• korku üzerine yazacak olsam, ağır hastalıklarla mücadele ederek yaşamak zorunda kalmaktan bahsederdim.

    evet, en büyük korkum bu sanırım. sağlığımı kaybetmem, acılar içinde yaşamak zorunda bırakılmam.

    hayatta hatırladığım ilk anılardan bazıları 4-5 sene kadar aralıksız hastanede kalarak, günde bir ve hatta birkaç operasyon geçirerek, iç organları görünür bir biçimde yatarak, çok ağır uyuşturucular etkisinde olsa bile inleyerek, her an ölecek diye gözüne bakılarak, öldürün beni diye yalvararak kanseri yenmiş halama dair.

    yıllarca çektiği acıların, geçirdiği "deneysel" tedavilerin, olduğu ameliyatların haddi hesabı yoktu. ben çocuktum kanserle mücadele ediyordu, ergen oldum hala kurtulamamıştı. varın onca yılda çekilen çileyi siz düşünün. o kadar çok ameliyat oldu, tedavi gördü ki bedeni insan formunda bile değildi kanserin zaten başlı başına yıkıcı olan etkileriyle.

    o kadar uzun süre yaşamla ölüm arasında gitti geldi ki ailemin beni bundan koruması, olaylardan/görüntülerden/diyaloglardan yalıtması vs. mümkün değildi. zaten aşırı bilinçli bir ailem de yoktu ve sonuç olarak bu travma hayatıma işlemiş oldu.

    geçen senelerde bununla kıyaslanamayacaksa da kendimce zor süreçler atlattım ben de. safra kesemi aldılar ameliyat oldum, taş varmış. 45 kilo bir insanım diye mi bilmiyorum normalden daha zor geçti iyileşme sürecim. bir de alerjik reaksiyonlar gösterdim, krizler geçirdim serum altındayken vs. belki de doktorun beceriksizliği bilemiyorum. böbrek taşı düşürdüm, 6 ay kadar sürekli bayılacak durumda dolaştım, o ağrıyı ve acıyı unutmak ve hatta tasvir etmek ne mümkün.

    bu hastalıklarımla galiba halamın anıları, bu geçmişten kalan travma depreşti. bir de doğuda görev yapıyordum öğretmen olduğum için. uçak fobisiyle beraber ailem, bütün sevdiklerim dünyanın öbür ucundaymış gibi geliyordu, yalıtılmış ve çaresiz hissediyordum. yaşadığım kentte toplamda 2 tane falan hastane vardı. malum işte doğu şartları. hele köyde başımıza bir şey gelse ambulans falan bile gelene kadar ölürdü insan, kardan nasıl gelsin köye ambulans?

    işte tüm bunlar birleşince oldu mu sana panik atak başlangıcı teşhisi? doktor yapma etme ben hayatını mantık üzerine kurmuş bir insanım, psikolojik hezeyanlar bana göre değil dediysem de vücuduma söz geçiremedim. alakasız yerlerde aşırı adrenalin salgılıyordu vücut, kan ter içinde kalıyordum, sanki çok acil bir durum var ve bir şeyler yapmasam ölecek gibi hissediyordum, tüm dünya kararıyordu tepemde, bu durumdan çıkmak/ağlamak/bağırmak/koşmak istiyor ama onun yerine bir köşeye çekilip ağlıyordum. ben ulan ben. 3 sene ağlamasa aklına gelmeyecek ben. hemcinslerine sulu gözlüler deyip kızan ben. çaresizlikten ağlıyordum bol bol. ama asssla çaktırmıyordum. eski alışkanlıklar işte, sert kadınız ya asdfa. tabi bir de insanlar zayıf görmesin falan diye. attıkça içime atıyor, istemediğim bir evlilik içinde yaşadığımdan git gide daha da yalnızlaşıyor ve mahvoluyordum.

    ilaç falan da kullanmadım hiç. "başlarım adrenalinine, salgısına, iyiyim lan ben" modu ile self tedavi denedim. düzgün bir yerde yaşasam belki ilaç değil ama psikolog ile düzgün bir terapi sürecini denerdim. ama doğuda nerdeee. self tedavi pek işe yaramadı tabi ama idare ettik işte kendi çapımızda ne yapalım. aslında mesleğimde, kişisel ilişkilerimde sevilen, tanınan, başarılı biri oldum ama tanıdıkları benin benim gerçeklerimle alakası bile yoktu. o yüzden sosyal medyayı bırakalım, gerçek hayatta tanık olduklarınıza bile inanmayın. benim gibi numaracı, üç kağıtçı çok.

    neyse çok uzatmışım, ama sonuç olarak ölmekten değil de, hastalanmaktan korkuyorum en çok ben galiba. bu panik atak şeysiyle iyice kararıyor başıma bazen dünya. hayatta hastalıkların da varolması kadar acı bir gerçeklik yok.

    onca yıl acı çeken, "beni öldürün" diye yalvaran halam hala hayatta bu arada. hatta o sıkıntılardan ve o yaştan sonra tekrar evlendi, almanca öğrendi. almanya'ya eşinin yanına yerleşti. şu an mutlu mesut yaşamakta. çok can sıkıcı bir yazı olduysa, bu umut versin size. bana veriyor nitekim.

    öptüm yanacıklarınızdan, iç organlarınızı sevin, onları koruyun, ayıyı öpün.

    bir de korkularınız üzerine yazın. ben yazdıkça iyileşiyor, kendimle kucaklaşıyorum.
hesabın var mı? giriş yap