• “tıp fakültesini bitiren kişi hekim olmuş değildir. diplomasını aldıktan sonra da ömür boyu hekimliliğin sorumluluğunu, kendisine sindirebildiği oranda hekim olmaya adaydır.” sözünün sahibi kadın. 1935'te ilk kadın patoloji uzmanı olarak ankara numune hastanesi'ne atanan kadın. günümüzde halen böbrek üstü bezleriyle ilgili geliştirdiği bir teknik onun ismiyle anılıyor.
  • --- alıntı ---

    8 kasım 1953 pazar gecesi saat 23.00'da prof. dr. kamile şevki mutlu'nun ev telefonu çaldı. prof. mutlu, ankara tıp fakültesi histoloji ve ambriyoloji kürsüsü başkanı'ydı. patalogdu. arayan ise ankara valisi kemal aygün'dü...

    aygün, 'hocam' dedi, "10 kasım günü atamızın naaşını anıtkabir'e taşıyacağız. bunun için bir komite kurduk. naaşı geleneklere uygun olarak toprağa defnedeceğiz. ancak bozulmadan korunduğunu belgelemek için muayene etmenizi rica ediyoruz. 'prof. mutlu önce reddetti. mutlu, o sırada 40 derece ateşle yatıyordu. hastalığını gerekçe göstererek bu görevi başka bir meslektaşının yapmasını rica etti. ancak vali aygün ısrarcıydı: 'ben sizi sarar sarmalar götürürüm, bu tarihi bir görev' dedi.

    mutlu kabul etti ve 9 kasım 1953 sabahı etnografya müzesi'ne gitti. başbakan adnan menderes oradaydı. meclis başkanı refik koraltan ve eski başkan abdülhalik renda da... mutlu, görevden affını istemekle ne büyük bir hata ettiğini o zaman anladı.

    gerçekten tarihi bir tanıklıktı bu... ata'nın gül ağacından tabutu, 4 kasım günü, geçici kabrinden çıkarılıp müzenin holündeki mermer katafalka konulmuştu. bir hafta boyunca sırayla öğrenciler, subaylar ve generaller katafalk başında nöbet tutmuştu.

    bunun üzerine tabutun vidaları söküldü. tahta tabutun içinde madeni bir sankuda bulunuyordu. bu sadukada gaz birikmiş olma ihtimali düşünülerek önce bir burgu iledelik açıldı. gaz ya da koku çıkmadı. sanduka talaş doluydu. sandukanın içi, muhafaza solüsyonu ile ıslatılmış tahta talaşı doluydu. bu talaş, naaşın ayak yönüne doğru toplandı. talaşın arasında, ağzı kapalı ve içi sıvı dolu bir şişe bulundu. bu, cesedi muhafaza için kullanılan solüsyondan bir numuneydi. üzerinde terkibi yazılıydı. ata'nın naaşı beyaz kefene sarılmış, sonra kahverengi bir muşambayla kaplanmıştı. sargıları açmaya başladılar. herkes nefesini tutmuştu. çünkü, 'naaş çürüyüp bozulmuş, çıkan gazlar tabutu patlatmış, nöbetçi er, korkudan bayılmış" diye bir sürü söylenti geziyordu. ve 15 yıl sonra ilk kez ata'nın yüzünü göreceklerdi.

    kefenin sargıları aralanınca prof. kamile şevki mutlu, orada bulunanların yardımıyla katafalka çıktı ve atatük'ün yüzüne baktı. ata'nın derisi kahverengi bir hal almış, ama yüz hatları bozulmamıştı. prof. mutlu, gördüğü tabloyu daha sonra şöyle anlatacaktı: 'yüzün örten ıslak pamuk kitlesi kaldırılınca ata'ın heykel gibi duran yüzü ile karşılaştım. uzun sarı saçlarından ince bir tutam, sol göz kapağının üzerine düşmüştü. atatürk, dolmabahçe sarayı'ndaki yatağında uyuyor gibiydi."

    prof. mutlu, kenarda bekleyen komite üyelerini tabutun başına çağırdı. onlar da tek tek tabutun içine baktılar. en başta başbakan adnan menderes vardı. koyu renk takım elbisesi içindeki menderes de yanındakilerin yardımıyla katafalka çıktı, ürkek bir şekilde aşağı tabuta doğru baktı. o an ne olduğunu prof. mutlu'dan aktaralım: "menderes çok heyecanlıydı. rengi sapsarı oldu. bir de baktık ki, müzenin kapısına doğru gidiyor. atarük'ün yüzüne bakmadı. tahmin ediyorum, kendinde o kuvveti bulamadı."
    --- alıntı ---

    http://www.milliyet.com.tr/…lmisti--gundem-1967551/

    (bkz: atatürk'ün 9 kasım 1953'te çekilen fotoğrafı)
  • atamın yüzüne bakamamak için nedenleri vardı demek ki. bir süre önce de bayramda seyranda hasta oluveriyorlardı.hepsi aynı fabrikanın ürünü nasıl olsa. bir adam düşünün ki varlığında dışarda ki düşmanlara , yokluğunda içimizde ki irlandalılara korku salsın.
hesabın var mı? giriş yap