• 8. yüzyılda batı ve orta avrupa’ya hakim olan franklar, ünlü kralları charlemagne döneminde topraklarını daha da genişleterek, avrupa’nın en güçlü devletini kurmuşlardır. charlemagne, bir cermen prensliğinden roma anlamında bir imparatorluk yaratmıştır. kendini kutsal roma-cermen imparatoru ilan etmiştir. birleşik bir avrupa’nın kurulması ve batı kültürünün temellerinin atılması bakımından önem taşıyan bu döneme “karolenj rönesansı” adı verilmiştir.
    bu dönemin en tipik mimarlık örneği başkent aachen’daki imparatorluk kilisesi”dir. çevresi daha sonraları gotik üslupta yapılarla kuşatılmış olan bu kilise, sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı, dilimli kubbeli bir yapıdır. çevresindeki yapılardan ayrı düşünülürse, anıtsal bir görünüm taşıdığı hemen anlaşılır. charlemagne’ın kurdurduğu bu merkezi planlı yapıya ravenna’da bulunan 546 tarihli bir bizans kilisesi olan san vitale’nin
    http://images.google.com/…e=iso-8859-9&q=san vitale
    örnek olduğu düşünülmektedir. aachen şapeli’nin iç yapısı da ilginçtir. sekiz masif ayağı dayanan kubbeli orta mekan iki katlıdır. bu mekan altta bir koridor, üstte ise sütunlu galerilerle çevrilidir. yapının dış görünümündeki anıtsallık, damarlı ve renkli mermerlerle kaplı iç mekanda daha da belirgindir.
    http://images.google.com/…&lr=&ie=utf-8&sa=n&tab=wi
    http://www.jfks.de/…france2000/aachencathedral.html
    http://freepages.family.rootsweb.com/…henchapel.htm
    http://home.att.net/…n01/aachen/photos/im_dom01.jpg
    http://home.att.net/…n01/aachen/photos/im_dom02.jpg
    http://home.att.net/…n01/aachen/photos/im_dom03.jpg
    http://home.att.net/…n01/aachen/photos/im_dom04.jpg

    karolenj imparatorluğu 10. yüzyılda ikiye bölünmüş, doğu kesimi kral büyük otto’nun yönetimine geçmiştir. yeni bir canlanışa sahne olan bu dönemin ve yörenin sanatı, “otto sanatı” diye tanımlanır. bu dönemin mimarlık yapıtlarına örnek olarak 11. yüzyılın ilk yarısında yapımı tamamlanan hildesheim’daki saint michael manastırı gösterilebilir. bu kilisede bazilika planı uygulanmıştır. vatikan’da bulunan san pietro kilisesi’nin 16. yüzyılda çizilmiş eski bir resmi, bazilikal plan tipinin ana hatlarını göstermesi bakımından önemlidir. bu çizimde görüldüğü gibi, erken örnekleri geç roma ve bizans’a dayanan bazilikal plan tipinde uzunlamasına ana mekan, sütunlara dayanan kemerlerle yan mekanlara açılmaktadır. bu yan mekanlara orta ve yan nefler denir. orta nefte, girişin karışsındaki duvar, yarım daire biçiminde dışarı taşırılmıştır. dini törenlerin yapıldığı, ilahilerin okunduğu bu bölüme “apsis” adı verilir. genellikle apsis yönünde nefleri dik olarak kesen uzun bir mekan daha yer alır. kral galerisinin ve kilise orgunun bulunduğu bu mekana ise “transept” denir. saint michael kilisesi’nde olduğu gibi bazen giriş yönüne de ikinci bir transept eklenir, orta nefle transeptin kesiştiği bölümler, birer kuleyle yükseltilirdi. yuvarlak kemerlerin, masif ayakların ve kalın duvarların kullanıldığı bu yapılar, daha sonraki yüzyılda görülen romanesk mimarinin öncüleri olmuştur.
    http://www.muc.muohio.edu/…eim/pages/structure.html
    gerek charlemagne gerekse otto döneminde el sanatları ve kitap resimleri alanlarında da ilginç örneklerle karışlaşılır. dini törenlerde kullanılan 8. yüzyıla ait kutsal bir şarap kabı olan tassilo kalisi (kremsmünster manastırı) hem biçim hem işçilik bakımından dönemin yetkin bir örneğidir. iii. otto incili’nin (bayerische staatsbibliothek, munich) altın kaplamalı ve değerli taşlarla süslü cilt kapağının ortasında yer alan fildişi kabartma da dönemin ince el işçiliğini gösteren güzel bir örnektir. bu kabartmada “meryem’in ölümü” konu edilmiştir.

