• bok gibi tespit afedersiniz.

    beynin işleyişini düzenlemeden algıyı değiştirmek bazen zor/imkansız olabiliyor. antipsikotik kullanımı çoğu zaman tek başına yetersiz olabilir, psikolojik destekle beraberse candır.

    öfke problemimi çözmemde antipsikotiklerin çok büyük yardımını aldım ben. doktorum, çok kısa bir dille ifade etmişti bana "her sıkıştığında öfkeye başvurmak ve sonuca ulaşmak davranışı güçlendiriyor, önce öfkelenmeni engelleyeceğiz sonra öfkelenmeden sorunlarınla baş etmenin yolunu bulacak beynin" ben ikna olmuştum, başarılı da oldum.

    tedavi olmasaydım şimdi muhtemelen cezaevinde yaşlanıyordum yıllardır, sudan bir sebepten kıtır kıtır adam doğradığım için.

    kıps.
  • önce; (bkz: #60847799)

    bu kadar bilime tapmayın. bu sizin çok değer verdiğiniz modern tıp basit bir gribi bile çözemiyor.

    insan bedenini bile çözememiş sözde biliminiz bir de ruh hastalıklarına el atmaya kalkmış. ilaçlarla nabzınızı düşürüyor bazen de uyumanızı sağlıyorlar. sersemlikten aklınız gidiyor ve sorun çözüldü sanıyor, bir de bunu bilimle bezenmiş şerefli bir tedâvi olarak kabul ediyorsunuz.

    ne garip; diploması olmayan birinin insanlara şifâ dağıttığını iddia etmesi yasak, aldığı para haram iken diplomalı olup da insanları tedâvi ettiğini iddia ederek para kazanmak serbest, üstelik yüce ve saygın bir meslek!
  • nöropsikoloji alanındaki çalışmaların yaygın kullanımının olmamasından kaynaklanır. psikiyatri beynin işleyişini büyük oranda çözmüştür, ancak teşhisler semptomlardan yola çıkılarak yapıldığı için, teşhis süresi uzayabilir, uzman yetkinliğinden kaynaklanan teşhis sapmaları, saptanamayan rahatsızlıklar olabilir.

    ve şuna da inanıyorum, ilaç sektöründe bu kadar büyük paralar dönüyor olmasaydı tüm hastaları tedavi edebilecekleri kadar ilerlemiş tedavi yöntemleri halkın, dünyanın iyileştirilmesinde kullanılabilirdi.
  • açıklamaya dahi tenezzül etmeyeceğim çomar tespiti. bu sözlükte doktorlara ve öğretmenlere olan nefret hiçbir zaman bitmeyecek. aşağılık kompleksinizle yaşamaya devam edin.
  • mühendislik öğrencileri gözleri kan çanağı gezerken bunlar sosyalleşme peşinde koşuyordu sonuç şaşırtıcı değil
  • ilaç yazıp yollayan psikiyatrlar vardır, bir de haliniz vaktinizin yerindeyse sorunun kökenine inip olayı konuşarak çözmeye çalışanlar vardır ki kaç seans sonrası çözülür belli değil..
    sonuçta müşterisiniz.. hizmet karşılığında bir para ödüyorsunuz. esnaf-müşteri ilişkisi işte..

    müdavim olamayacak maddi geliriniz olmadığına kanaat getirirse ilaç yazıp yollar zira iş hayatı profesyönellik ister.
    vizite de 300 olduğuna göre..

    eleştiri konusu psikiyatristlerin ilaç yazıp yollaması ise eğer, başlıktaki "psikoloji bilimi" kavramı biraz abartılı bir genelleme olur..
    psikolog ve terapistleri ayrı tutalım derim.
  • sorunu çözemeyip geçiştiriyo diyen arkadaş grip ilacı mikropları öldürüyo filan sanıyo galiba.
  • "içinde bilim geçen cümleni 'işe yaramaması' ile bitirebilmek için ne yaşayamadın?" sorusunu cevap merak edilmeden sordurtan talihsiz tespit.
  • "hiçbir işe yaramıyor" demek tamamen doğru olmasa da bir miktar haklılık payı olan önermedir. bildiğim kadarıyla pskiyatrinin psikolojiden farkı, beyin kimyası üzerinde çalışılması. hatta buna (bkz: nöropsikiyatri) deniyor. yani beyindeki bir takım salgıların az ya da fazla üretilmesinden kaynaklandığı varsayılan problemleri, ilaçlarla bu salgıları dengelemeye çalışarak gidermeye yönelik tedaviler uygulanıyor. beynin bütün sırları henüz çözülemediği için, haliyle, bu bilim dalının sık sık gümlediği doğrudur. bazı vakalar çözümsüz. kronik manik depresyon mesela. (şimdi ismi değişmiş sanırım, hasta hayattan kopuktur, kendi kafasında yarattığı hayali kötü olaylar nedeniyle aşırı üzgündür, istemsizce dövünür, ağlar, kendinde değildir vs. bu tip depresyondan bahsediyorum) bu hastalık ilaçla düzelir gibi olup bir süre sonra daha şiddetli olarak geri döner hep mesela. ve yaş ilerledikçe, defalarca düzelip, yine hastalanan kişi en sonunda hiç düzelmez bir hale gelir. sonra şizofren mesela, ilaçların ömür boyu sürekli kullanımını gerektiriyor. bu da ortalıkta sürekli sarhoş, yavaş ve uyuşuk olarak gezinen bir kişi yaratıyor. ilacın tek yaptığı psikozu, hayali ses ve görüntüleri, şiddet eğilimini baskılamak. ilacı kestiği an, zaten hiç gitmemiş olan hastalık geri geliyor. o kadar işe yarıyor. hiç yoktan iyidir. hayatımda şizofren hastası bir kişiyi gördüm, o da doktoruna gidip "karımı çocuklarımı öldürmek istiyorum doktor, sürekli içimden onları öldürmek geliyor" diyen biriydi. demek ki ilaçlar hiç değilse, bu isteğinin tuhaf olduğunu, kötü olduğunu farketmesini sağlıyor hastanın. bu da tam olarak "hiçbir şey" değil. yine de bu gibi ciddi vakalarda çaresiz olduğu gerçeğine bakarsak, işe yaramadığı "kısmen" de olsa doğrudur. kalıcı çözüm değil çünkü. ama ne yapsınlar, çabalamayı bıraksınlar mı yani?
hesabın var mı? giriş yap