görüşüyor olması, ali'nin mehmet gibi olmaması.

    bu örnekler çoğaltılabilir ancak ben bu eyyorlamamda tekrar kadınlara döneceğim.

    arkadaş olduğunuz birine hayatınızdaki her detayı, sütyeninizin rengini, sevgilinizin annesiyle tanıştığınızı ve konuştuklarınızı, her özelinizi aktarmak zorunda değilsiniz. her projenizi önceden açmak onaylatmak zorunda değilsiniz. her yere çağırmak ve her yere onunla gitmek zorunda değilsiniz. her plana dahil etmek zorunda değilsiniz. o istemiyor diye x kişisiyle ilişkiyi kesmek zorunda değilsiniz. hiç paylaşımda bulunmayın, soğuk olun demiyorum, yanlış anlamayın, fakat sizi rahatsız edebilecek, paylaşmak istemediğiniz şeyleri paylaşmak gibi bir zorunluluğunuz yok. arkasını korumayın, kardeş gibi olmayın, can ciğer olmayın demiyorum ama saygınızı muhafaza etmeniz daha güzel bir arkadaşlığınız olmasını sağlar. bunun yanında, aynı zamanda arkadaşlarınızın hepsi sizin arkanızdan konuşmuyor, hepsi rakibiniz değil, sevdiğiniz adamı elinizden almaya çalışmıyor, hepsi aslında sizi kıskanmıyor. aynı zamanda arkadaşlarınız arkanızdan iş çevirmiyor. *

    kadınlar olarak ne yazık ki herkesi çok kolay rakibimiz olarak görebiliyoruz. birşeyi bizden iyi yaptı ve takdir mi edildi, hop, rakip. herkesi çok çabuk kolay lokma görebiliyoruz. sessiz bir kız mı, hop, yönet, her işine karış, yorum yap yada daha popüler ve bizim kafadan kişileri görünce yalnız bırak, salla, sonra bir ara yine gel gönlünü al, yine git, yine gel. herkesle çok kolay mıçmıç hale geçebiliyoruz. seninle benzer mi, herşeyini paylaşıyor mu, kafalar uydu mu, hop, hemen her şeye dahil et, her şeyi anlat, her şeyi söyle, her yere çağır, her şeye alın.

    nerede mesafe?

    işte mesafeyi koruyamadığımızdan ilişkilerimiz samimiyetsiz hale geliyor. bir süre sonra kabak tadı veriyor. genelde kadınlara en büyük zararlar yine kadınlardan geliyor. arkadaşlar bir süre sonra birbirinin arkasını açıyor, kuyusunu kazıyor, haddini aşıyor. şayet bu ilişkilerden ve durumlardan şikayetçiyseniz, biz kadınlar diyoruz ama bu herkes için geçerli, biraz durun, geri çekilin ve kimlere sizin hayatınıza, özel alanınıza müdahil olma izni verdiğinizi bir düşünün. neden o kız sizin rakibiniz oldu? neden arkanızdan konuştu? bunları denetleyin ve sonunda zırhları kuşanıp meydanlara çıkmak yerine lütfen, boş işler ve boş insanlar olduklarına karar verip sallayın. samimiyetsizleşmeden ilişki kurmak, arkadaş olmak, kanka olmak da pekala mümkün ve çok da güzel oluyor.

    atalar der ki, çok muhabbet tez ayrılık getirir.

    eyyorlamam bu kadar, teşekkür ederim.
  • ha evet, tüm kadınlar karaktersiz. hepimiz birbirimizin kuyusunu kazıyoruz. erkekler çok güzel. birbirlerine "ananı sikerim." deyip el ele kırlarda koşuyor onlar.

    kusura bakmayın da, erkeklerin samimiyet anlayışlarını başka bir başlık altında sorgulamayı tercih etsem de söyleyeyim, samimiyet saygısızlık demek değildir. at bunu kenara, sonra duymadım bilmiyorum demek yok.

    ikincisi, artık nasıl kadınlarla rast gelmişseniz, size acıdım vallahi. inşallah insan olmayı becerebilenlerle karşılaşırsınız da iki kelam düzgün laf eder birbirinizle dertleşirsiniz.
  • her türlü ''oropsuluğa'' kurban gidebilir. kadın kadına arkadaş olmaz. hani çevremde var bir çok örneği, arkalarından konuşmadıkları kalmıyor.
  • ınstagramdaki fotoğrafların altına yapılan yorumlardan en net şekilde görülebilir .normalde hiç konuşmayan görüşmeyen insanlardan bi tanesi yorum atmayı başlatır diğer taraf da diğerininkine yorum yapmak zorundadır genel olarak yorumların özeti söyle "yiyicem yiyicem bu nası tatlılık<3 , güzelimmm <3,böyle fotoğraflar atma biz cirkiniz kiskaniyoruz -yha aptl şey sen daha güzelsin canımm <3,opmelere doyamam ki sen seni aşkımm <3 "
    bi sn midem bulandı kusup gelicem
  • çıkar üzerine kurulmuştur. bilinçli bir insan bunu farketmesi çok uzun sürmez.

    tüyleri diken diken eden bir durumdur.

    samimiyetsizliği 100 metreden anlaşılır.

    o hala tiyatro yapar.

    yaptıkça batar...
  • bu yüzden mervelerle iyi anlaşıyorum kadınlarla değil.
  • genel olarak kadinlar cok sinsidir diye degistirmek istedigim baslik aslinda.cunku kendinden iyi(guzel/basarili/zengin artik ne anlarsaniz) bi kizi gordugunde hemen ona bok atmak icin acigini kollamaya baslar.bu kisi en yakin arkadasi bile olsa bunu yapar.benim en cok sinirlendigim nokta ise bi arkadaslarinin arkasindan olumune atip tuttuktan sonra bulusunca sanki hicbisey yokmus gibi iki yuzlu davranabilmeleri.ya daha demin agzina sictin resmen kizin.soyleyince de kabahatli olursunuz.en iyisimi kizlara karsi arkadasliginizda mesafeli olun.zaafinizi gostermeyin
  • kadınların evrimsel zihin mekanizmaları ile ilgili bir durum. eminim bizim de onlara tuhaf gelen özelliklerimiz bolca mevcuttur fakat iki tarafın da yapabileceği bir şey yok maalesef. kadınların daha çok konuşması, erkeklerin daha az empatik olması gibi birbirimize sinir bozucu gelen özelliklerimizi sabahlara kadar sıralayabiliriz. bunu yaparken iki cinsiyetten birini hiyerarşide üst sıraya koymayalım yeter.
  • iki cümle ile özetlenebilecek durumdur;

    - kişi kendinden bilir işi
    - dostuna yakın düşmanına daha yakın ol.

    bilir onlar dostlar. hemcinslerinin neler yapabileceğini, nasıl sınırsızca yalan söyleyebileceğini, fitnesini, fesatını, kafalarında dolaşan 40 adet şeytanı onlar çok iyi bilirler. potansiyeli kendilerinden pay biçerler çünkü.
hesabın var mı? giriş yap