    erken dönemde duvar resminin yanı sıra minyatür adı verilen kitap resmi de yaygınlık kazanmıştır. bu dönemin minyatür sanatında görülen özellikleri başarıyla yansıtan örneklerden biri de 845 tarihli bamberg incili’nde (staadliche bibliothek, bamberg) yer alan adem ile havva kompozisyonudur. bu minyatürde adem ile havva’nın yaradılışından, şeytana uyup yasak meyvayı yemelerine, cennetten kovulmalarına ve yeryüzünde çileli bir hayat sürmelerine kadar geçen olaylar anlatılmaktadır. basit ve şematik bir anlatım söz konusudur. bütün bu olaylar şerit halindeki sahnelerde bir yazı okur gibi izlenebilir. bu özellik, ortaçağ resminde yaygın bir anlatım biçimidir. otto dönemine ait kitap resimlerinde ise daha ileri bir aşamaya tanık olunur. kral otto’ya sunulan bir kitabın (musée condé, chantilly) ilk sayfasında hıristiyan dünyasının hakimi olarak tahtında oturan kral ve buyruğundaki eyalet prensleri gösterilmiştir. sahne, dengeli bir kompozisyon düzeni ve başarılı bir renk uyumu içinde resimlenmiştir.
    kaynak
    ortaçağ sanati
    bati sanati
    üçüncü bölüm
    ünsal yücel - tarcan yılmaz

    http://www.istanbul.edu.tr/…/guzelsanat/ortacag.htm

    not: linkler buradan çalışmaz ise "explorer" e copy paste yaparak deneyiniz.
  • ayrıca (bkz: karolenj rönesansı)
  • avrupa sanatının 8.yy'ın sonundan 10.yy'ın başına dek süren dönemi. bir yandan antik geleneğin sürdürülmesini amaçlarken, öte yanda da, ortaçağ'ı hazırlamışlardır. bu dönemde üretilen yapıtlar arasında mimarlık ürünleri ve minyatürlü yazmalar bulunmaktadır. mimarlıktaki en önemli örneği charlemagne'ın başkenti aachen'daki saray şapelidir. söz konusu yapı imparatorluk roma'sında beliren merkezi plan anlayışını sürdürmektedir.
  • karolenj sanatı, çeşitli katkılarıyla roman üslubunun ortaya çıkmasına yol açan roman öncesi sanatları bütününe girer ama charlemagne'ın birleşme siyaseti ve kurumlarıyla sanat dallarına bir canlılık getirdiği de bir gerçektir. kazıların doğruluğunu kanıtladığı çeşitli yazıtlardan karolenj dönemi mimarisi iyi bilinmektedir. korunmupş manastır planları (centula, fulda, sankt gallen) büyük bir örgütlenme ustalığına tanıklık eder. saint maurice d'agaune, reims ve köln katedrallerinde görüldüğü gibi, kiliselerin karmaşık planları vardı. karolenj kilisesinin ayırıcı özellikleri iki karşıt absid, merkezi plan uygulaması, yan binaların varlığıydı (bunların ilk katında piskoposa ya da imparatora ayrılan geniş bir kürsü bulunuyordu). kapı revakının kütlesel ön sahını (lorsch'da olduğu gibi) da karolenj sanatının ürünüdür. roman kiliselerinin çan kulesi revakları da buradan kaynaklanmıştır. en iyi korunmuş iki önemli yapı olan aix şapeli ve germigny-des-pres kilisesi iç süsleme (mozaik, resim, heykel) konusunda bilgi verir. buralardaki çok renklilik ve zenginlik, bizans ve müslüman etkisini gösterir.

