• (bkz: #23638222)
  • 2011 çıkışlı belçika yapımı film.
    http://www.imdb.com/title/tt1827512/
  • --- spoiler ---
    bir çocuğun en çok neye ihtiyacı olduğunu anlatan dardenne kardeşler filmi.
    --- spoiler ---
    le silence de lorna ve l'enfant tan sonra bu filmde de dokunaklı bir hikayeyi kendilerinden beklendiği gibi sade ve güçlü bir şekilde anlatmışlar.
    ağır tempolu film sevmeyenlerin uzak durması, bu kıymetli yönetmenlerin küfür yememeleri adına hayırlı olacaktır.
  • sadelik ve basitlik arasında ne kadar önemli bir fark olduğunu gösteren film. yetişmekte olan bir çocuğun karakterinin oluşmasında ebeveynlerin, arkadaş çevresinin ne kadar önemli olduğunu, abartıdan ve karmaşadan uzak, 'süzülmüş' dramatik yapısı ve sadeliğiyle anlatıyor.

    başarılı ve etkili olduğunu yadsıyamam fakat cannes'da ödülü bir zamanlar anadolu'da ile paylaşması konusunda kişisel fikrim, bu filmin biraz abartıldığı. çünkü bir zamanlar anadolu'da sinematografisinden senaryosuna, oyunculuklarından, temasına kadar le gamin au velo'dan fersah fersah önde bir film.
  • daha filmekimi kitapçığını elime alır almaz, başlığına, avatar resmine ve tanıtım yazısına göz attığım anda kanımın ısındığı ve "kesin gitmeliyim" dediğim; nitekim gerçekten ilk andan beri izleyiciyi içine alan, sürükleyici ve etkileyici dardenne kardeşler filmi. başroldeki "cyril"i oynayan thomas doret'nin oyunculuğu gerçekten inanılmaz...

    --- spoiler ---

    bir erkek çocuk için "baba"nın ne kadar önemli bir unsur olduğu; oğlunu terk eden babanın ne kadar yıkıcı olabileceği daha iyi anlatılamazdı herhalde... film bizi küçük cyril'in dünyasına öyle bir soktu ki, yaşadıklarını onunla beraber bizzat yaşadık sanki.

    filmde tuhaf bulduğum nokta ise samantha'nın sevgilisinin "ya o ya ben" diyerek rest çekişiydi kanımca. olayların nası o rest çekme noktasına geldiğini sanırsam çok net göremedik.

    --- spoiler ---

    bence kesinlikle le silence de lorna'dan daha güzel bi filme imza atmış dardenne kardeşler. iyi ki yapmışlar bu filmi ya.
  • kendilerinden hiç hazzetmediğim dardenne kardeşlerin 'ömercik' uyarlaması. cannes'daki tanıdıkları artık tadında bıraksalar iyi olacak, film bir zamanlar anadolu'danın yanından geçemez. dümdüz, alelade bir film. ve fakat bir cecile de france var ki ve ben onu o kadar beğeniyorum ki, ve o kadar güzel kadın ki şu an ağlıyorum biliyor musun.
  • filmin en etkileyici sahnesi hiç kuşkusuz final sahnesi.

    --- spoiler ---

    gazete dağıtıcısının siril in yanına gitmeden önce polise söylecekleri olası hikayeyi ayarlaması, delil olabilecek çocuğunun attığı taşı uzaklaştıması ve tüm bunları yaparken siril i kurtarıp kurtaramayacağına bakmaması. yani bir çocuğun ölümünün, onu sadece aptal hayatını alt üst edecek bir bela olarak ilgilendirmesi. "biz aynı durumda olsaydık delilleri yok etmeyi mi yoksa çocuğu kurtarmayı mı seçerdik?" bu hepimizin yapması gereken bir eleştiri sanırım. filmdeki bu son sahneden yola çıkarak çok fazla çıkarımlar yapılabilir, çok fazla benzeri soru sorulabilir gazete satıcısının bu davranışı üzerine. küçük ve aptal bir hayatı var gazete satıcısının muhtemelen. ama bu kadar küçük ve aptal bir hayatın bile geleceği tehlikeye girdiğinde sıradan ve "masum" insanların nasıl vahşileşebildiğinin çok güzel bir resmidir filmin son sahnesi.

    nihayetinde filmden sonra akılda kalan soru :

    bir çocuk için suç mahalini yeniden düzenleyecek bir babanın olması mı yoksa olmaması mı daha iyidir?

    --- spoiler ---
  • izlediğim en güzel sona sahip film. muhtemelen izleyenlerin çoğu benim gibi bir şekilde filmin iyi bir sonla ya da dramatik bir şekilde bitmesini beklerken, film hiçbir şey anlatma derdine girmeden çok şey anlatan sade bir sonla bitmiştir.

    ayrıca le skylab filminden sonra 2011 filmekiminde izlediğim ikinci fransız filmiydi. ve sevebildiğim iki film de bunlar oldu. bundan sonra gözüm fransız sinemasında.
  • festivalde izleyip, sadeliğine vurulduğum bir dardenne yapımı. adım adım her bir aşamasının nasıl düşünüldüğünü öğrenince 55 günlük çekim sonucunda ortaya çıkan çalışmayı sessizce ayakta alkışlıyorum. mekanın, zamanın, ışığın seçilmesi, çocuk oyuncunun yüzlerce kişi arasından kendini buldurması tesadüflere sığınılamayacak gerçeklikte.
    yukarıdaki bir eleştiride yazan ''babasız oğullar'' sözünü film adına o kadar benimsedim ki film hakkındaki yazıya başlık yaptım.
  • (bkz: le cola)
hesabın var mı? giriş yap