*

  • 448-449 yılları arasında attila'nın yanında roma elçisi olarak bulunmuş şahıs; dönüşte anlattıklarına göre o dönemde hunlar eflak'ta ahşap bir kent inşa etmektelermiş, ayrıca attila'nın şatafata ve süse merakından (işlemeli giysiler, oymalı ve değerli taş kakmalı altın - gümüş yemek takımları) ve çevresinde yunanlı onegesios ve romalı orestes gibi danışmanlar bulunduğundan da bahsetmiştir.
  • ......kapının eşiğinde tam attila ile karşı karşıya durduk.oturmadan önce bunların örf ve adetlerine göre attila'ya selam vermek üzere sakiler elimize kadeh verdiler.elimizde bu kadehle oturmadan selam verdik.verileni içtikten sonra yemek sırasında oturmamız icap eden iskemlelere oturduk.iskemleler her iki tarafa ve duvarın yanında idiler.ortada bir divanda attilla oturuyordu.arkada bir divan daha vardı.bunun arkasında ise irkaç merdiven üzerinde attilla'nın özel dinlenme yeri vardı.burası işlemeli tül perdelerle süslenmiş ve örtülmüştü.tıpkı grekler ve romalıların düğün evine benziyordu.yemekte en hürmetli yer attila'nın sağ tarafıydı.ikinci mevki soltarafıydı.bizde sol tarafa oturduk.fakat üstümüzde berichus adında bir iskit beyi oturuyordu.onegesius attila'nın sağ tarafındaydı.karşısında da iki oğlu yer almıştı.büyük oğlu ise attilla'nın divanında ve belirli bir uzaklıkta oturmuş olup babasına saygıdan dolayı gözlerini öne eğmiş bulunuyordu.hepimiz yerimize oturduktan sonra saki geldi ve şarap dolu kadehi attilaya verdi.sıraya göre ilk adamını selamlayıp içti.selamı alan hemen ayağa kalkıyor ve içinceye kadar veya iade edinceye kadar bir yere oturmuyordu.daha sonra şarabı içmeden attila'ya sağlık diliyor,içip oturuyordu........

    diğer iskitlere ve bize gümüş tabaklarda attila'ya ise tahta tabakta et getirmişlerdi.her cihette mutedil ve kanaatkar idi.misafirlere altın ve gümüşten kadehler verildiği halde onun kadehi tahtadan idi.sırtındaki elbiseleri,ayakkabıları,kılıcının kabzası,kılıfı ve atının takımları askerlerininkinden hiçde farklı değildi.buna karşın diğer iskit komutanlarının bu eşyaları altın ve kıymetli taşlarla süslü göz kmaştırıcı idi.kendisininki böyle değildi yalnız diğerlerinden daha temizdi.
    kaynak:attilla'nın sarayında bir romalı-grek seyyah priskos'a göre avrupa hunları- fragment 8,sayfa 49,50)-çeviren:ali ahmetbeyoğlu
  • romalı şair priskus’un ölümü trajiktir. priskus, is 19’da, imparator tiberius’un üvey oğlu germanikus’un ölümünün ardından ona bir methiye yazmış ve imparator tarafından ödüllendirilmişti. iki yıl sonra, bu sefer imparatorun bir başka oğlu drusus sezar hastalanınca, bir ödül daha kapmak isteyen şair, sanki ölmüş gibi, drusus için de bir methiye yazdı. drusus hastalığı atlatıp ayağa kalktı; ancak ikbal hırsı ile başı dönmüş şairimiz bu işin bedelini ağır ödedi. senatoda bozgunculuk suçu ile yargılandı ve idama mahkum edildi.
  • m.s. 590'lı yıllarda imparator mavrikios'un balkanlar'ı yeniden ele geçirme mottosuyla start verdiği seferlerdeki en güvendiği komutanlarından biri olan ve çorlu* yakınlarında avarlar'a teslim olmak üzereyken konstantinopolis'ten donanmanın avarlar'ın karadeniz'deki üslerine doğru yola çıktığı haberini avar hanına bir şekilde ulaştırarak hem kendisini hem de emrindeki 20 bin askeri tek bir kılıç bile sallamadan kurtarmayı başarmış yaban çakalı general.*

    (bkz: mavrikios/@ncpzbsn)

    mavrikios öldürüldükten sonra bir süre düşük profilli takılıp daha sonra yeni imparator flavius phocas augustus'un kızıyla evlenerek yine sarayda güç kazanan priskos, daha sonra heraklius'un mısır'daki kuzeni niketas ile beraber hareket ederek m.s. 610 senesinde tahtın phocas'tan gasp edilip heraklius'a geçmesinde de önemli bir rol oynamıştır.

    (bkz: flavius phocas augustus/@ncpzbsn)

    ne var ki heraklius'un görevlendirmesiyle gittiği doğu cephesinde kayseri'yi sasaniler'e kaptırınca bütün görevlerinden azledilmiş ve sahip olduğu tüm rütbeleri sökülüp senato'da vatan hainliğiyle yargılanmıştır. suçlu bulunarak chora manastırı'na kapatılarak zorla keşiş yaptırılmıştır. kısa bir süre sonra da hayatını kaybetmiştir.

    kendisinin heraklius tarafından hem phocas ile olan bağları hem de ordu içindeki saygınlığı sebebiyle hep önemli bir rakip olarak görüldüğü ve aslında tüm yargılanma sürecinin de sahte bir düzenden ibaret olduğu da iddia edilmiştir. hakkında askeri zaferleri ve görev aldığı makamlar haricinde pek bir bilgi bulunmayan ve hatta ilk ya da ikinci isminin ne olduğu dahi bilinmiyor olan söz konusu doğu romalı generalle ilgili bu bilgiyi doğrulamak mümkün olmasa da heraklius'un güvenmediği insanları konumlarına bakmaksızın harcadığı başka örnekler de bulunduğundan, bu iddia çok da mesnetsiz değildir diye düşünmekteyim.
  • hun tarihi açısından priscus'un eseri oldukça kıymetlidir. priscus attila'yı gören tek tarihçidir, attila'nın sofrasında oturmuştur. istanbul medeniyet üniversitesi tarih bölümü hocalarından turhan kaçar eserin çevirisini yapmıştır. alfa yayınlarından çıkan eserin adı ise atilla ve bizans tarihi'dir. hun tarihine ammianus marcellinus'tan farklı bir bakış açısı ile bakmak isteyenler kitaba bir göz atabilir.
  • "priscus bize hunların egemenliği altında yaşayan ve akatzirler diye anılan bir toplulukla ilgili birçok fıkra da anlatmaktadır. bu akatzirlerin ak-hazarlar olması akla çok yakındır." arthur koestler - the thirteenth tribe
hesabın var mı? giriş yap