• 1998 yapımı, yönetmen abel ferrara, oyuncularından birkaç isim sayacak olursak christopher walken, asia argento, william dafoe ve john lurie... iyi bir film olmak için her türlü özelliğe sahip olan, nadir bulunan filmlerden biri. (bkz: one in a million)
  • işler bir şekilde ters gider ve insanlar ölür. çok klasik bir temanın herhangi bir türde kendine yer bulma girişimi, tüm bunlar için bir sonuç, sonuç için belli bir açık alan, bir önceler panaroması gereklidir. kendi yararına belirli bir düzen sağlama konusunda geçimsiz bir geri dönüşümsüzlük metası. new rose hotel’in kendi düş gücüydü kendini ikinci plana attığı anlar. öncelikle değişim, belirsiz fakat bütün bazında tas tamam bir spiral yağmuru halinde yoğunluğu kilitlenmiş bir vazgeçişti. new rose hotel’in bünyesindeki karşı konulamaz melankolik geri atak filmin kayıp kırk dört dakikasını tutsak edildiği alanda yeniden biçimleme gayretine yönelmiş ve bu andan itibaren yoğunluk ekran ve hayat arasındaki elektronik dengeyi yeniden tanımlama çabasını yansıtma yolunu seçmişti(ki) bu andan itibaren değişimin belirsizliği değiştirmeyi amaçladığı kitlenin belirsizliği oldu. bu havada asılı kalan anlıklar, kişisel algının kendi yoğunluğunu ters yüz etme anına geçerli zaman birimi üzerinden ulaşıyor. ama yolun farklı anlamları kapsayan alanı için görsellik metnin vizyonunu yakalamak adına gelişmiyor. william gibson’ın burning chrome’u çok yüksek çözünürlükteki hikayelerin mekan arayışını düşüncenin kendi siber uzayıyla zıtlaştıran bir toplama kitap. william gibson’un temeldeki vizyonu, kelimelerin her paragrafın ardından yeni bir imge arayışına girmesiyle iki yönlü gezinen bir hikaye transferi şeklinde açılıyor. bu açılım, şöyle ki; her yeni sayfa her geçen sayfayı görsel olarak tekrardan revize eder. böylece hikaye sonlanmadan evren tamamlanamaz. ne var ki hikaye asla sonuçlanmaz. bu yüzden metin yalnızca bir fikrin işlenişi, düşünce zamanının pratik kesikleri olmalıdır. üzerinden yaratılan dünya farklı bir bilincin metni, onun isteklerini yansıtan yeni bir dünya olmak zorundadır.
    bu dünyanın içinde.
    buradaki unutuş anları, hatırlama anlarıyla farklı bir hissiyatın açığa çıkmasını sağlayan kapalı bir bilinç. algının koması. izlikler zaten kaydedilmiş olan üzerinden çalışılan soyut resimler. imgeler güçlendikçe, odaklanma sorunu ait olduğu bilinci solduruyor. unutuşlar önceliklerin yer değiştirmesi şeklinde anlamlanıyor. unutuluyor çünkü zamanın kaybedilip ondan geri kalanın kaydedilme zorunluluğu üstüne endekslenecek yeni bir canlı organizma bulma telaşında. burada iki belirsiz kişilikten bahsediyorum. diğeri öbür eşini arıyor. bu arayış filmi sonlandırma gayretinin hiçbir yerinde, hiçbir şekilde kendi bünyesinde geliştirmeden, materyalle ilişkiye giren izleyenin kendi içsel arayışıyla boyut dışı bir yerde sonlanıyor. teknik düzenlerin mutlak çizelgesi “blackout” u bedenin zihne verdiği emirleri sorun etmeden, yalnızca zihnin karanlık bir yerinin beklenenden daha hızlı ve sürekli aydınlanması şeklinde okuyup tepkilendiriyor.
  • insan çok açken boğazına düğümlenen bir lokma gibi; doymak istiyorsunuz ama yutamıyorsunuz, geçmiyor boğazınızdan. oyuncularının mükemmelliğine, müziklerin mükemmelliğine rağmen anlatamıyor anlatmak istediğini, sonuçta da elinizde pozitife geçemeyen bir film kalıyor.
  • tıpkı keçiboynuzu gibi ne kadar yeseniz de tadını alamadığınız film.
  • asia argentonun memeleri william gibsonı yenmiştir. kötü adaptasyon sağolsun!
  • iki sekans:

    meleğin kanatları: görsel
    karakter ve gölgesi: görsel

    new rose hotel (1998) - abel ferrara
  • zaman kaybı ne yazık ki.
  • sadece sinefillerin sevebileceği bir film. sinefil değilseniz bu filmi sevmezsiniz, willem dafoe hayranıysanız da bu filmi sırf onun oyunculuğu için seversiniz ki ben de 3. kategoriden yerimi alıyorum.

    peki neden ağızda kekremsi bir tat bırakıyor?

    -asia argento yanlış bir seçim. hatun oyunculuk yapamıyor.
    -senaryo sıkıntılı. yani sizi ne içine alıyor filmi izlerken ne de dışarıda bırakıyor. "du bakam" edasıyla izliyorsunuz ama istenilen aksiyon olmuyor.
    -finali ya açık bırakılmış ya da öyle yutturulmuş
    -erotik dramdan girmişler ama erotik bir film değil, dram hiç değil. alakasız çoğu yerde birtakım seksüel sahneler var.
    - (bkz: anlatma göster) tekniği (sanırım) yerine hiroshi'nin alametifarikasını zırt pırt dile getirdiler, o saçmaydı. e nooldu hiroshi'yi harcadılar matmazel.

    sonuç: bilemiyorum altan
hesabın var mı? giriş yap