• manyetoresepsiyon manyetik alanları algılamayı ifade eden duyudur. bol demir içeren çekirdeğinin katkılarıyla dev manyetik alanlar üreten bir gezegende evrimleşen canlı türlerinin manyetizmden etkilenmelerinden ziyade, böyle bir duyunun hiç var olmaması garip olurdu.

    manyetoresepsiyonun gezegenimizdeki ilk örneklerini bakterilerde görüyoruz. bakterilerdeki manyetik yön bulma yetisi, ferrimanyetik kristallerin sentezlenmesi ile başlıyor. bu kristaller, doğrusal yapılar oluşturuyorlar ve bakteriyi ortamın manyetik alanına göre döndürebiliyorlar.

    zincir halindeki partikülleri ile beraber, nature'dan geçirimli elektron mikroskobu ile çekilmiş manyetotaktik bir bakteri resmi.

    kristal zincirlerini oluşturan yapılar manyetitler (fe3o4) ve greigitler (fe3s4) olmak üzere iki temel gruba ayrılıyor. bu moleküller tarafından oluşturulan zincirler sayesinde sudaki bakteriler, toksik yüzey oksijeninden uzağa, yani aşağı doğru yüzerek kendileri için avantajlı bir durum yaratabilmekteler.

    karasal hayvanlarda ise manyetoresepsiyonun demir bazlı veya radikal çift tabanlı olduğu düşünülüyor. bunları kısaca açıklamak gerekirse:

    - demir bazlı manyetoresepsiyonda karşılaşılan temel bileşikler manyetit (fe3o4) ve maghemit (fe2o3). (en azından şimdilik)

    - radikal çiftlerden kastedilen ise genel olarak retinadaki kriptokrom adı verilen proteinlerinin ışık ile uyarılması sonucunda oluşan manyetik olarak hassas, bazı kimyasal ara ürünler. (ilk bakışta konuyla ilgisiz gibi gelse de, ışığın elektronlar üzerindeki etkisi zaten fotosentezde de antenna kromoforlarında gördüğümüz klasik bir durum.)

    bu iki mekanizma birbiri ile bağlantılı değil.

    bal arılarındaki (apis mellifera) demir granüllerinde süperparamanyetik manyetitler içeren hücrelere manyetik alan uyguladıktan sonra granüllerin boyutunda değişiklikler gözlemleniyor ve bir kalsiyum iyonu salınımı gerçekleşiyor. bu da haliyle bir nöral tepki başlatıyor. (ayrıntılı bilgi)

    kuşlardaki manyetik alan algısı ise, tahmin edilebileceği gibi kuşların göçlerinde işe yarıyor. kuşlarda yukarıda sözünü ettiğimiz iki mekanizmanın da mevcut olduğu düşünülüyor fakat ışıkla bağlantılı olan kriptokrom mekanizmalarının kesin açıklamaları henüz yok, çünkü kuşların çoğu akşamları veya geceleri göçüyor. sürekli hareket etmek zorunda oldukları bir dönemde ortam sıcaklığının minimum olmasını tercih etmeleri mantıklı olmakla beraber, radikal-çift mekanizması yalnızca yıldız ışığı ile aktive olabilecek bir mekanizma değil. haliyle sistemde henüz tam olarak açıklanamayan bazı ayrıntıların olduğunu not etmek gerekiyor.

    su hayatına geri dönersek, lorenzini ampulleri de elektroreseptörler bulunduran bir duyu organıdır. keski solungaçlıların manyetik alan algılarında etkili olma olasılıkları vardır. buna ek olarak elektromanyetik indüksiyon prensibi sudaki bazı balıkların manyetizmayı nasıl algıladığı hakkında bir fikir verebilir. elektriksel olarak iletken bir malzemeden oluşan küçük bir çubuk, manyetik alan çizgilerine paralel bir yön izlemek dışında, alan boyunca herhangi bir yönde sabit bir şekilde hareket ederse, pozitif ve negatif yüklü parçacıklar çubuğun diğer taraflarına geçer ve bu bir voltajla sonuçlanır. denizdeki canlıların vücutları da iletkendir.

    max eisenhardtlar için insanlardaki manyetoresepsiyondan söz etmek gerekirse de, 34 yetişkin katılımcıyla gerçekleştirilmiş olan bir deney var. deneyde katılımcılar kafeslere giriyorlar ve kafesler güçlü manyetik alanlar üreten bobinler içeriyor. bobin gruplarının birleştirilmesi, herhangi bir yönde manyetik alan oluşturulmasını sağlıyor. katılımcılar karanlıkta kuzeye bakan bir tahta sandalyeye oturuyorlar ve beyin dalgaları eeg kullanılarak ölçülüyor.

    sistem bu şekilde

    deneyin sonucunda, manyetik alandaki değişikliklerin alfa beyin dalgalarını etkilediği açığa çıkıyor. yani insanlar da diğer hayvanlar gibi, manyetik alana karşı duyarsız değiller. fakat manyetik alanı bilinçli olarak algılamakla, manyetik alanın vücutta yarattığı değişimler, elbette aynı şeymiş gibi düşünülmemeli zira insanların manyetik alanları bilinçli olarak hissedebildiklerine dair bir kanıt bulunmamakta.
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap