• choderlos de laclos yazdığı les liaisons dangereuses kitabının kadın karakteri...
  • erkeği için:
    (bkz: vicomte de valmont)
  • (bkz: annette bening)
    (bkz: milos forman)
    (bkz: valmont)
  • kadınlık sanatını ögrenisini, les liaisons dangereusesde 83 sayılı, 20 eylül 17** tarihli mektubunda söyle anlatmistir vicomte de valmonta :

    " mais moi, qu'ai-je de commun avec ces femmes inconsidérées? quand m'avez-vous vue m'écarter des règles que je me suis prescrites, et manquer à mes principes? je dis mes principes, et je le dis à dessein : car ils ne sont pas comme ceux des autres femmes, donnés au hasard, reçus sans examen et suivis par habitude, ils sont le fruit de mes profondes réflexions; je les ai créés, et je puis dire que je suis mon ouvrage.
    entrée dans le monde dans le temps où, fille encore, j'étais vouée par état au silence et à l'inaction, j'ai su en profiter pour observer et réfléchir. tandis qu'on me croyait étourdie ou distraite, écoutant peu à la vérité les discours qu'on s'empressait à me tenir, je recueillais avec soin ceux qu'on cherchait à me cacher.
    cette utile curiosité, en servant à m'instruire, m'apprit encore à dissimuler : forcée souvent de cacher les objets de mon attention aux yeux de ceux qui m'entouraient, j'essayai de guider les miens à mon gré; j'obtins dès lors de prendre à volonté ce regard distrait que vous avez loué si souvent. encouragée par ce premier succès, je tâchai de régler de même les divers mouvements de ma figure. ressentais-je quelque chagrin, je m'étudiais à prendre l'air de la sérénité, même celui de la joie; j'ai porté le zèle jusqu'à me causer des douleurs volontaires, pour chercher pendant ce temps l'expression du plaisir. je me suis travaillée avec le même soin et plus de peine, pour réprimer les symptômes d'une joie inattendue. c'est ainsi que j'ai su prendre sur ma physionomie cette puissance dont je vous ai vu quelquefois si étonné.
    j'étais bien jeune encore, et presque sans intérêt: mais je n'avais à moi que ma pensée, et je m'indignais qu'on pût me la ravir ou me la surprendre contre ma volonté. munie de ces premières armes, j'en essayai l'usage: non contente de ne plus me laisser pénétrer, je m'amusais à me montrer sous des formes différentes; sûre de mes gestes, j'observais mes discours; je réglai les uns et les autres, suivant les circonstances, ou même seulement suivant mes fantaisies: dès ce moment, ma façon de penser fut pour moi seule, et je ne montrai plus que celle qu'il m'était utile de laisser voir.
    ce travail sur moi-même avait fixé mon attention sur l'expression des figures et le caractère des physionomies; et j'y gagnai ce coup d'œil pénétrant, auquel l'expérience m'a pourtant appris à ne pas me fier entièrement; mais qui, en tout, m'a rarement trompée.
    je n'avais pas quinze ans, je possédais déjà les talents auxquels la plus grande partie de nos politiques doivent leur réputation, et je ne me trouvais encore qu'aux premiers éléments de la science que je voulais acquérir."

    bu kadar ! baska söze ne hacet !
  • markizin, vikonta* yazdığı ve genel içeriğinde kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıkları dile getirdiği 20 eylül 17** tarihli mektubunun, kendi karakter özelliklerini nasıl edindiğinden bahsettiği bölümün türkçesi ise (pinocchio'nun affında sığınarak) şöyle bir şey;

    "benim o düşüncesiz kadınlarla (birkaç paragraf önce sözünü ettiği ve muhtemelen madame de tourvel’i de acımasızca içine soktuğu, erkeklerin duygulu olarak nitelendirdikleri kadınlar) ortak neyim var? benimsediğim kurallardan ayrıldığımı, ilkelerimi ihlal ettiğimi ne zaman gördünüz? ilkelerim diyorum ve bunu bile bile söylüyorum: zira bunlar diğer kadınlarınki gibi gelişi güzel verilip sorgusuz alınmış ve alışkanlığın etkisiyle uygulanmış ilkeler değildirler; bunlar benim derin düşüncelerimin meyveleridir. onları ben yarattım ve diyebilirim ki ben kendi kendimin eseriyim.
    sosyeteye girdiğim ve hala genç bir kız olduğum zamanlarda, sessiz kalmak ve hiçbir şey yapmamak durumundaydım, bu halden çevremi gözlemlemek ve düşünmek için yararlandım. herkes beni şaşkın ya da dalgın zannederken, ben bana söylenenleri pek dinlemez ancak benden gizlenmek istenenleri de kaçırmamaya özen gösterirdim.
    bu faydalı merakım kendimi eğitmeme yardımcı olurken, bana bir yandan da asıl duygularımı gizlemeyi öğretti: dikkatimi çeken şeyleri beni çevreleyen gözlerden gizlemek zorunda kaldığım için, bakışlarımı istediğim yöne çevirmeye çalıştım. sizin de sık sık övdüğünüz o dalgın bakışlarla bakma yeteneğini işte ben o zamanlarda edindim. bu ilk başarımdan cesaret alarak, yüzümün en değişik hareketlerini bile düzenlemeye çalıştım. kederli mi hissediyorum, dingin hatta keyifli bir havaya bürünmeye çalışıyordum. öyle ki, yüzüme zevk ifadesi verebilmek için, canımı yakma derecesine varacak kadar gayretliydim. beklenmedik bir sevincin belirtilerini gizleyebilmek için de aynı özenle ancak daha büyük bir acıyla çalıştım. sizin pek şaştığınız, yüzüme istediğim hali verebilme kabiliyetini işte ben bu biçimde edindim.
    henüz çok gençtim ve kimsenin ilgisini çekmiyordum; elimde yalnızca düşüncelerim vardı ve bunları benden almalarına ya da ben istemediğim halde beni şaşırtarak onları öğrenmelerine razı değildim. bu ilk silahlarımı donanıp onları kullanmayı denedim; beni keşfetmelerine izin vermemekle yetinmeyip, kendimi değişik biçimlerde göstererek kendimi eğlendirmeye başladım. davranışlarımdan emindim, sözlerime dikkat ediyordum; her birini durumlara göre ya da hatta sadece kendi hayallerime göre ayarlıyordum. o andan sonra da, artık düşüncelerimden yalnız benim haberim vardı, diğerlerine karşı ise işime nasıl geliyorsa beni o biçimde düşünür görme izni verdim.
    kendi üzerimde çalışırken, etrafımdaki yüzlerin ifadelerine, beden dillerine de dikkat ettim. böylece, karşımdakini ilk görüşte tanıma yetisini kazandım ama bu deneyim, bana kendime fazla güvenmemeyi de öğretti. buna rağmen şimdiye dek pek yanılmadım.
    henüz on beş yaşında bile değildim ancak politikacılarımızdan çoğunun ünlerini borçlu oldukları ustalıkların büyük bölümünü elde etmiştim ve edinmek istediğim bilimin daha ilk basamaklarında bulunuyordum."

    ya ya ya...
  • femme fatale’lerin tillahi gadinnnnn. umarım bana “ kızım seni vamp figüran yaparız dizilerde” diyen abim vampin figurani dahi olamayacagimi anlamistir.

    ha bir de glenn close isimli zat-ı sahane saniyorum ki olduren cazibe olmak icin gelmis hayata. ama su aralar hillbilly elegy’de babaanne olarak gördük, üzüldük.

    edit: anneanne
hesabın var mı? giriş yap