    heykel sanatı, mimarlık öğelerinin (friz, sütun başlığı, vb.) bitki motifleriyle süslenmesiyle sınırlıdır. bu da karolenj atölyelerinin eskiçağ'dan olduğu kadar irlanda ve vizigot sanatlarından da etkilendiğini gösterir. bu dönemin en ilgi çekici yapıtlarından biri, charlemagne'ın olduğu söylenen at üstüne binmiş insan heykelidir. bu dönemde tezhip sanatı'da büyük bir gelişme göstermiştir.

    roman sanatı olarak avrupa'da x.yy'ın ortalarından xıı.yy sonlarına kadar uzanan dönemde oluşturulan sanat ürünlerini belirtmek amacıyla kullanılan terim.

    ilk olarak 1818'de arkeolog charles duherissier de gerville'in meslektaşı auguste le prevost'ya yazdığı bir mektupta geçen bu terim daha sonra 1825'e doğru arcisse de caumont (1802-1873) tarafından benimsenip kullanıldı.

    karolenjler sonrası dönem sanatı için kullanılan "roman" sözcüğünün uzun süre çok yerinde bir terim olduğu benimsendi; çünkü söz konusu sanatın doğrudan doğruya roma sanatıylaolan yakınlıklarını anımsattığı gibi, aynı dönemde latinceden roman dillerine geçişle kendini belli eden dilsel evrimi de anımsatıyordu. çağdaş sanat tarihçilerinin çoğunluğunun belirttiği görüşse çok daha ayrıntılıdır. gerçekten'de, günümüzde, istilalar avrupası'na ve karolenj sanatına bağlı olan biçimlerin, roma'nın geç imparatorluk dönemi sanatı ile roman sanatı arasında yeraldığı ve artık sürekliliği korumaya olanak vermeyen bir kopukluğu belirttiği kabul edilir: roma sanatı -galya roma sanatı - roman sanatı

    roman üslubu, ne olursa olsun her şeyden önce dinsel bir mimarinin özelliklerini taşır; söz konusu mimariye özgü biçimler, bütün avrupa'da , bin yılına doğru, batı hristiyanlarının çeşitli istilalardan sonra rahat bir nefes aldıkları dönemde, çok farklı olarak geliştirilmiştir.

    roman mimarisinin gelişmesinin ilk evresinde karolenj etkisinin otto dönemi almanyası'nda ve kuzey fransa'da pek çok yapıda hala şiddetini sürdürdüğü söylenebilir. burada xıı.yy'dan başlayarak taş tonoz yaygınlaşmıştır. buna karşılık, kuzey italya'da katalonya'da ve bourgogne'da eski roma mirasının ilk güney roman sanatı olarak adlandırılan şeyin ardından kendini kabul ettirdiği görülür. ama burada da, bazı teknik gelişmelere bağlı üslup öğelerinin oluşumu ancak xı.yy'da belirginleşmiştir. roman dinsel mimarisinin, eyaletler ve bölgelere göre çok sayıda özellikleri vardır; bununla birlikte kimi özelliklerine de pek çok yapıda rastlanır ve bunlar roman mimarisinin bazı ortak temel özelliklerini belirtmeye olanak verir.

    sözgelimi, roman kiliselerinin planı şematik olarak latin haçı biçimindedir. kemerler kimi zaman silindir ya da çokgen biçimli sütunlarla, kimi zaman da eksiksiz sütunlar yığınından oluşan ayaklar üzerinde taşınır. sütun başlıkları ters piramit gövdesi biçimindedir ve çoğunlukla korinthos üslubunda, ya geometrik süslemelerle ya da fantastik hayvan, vb. görüntüleriyle bezenmiştir.

    öte yandan roman kiliselerindeki çan kuleleri de farklı biçimlerdedir. çağdaş arkeologlar, en önemli roman yapılarını inceledikten sonra, çoğunlukla sözcüğün dar anlamıyla değişik roman okulları bulunmadığı sonucuna varmışlardır. bu konuda söz gelimi fransa'da clermont-ferrand çevresinde ve yaklaşık 30 km'lik bir yarıçap içinde yapılmış olan hemen hemen bütün anıtların, aynı kentte 1185'e doğru gerçekleştirilmiş olan notre-dame-du-port ile aynı özellikleri taşıdıkları söylenebilir.

