*

  • studio ghibli'nin yakın zamanda duyurusu yapılan son uzun metraj filmi. filmin konusu türkiye'de aşırıcılar olarak yayınlanan the borrowers filminin de uyarlandığı aynı adlı romandan alınmış. hayao miyazaki filmin yönetmenliğini yapmasa da senaryosunu hazırlamış ve bu nedenle romandan uyarlama bu filmin miyazaki'nin hayalgücüyle süslenmiş çok farklı bir versiyonunu izleyecek olmamız muhtemel. film romandakinin aksine, günümüz japonya'sında, hatta studio ghibli'nin yakınlarındaki bir semtte geçtiği söyleniyor.

    hadi bakalım bekliyoruz.
  • 17 temmuz 2010 çıkışlı studio ghibli yapıtı, the borrower arrietty. öykü mary norton'un the borrowers romanından alınma. yönetmen hiromasa yonebayashi, animasyon uyarlaması ise hayao miyazaki (in you i trust). yonebayashi'nin ilk yönetmenlik denemesidir, ve bir ghibli yapıtını yöneten en genç isimdir.

    --- spoiler ---

    14 yaşındaki arrietty ve takriben 10 santim boyundaki clock ailesinin geri kalanı, evin "insan"larından ödünç alınan eşyalarla kurdukları evlerinde huzur içinde ve fark edilmeden yaşamaktadır. ama bir insan çocuk olan sho, arrietty'i fark eder, ve olaylar gelişir.

    --- spoiler ---
  • ifistanbul sayesinde pek yakında izleyebileceğimiz bir studio ghibli filmi, bunu da tıpkı diğerleri gibi heyecanla bekliyoruz.
  • ingilizcesi the borrower arriety olan miyazaki yapımı. 1997'de türkçeye minik kahramanlar olarak geçen sinema versiyonu da yapılmıştı ama bu kadar keyif verir mi, vermez.
  • duyulduğu zaman insanın tüylerini ürpertip böyle insanı bambaşka moda sokan şarkıları ve film içi müzikleri olsun, en ince ayrıntısına kadar çizilen akıcı animasyonlarından tut, insanı bambaşka diyarlara götüren klasik ghibli hikayesi ile bambaşka bir film olmuş bu film. insanın bir zamanlar, sadece küçük iken hayal ettiği, en önemlisi bir zamanlar hayal edebilme yetisine sahip bu yetişkin insanları, sahip olduğu eşsiz atmosferi sayesinde o fantastik hayal dünyasına geri götüren müthiş bir yapıt ve tekrar dediğim gibi ghibli klasiği. özellikle yetişkin insanların izlemesini tavsiye ediyorum çünkü bu filmi teyzem ile izlerken baya bir duygulanıp, film sırasında benden daha çok heyecanlandı. o yüzden insana yaşattığı duygular apayrı bu filmin. son olarak hayal mayal hatırlarım, küçükken yaz aylarında gittiğimiz kır evinde, ben daha beş yaşındayken bu küçük insanları gördüm desem bana deli derler mi bilmiyorum ama her ne kadar fantastik diyarın elementlerini taşısa da bu film, ben kişisel olarak minik insanların varlığına inanıyorum. çünkü bazen evde durduk yere kaybolan çeşitli eşyaların başka bir açıklaması olamaz. ya şeytan veya başka bir şeyler ya da bu minik insanlar. ayrıca neden filmin türkçe ismi aşırıcılar olmuş orada birazcık takıldım doğrusu. filmde bile kendileri "biz insanların ihtiyacı olmayan ama bizim kendi ihtiyacımız olan eşyalarını ödünç alıyoruz onlardan" diyorlar. aşırıcılar diyince insan ister istemez hırsız gibi düşünüyor. daha güzel bir türkçe film başlığı düşünülebilirdi ama yine böyle de güzel olmuş *. bu arada filmi orjinal fansub versiyonu ile tavsiye ederim. türkçe ve normal rip çevirilerine ise bulaşmamanızı. . .
  • yardımcı yönetmeni yakamuri kamasuto olan anime.
  • türkçeye aşırıcılar olarak çevrilen, son derece hoş bir studio ghibli filmi. aşırıcı adı verilen ve yaklaşık 10 cm boyunda olan, insanların evlerinin altında yaşayarak, insanlardan aşırdıkları yiyecek ve malzemelerle hayatını sürdüren küçük insanlarla; 12 yaşındaki sho'nun arasında geçen hikayeyi anlatıyor. mary norton'un aynı adlı kitabından uyarlanmış; senaryosunu ve yürütücü yapımcılığını hayao miyazaki yapmış.
  • konu işleyişi itibariyle zayıf kalsa da muazzam çizimleri nedeniyle izlerken sık sık durdurup kare kare detayları yakalama yarışına girebildiğiniz studio ghibli yapıtı.
    ayrıca sürekli kaybolan çorap teklerinin nereye gittiğini de anlamış oldum. kullanmadan önce yıkamayı unutmasalar bari.
  • cécile corbel imzalı şahane bir soundtrack'i de varmış, zaten izlerken soundtrack'ini dinlemenin gerektiğini anlıyorsunuz.
  • hayao miyazakinin yönetmenine selam verip kolay gelsin bilader dediği filmleri bile izleyecek kadar hastası olan beni çok fazla kesmedi ama, miyazakisizliğe bir yudum su oldu. o bile yeter. usta neden film yapmıyorsun yaa.
hesabın var mı? giriş yap