• (bkz: cahil/#27993872) bu entrydeki gibi bir canlı türüdür.
  • schopenhauer'a ait kitapları karıştırıken karşıma philisterları ayrıntılı olarak tasvir ettiği aşağıdaki bölüm çıktı ve bu tabiri sık sık kullandığım için paylaşayım dedim:

    "... diyebilirim ki dar kafalı ve sıradan akıllı olduğu için zihinsel ihtiyaçları olmayan bir insan, kelimenin tam anlamıyla bir philister (dar kafalı) denilen kimsedir. bu ilk bakışta alman diline özgü bir tabir, üniversitelerde (üniversiteli olamayanlar için) kullanılan bir tür argo idi, fakat daha sonra düz temsil yoluyla, her ne kadar hala asli anlamını içinde barındırsa da, mousaların çocuğu olmayanı kastetmek üzere daha yüksek bir anlamda kullanılır oldu. bu konuda daha yüksek bir bakış açısını benimsemeyi ve philister tabirini her zaman cidddi biçimde gerçek olmayan gerçekliklerle meşgul olanlar için kullanmayı tercih ederim; fakat bunun gibi bir tarif aşkın bir tarif olacağı ve dolayısıyla genellikle anlaşılabilir olmayacağı için, daha çok insana ulaşmayı ve okunmayı amaçlayan bir risalede kendine pek yer bulmaz. diğer tarif philisteri ayırt eden bütün bu niteliklerin temel esasına yeteri kadar tatmin edici biçimde işaret ettiği için daha kolay açıklanabilir: buna göre philister zihinsel ihtiyaçları olmayan bir adam diye tarif edilir.

    buradan öncelikle onun kendisi söz konusu olduğu kadarıyla zihinsel zevklerden yoksun olduğu anlaşılır. çünkü daha önce işaret edildiği üzere "gerçek ihtiyaçlar olmaksızın gerçek zevklerden söz edilemez." philisterın hayatını canlandıran şey kendi için kendisinden ötürü bilgi ve anlayış edinme, yahut onlara böylesine yakın akraba olan gerçek estetik hazzı tecrübe etme arzusu değildir. eğer bu türden hazlar revaçta olursa ve philister bunlara dikkat atfetmeye kendisini zorunlu hissetse, yapılması zorunlu bir iş gibi kendisini bunu yapmaya zorlayacak, fakat böyle bir işten ne kadar zevk alıyorsa bunlardan da ancak o kadar zevk duyacaktır. onun yegane gerçek zevkleri duyumsal olanlardır ve diğerlerin kaybının zararını bunların telafi edeceğini düşünür. onun için havyar ve şampanya hayatın doruk noktasıdır; hayatın hedefi bedensel gönencine katkıda bulunacak ne varsa onu elde etmektir ve eğer bu onu biraz sıkıntıya sokar, zahmet verirse haddizatında o bundan mutluluk duyar. eğer hayatın lüksleleri gökten başına yağacak olsa, o kaçınılmaz olarak bundan sıkılacaktır ve can sıkıntısına karşılık çok çeşitli ilaçları vardır. danslar, tiyatrolar, partiler, kağıt oyunları, bahis ve kumar, atlar, kadınlar, içki, seyahat ve daha bir yığın benzeri; bunların hiçbiri onu can sıkıntısına karşı koruyamaz. çünkü zihinsel ihtiyaçların olmadığı durumda, zihinsel zevkler mümkün değildir.

    philisterin kendine özgü ayırt edici özellikleri hayvanlarınkine benzer küt, sönük, kuru bir ağırbaşlılıktır. hiçbir şey gerçekten zevk vermez, heyecanlandırmaz, yahut ilgilendirmez onu, çünkü duyusal zevkler çok çabuk tükenir ve philisterlar topluluğu çok geçmeden bıktırıcı ve yorucu hale gelir ve hatta kağıt oynamaktan bile yorulmak mümkündür. doğrudur, ona kendince eğlenip tadını çıkaracağı büyüklenmenin (daha doğrusu nahvetin), zevkleri kalır yine de. bunlar ya servet, makam mevki yahut da güç ve nüfuz bakımından kendisini diğer insanlardan -ki onlar da bu üstünlüklerinden ötürü kendisine saygı gösterirler- üstün hissetmeye; ya da bu üstünlükler bakımından zengin durumda olan kimseler arasında dolaşıp onların ihtişamının aksinde güneşlenmeye -ki ingilizlerin snob dediği kimse- dayanır. philisterin az önce sözünü ettiğim temel kişilik özelliğinden ikinci olarak -yani kendileri değil de başkaları söz konusu olduğunda- zihinsel değil fakat sadece bedensel ihtiyaçlarının olmasının bir bakıma tabii neticesi, onun ilkini değil sonuncusunu tatmin edebilecek kimselerin topluluğunun peşinde koştuğu anlaşılır. onun dostlarından bekleyeceği son şey, hangi türden olursa olsun, zihinsel bir yeteneğe sahip olmaktır; hatta eğer onunla hasbelkader karşılaşacak olsa, ondan derhal uzaklaşacak hatta nefret edecektir; ve sırf nahoş bir aşağılık duygusuna ilaveten yüreğinin derinliklerinde, dikkatli bir şekilde kendisinden bile gizlemek zorunda olduğu küt bir kıskançlık duygusu hissedecektir. bununla beraber kimi zaman bu gizli bir hınç ya da garez duygusuna dönüşür. fakat bütün bunlara karşın değerli ya da kıymetli bulduğu fikirlerini bu tür nitelikleri haiz ölçüt ile uyumlu hale getirmek, dolayısıyla kendilerini başkalarından üstün görmekten vazgeçmek hiçbir zaman aklına gelmeyecektir; gözünde bu dünyadaki yegane üstünlükler olarak görünen makam mevkiye, şan ve şöhrete, nüfuz ve iktidara öncelik vermeyi sürdürecektir; ve bunlarla kendisini üstün hale getirmeyi ve temayüz etmeyi arzu edecektir. bütün bunlar onun zihinsel ihtiyaçları olmayan bir insan olmasının sonucudur.

    `bütün budalaların başına gelen en büyük bela fikirlerle ilgilenmemeleridir` ve can sıkıntısından kurtulmak için sürekli olarak gerçekliklere ihtiyaç duymalarıdır. fakat gerçeklikler ya tatmin edicilikten uzak ya da tehlikelerle doludur; üstelik ilginç olmaktan çıktıklarında yorucu hale gelirler. fakat düşünce dünyası sınırsız, zararsız ve sakindir."

    arthur schopenhauer.
    okumak, yazmak ve yaşamak üzerine.
    say yayınları, sayfa: 56-59.
  • alm. darkafalı.

    was ist der philister?
    ein hohler darm,
    voll furcht und hoffnung
    dass gott erbarm.
    (bkz: goethe)

    nedir darkafalı dediğin?
    içi boş bir bağırsak,
    içi dolu korku ve ümitle
    tanrı acısın haline.
  • zihinsel kapasite düşüklüğü nedeniyle zihinsel herhangi bir ihtiyacı olmayan kişi.
  • (bkz: filistinizm)
    (bkz: filister)
hesabın var mı? giriş yap