    roman mimari süslemesi çok değişik ve yoğunluğu ülkelere, bölgelere göre çeşitlilik gösteren etkilerin ürünüdür: bu etkiler italya'da ve fransa'nın güney kesiminde roma ve galya-roma sanatının etkisi, elyazmalarındaki minyatürler aracılığıyla aktarılmış olan bizans ve suriye etkileri, iskandinav ülkeleri ya da irlanda kökenli olan ve istilalar yoluyla gelen etkiler, bozkır sanatı etkileri ve son olarak da arap sanatı etkileridir.

    roman sanatı heykellerinin anlamlı ve kaygılı anlatımlarında, kilise'nin, hristiyanlığa inananların bilmeleri gereken şeyleri olduğu kadar, çekinmeleri gereken şeyleri de görüntülerle öğretme isteğini görme olanağı vardır. özellikle kiliselerin ana kapılarında insan figürlerine yer verilerek önemli yapıtlar gerçekleştirilmiştir. 1150'den sonra, roman heykelciliğinde, gotik üsluba iletecek bir geçiş dönemi başlamıştır.

    roman kiliselerinin duvarları ve tonozları çoğunlukla renkli fresklerle kaplanırdı. bunlar birbirinden ayrı üç yönteme göre gerçekleştirilirlerdi: italyan usulü boyama (taze sıva üstüne suyla yapılır); yunan usulü boyama (birbiri ardından önce mat, sonra parlak renkler kullanılır, bunlar, koyu renk bir fona üst üste sürülür); açık fon üstüne mat boya sürme (bu, özellikle fransa'da yaygınlaşmıştır; yapımdan az önce hafif nemlendirilen, sıva üstüne renkler tek kat sürülür). kökenlerinin ön hristiyan sanatında aranması gereken roman freskleri zamanla büyük ölçüde zarar görmüşlerdir; günümüze kadar gelebilmiş olanların da çoğu yarı silinmiş haldedir.

    manastırların x.,xı. ve xıı.yy'larda refah içinde olması, masraflı olan bazı sanatların gelişmesine yolaçmıştır.

    mücevhercilik (kiliselerdeki altından heykeller), fildişi işçiliği, tunç bakır işlemeciliği dokuma sanatıyla ilgili ve günümüze kadar gelebilmiş olan az sayıdaki baş yapıtlar, roman sanatındaki çeşitlilik ve süsleme gücünü, üstelik masraflı bir biçimde göz önüne sermiş ürünlerdir.
  • ortaçağ skolastik düşünce sisteminin yıkılıp yerine hümanist düşünce sisteminin gelmesine neden olan rönesans hareketlerinin başlangıcı olarak kabul edilebilir.

    orta ve batı avrupa'da egemenlik süren karolenj imparatorluğu dönemi sanatsal çalışmaları içerisinde en dikkat çeken özelliği ibadet yerlerindeki kule mimarisidir. kulelere simgesel anlam yüklenmiştir.

    yapılarda doğu ve batı olmak üzere iki kule bulunur. doğu ve batı yönlerde olmasının sebebi kıble olarak türkiye - izmir - selçuk' ta bulunan meryem ana kilisesini kıble olarak kabul etmeleridir. islam dininde kıble olarak mekke'de kabe'nin kabul edilmesi gibidir.

    doğu taraftaki kule "papayı" temsil eder ve ilk dönemlerde batı taraftaki "kralı" temsil eden kuleden daha büyük yapılmıştır. dönem şartları içerisinde papa kraldan üst statüdedir. bu durumun en güzel örneği ise karolenj imparatorluğunun kurulmasında görülür.

    karolenj imparatorluğu martel döneminde imparatorluk kabul edilmezken 751 yılında martel'in oğlu "kısa pepin" lakaplı pepin'in papa tarafından kutsanması ile imparatorluğun kuruluşu olarak kabul edilmiştir.

    ilk dönemlerde kule mimarisinde görülen din üstünlüğü sonraki dönemlerde değişmeye başlamıştır. zamanla doğu ve batıdaki kuleler aynı büyüklükte yapılmaya başlanırken son dönemlerinde batıdaki kralı temsil eden kule doğudaki papayı temsil eden kuleden daha büyük yapılmıştır.

    sonuç olarak, rönesans hareketlerinin alt yapısını oluşturan dönem olduğunu kabul edebiliriz.
hesabın var mı? giriş yap