*

  • muteber ayaklı kız
  • ahmet mete ışıkara sayesinde herkesin bildiği bir kelime olmuştur.
  • ışıkara'nın deprem günleri'nde halka "büyük risk var da diyemem, hiçbir şey yok da" manasında kullandığı unutulmuş olan arapça kökenli bir terim, o zor günlerde "parklarda ve bahçelerde yatın, demiyorum ama dikkati elden bırakmayın" gibi bir alt-metni bulunur. "tetikte olma" nasihatinin böyle eski bir terimle dile getirilmiş olmasını kesinlikle ışıkara ve devletin halkı paniğe sürüklememe politikasıyla ilişkilendiriyorum, "terimin mana ve değerini bilenler zaten az buçuk görmüş geçirmiştir, paniğe kapılmaz" gibi bir mantığın da geçerli olduğunu düşünebilirim biraz zorlarsam.

    üzerinden bu kadar süre geçtikten sonra konuşmak gerçekten kolay ve kimine, bu yorumlar "manasız" bile gelebilir, ancak o günleri hatırlamayanlar ya da yaşamamış olanlar, istanbulluların önemli bir bölümünün yaşadığı strese ve toplu panik-atak sendromuna (hastalığın icadı değilse de bu coğrafyada yaygınlaşarak tanınması o döneme denk gelir) yabancı olduklarından böyle bir terim tercihinin ardında bile büyük manalar aramamı yersiz bulabilir, ancak "her an olabilecek deprem ve buna bağlı ölüm / sakatlanma / acı çekme korkusu" toplumu her an infiale sürükleyebilme riskini de beraberinde taşıyordu, sonradan anlaşıldığınca, ölenlerin sayısının olduğundan az açıklanmasının ya da deprem riskinin çok "açık" bir şekilde dillendirilememiş olmasının nedeni budur, diye düşünüyorum.

    ancak halkın müteyakkız durumunu baltalayacak eylemlere de girişilmedi değil. devletin bir ara "herkes evinde kefen bulunduracak" minvalinde bir zorlamaya giriştiği (tepkilerden ötürü geri adım attılar), sağlık bakanı durmuş'un lüzumsuz açıklamalar yaptığı ve medyanın yanımızda her daim düdük taşımamızı salık verdiği (hâlâ taşıyanlar var) bu dönemde, deprem gerçeğini kabullenerek korkusunu yenmek çoğu kişi için kolay olmadı haliyle. kimi istanbulluların bu durumu katherine mansfield'in hastalık anını tarif ederken kullandığı "zihnim kontrol altında değil" lafını anımsatıyor bana, ilacı müteyakkız olan bir hastalık düşünün ve toplumun zihnini kontrol altında tutmaya çalışan bir adam, yani ışıkara. sonra, yılın en "yılışıkları" tarafından "yılın seksi adamı" falan seçildi, aslına bakarsanız bu bile toplumun hastalıklı süreçten sıyrıldığını gösteriyor olabilir, zira yılışıklık için bile sağlıklı olmaya ihtiyaç var.
  • uyanık, uyanmış, gözü açık.
  • (bkz: tetikte olmak), sak
  • tetikte olma halidir.
  • nasıl ki fetöcü ösym başkanı herkese sehven kelimesini öğrettiyse, ahmet mete ışıkara da zamanında "müteyakkız"ı öğretmişti.

    17 ağustos depreminden 2-3 gün sonraydı sanırım, bir "deprem fırtınası" olmuştu, ışıkara da "bu bir deprem fırtınası ya da öncü deprem silsilesi olabilir, eğer öncü depremse sonucu kötü olabilir, müteyakkız olunmasında fayda var" açıklaması yapınca o gece herkes dışarıda uyumuştu. biz de sabah 5e kadar falan arabada uyumaya çalıştık sonra eve gittik.

    ali kırca'nın müteyakkız kelimesinin günümüz türkçesindeki "tetikte, dikkatli" anlamını da verdiğini hatırlıyorum.
hesabın var mı? giriş yap