• 112 dakikalık, 2015 brezilya yapımı bir film. orijinal adı, que horas ela volta? dili portekizce. yönetmeni anna muylaert, oyuncuları regina casé (val), michel joelsas (fabinho), camila márdila (jéssica), karine teles (bárbara), lourenço mutarelli (carlos).

    konusu; são paulo'da zengin bir evde hizmetçilik yapan val, mükemmel kanepeler hazırlamaktan evin yeniyetme oğluna dadılık yapmaya, işini son derece ciddiye almaktadır. evdeki her şeyin yeri, yolu, yordamı bellidir, ta ki val'in hırslı ve akıllı kızı jéssica gelene dek. mevcut düzeni kabullenmeyen jéssica'nın kendinden aşırı emin halleri, evin hassas dengelerini alt-üst edecektir. insanın içini ısıtan film, brezilya'da aile ve sınıf meselelerini yeni, çağdaş ve tempolu bir tarzda ele alıyor.

    filmekimi 2015'te gösterilmektedir, açıklama ve diğer bilgiler broşürden alınmıştır.
  • ne yönetmenliğinde ne senaryosunda bir gram show off olmayan, hiçbir şeyi direkt olarak söylemeyen ama anlatmak istediklerini öyle derin, net ve güzel anlatan bir film ki, bence ders niyetine okutulsun. izlerken formüller çözmenize ya da büyük analizler yapmanıza falan da gerek yok. çok garip bir şekilde filmin her sahnesi gizliden gizliye açık açık konuşuyor. sınıf farkı, modern hayat, annelik, aile kavramlarını çok basit bir konu üzerinden ama etkileyici anlatmış.

    başrol oyuncusu regina case, sanırım yeryüzündeki tüm meslektaşlarını cebinden çıkarır. kendisi brezilya’nın oprah winfrey’i imiş bu arada. kolay kolay gizli kameradan birinin hayatını izliyormuş hissine kapılmaz insan ya, işte o kadar doğaldı oyunculuğu.

    filmin tekrar başına otursam her dakika durdurup bir şeyler konuşabilirim sanırım üzerine.

    --- spoiler ---

    fabinho’nun çocukluğunu görüyoruz misal film başlayınca. çalıştığından dolayı kızının yanına gidemeyen bir anneye, kendi annesini neden göremediğini soran ve “çalıştığı için” yanıtını alan bir çocukla tanışıyoruz. çocuk havuza çağırıyor bakıcısını. mayom yok diyerek reddediyor val. bu sahnede bu havuzun ve bu yanıtın bu kadar önemli olduğunu anlamıyor insan. ta ki val, bir gece yarısı dizlerine kadar o havuza girene kadar. val sanki özgürlüğüne kavuşmuş, sanki hak ettiğini almış gibi. sanki onların alanına girerek kızının intikamını almış gibi.

    film boyunca anlıyoruz ki annelik, çocuğunun iyiliğini düşünmekten, ona güzel imkanlar sağlamak için canını dişine takmaktan daha farklı bir şey. çünkü fabinho annesinin değil, val’in yanına gidiyor gece uyuyamayınca. val'in öz kızının yatmayı reddettiği odaya geliyor yani. fabinho için val, öz kızından daha çok anne oluyor. annesi kaza geçiriyor ama fabinho bir şey hissetmiyor.

    val’in çocuğun başını okşaması sanırım filmin en kilit noktası. çünkü “annelik” o saç okşamayla tanımlanıyor gibi. fabinho sınavı kazanamayınca val “aslında sen hepsini biliyordun ama çok heyecan yaptın" diye teselli ederken, öz annesi barbara ise jessica’nın iyi puan aldığını duyana kadar ona şefkat göstermeye çabalıyor. fabinho, val’i daha çok seviyor.

    öte yandan val de, fabinho’yu daha çok önemsiyor. fabinho’ya dondurma kalmayacak endişesiyle kızına o dondurmadan yedirmiyor misal. zaten val’in evden ayrılmaya karar vermesinin sebebinin de fabinho’nun evden ayrılması mı yoksa kızının yanında kalmak istemesi mi olduğunu da hiçbir zaman öğrenemiyoruz.

    o tepsideki fincan takımı ev sahibi ve val arasındaki sınıf farkının altını çizen bir sembol gibi duruyor aslında ama aynı zamanda siyah fincanın beyaz tabakta durması da çok manidar. zıt renkler birbirine garip bir şekilde uyum sağlıyor. ama en son kızıyla kahve içtikleri sahnede fincanları aynı renk tabaklara koyduklarını görüyoruz val ile jessica!nın. sanki herkes kendi renginin yanına dönmüş gibi.

    --- spoiler ---

    ikinci kez izlediğimde buraya kim bilir neler ekleyeceğim.
  • hayatımda ilk defa, gittigim bir film, bitiminde salonda alkışlandı. bunda haftaiçi -muhtemelen- işi gücü bırakıp atlas sineması'na gelen kitlenin etkisi de büyüktür şüphesiz; ama film çok çok iyiydi.

    ödülleri yok; beklentiyle gitmiyor seyirci pek. ama resmen film ekimi'nin sürpriz filmiymiş. bu filmi izleyip mutlu olasım var her mevsim.
  • o kadar keyifle izlenen bir film ki, naif, derin, anlamlı.
    gülümseten, duygulandıran.
    #55288502 çok güzel anlatmış gerçi, ama yine de ben de demeden geçmeyeyim: izleyin ya hu!
  • 10 numara 5 yıldızı hakeden sade ve içten bi film.

    orjinali "saat kaçta dönecek" olan film ingilizceye "2. anne", türkçeye de "annemle geçen yaz" diye çevrilmiş. o ne amk.

    http://www.imdb.com/title/tt3742378/
  • durağan bir film olduğunu düşünüp sürekli ertelemiştim izlemeyi. şimdi daha önce izlemediğime bin pişman oldum. film akıp giderken derin derin düşündürdü de. ve bencilliğin; kararında bir kibarlıkla nasıl maskelenebildiğini, ilk bakışta gayet doğal duran bir samimiyet görüntüsü sergileyebildiğini, harika oyunculuklarla izletti.
  • yirmi sezonluk bir dizi haline getirilip, türkçe dublaj yapılarak ortama salınsa; regina case'in canlandırdığı ‘val’ karakteri ile özdeşlik kuracak türk anneleri sayesinde tutarlı bir reyting oranı yakalar ve yıllarca devam eder..
  • 2015 film ekiminde konusu bakımından izlemeyi planlarken önceliğimi avrupa filmlerine tanıdığım için es geçtiğim bir filmdi.ama yine burada da önyargılarımın kurbanı oldum.izlediğim aşk vadisi filminden 100 kat daha güzeldi.keşke sinemada izleseydim dediğim filmlerden birisi oldu.
    jessica'yı oynayan camila márdila'ya imdb'de baktım ve bu 2.filmiymiş.lakin oyunculuğu gayet güzel ve gerçekciydi.

    --- spoiler ---

    film daha başlar başlamaz sınıfsal ayrımın anlatımını yapmaya başlıyor.
    havuz sahneleri 3 aşamadan oluşuyor filmde.

    1)val 13 yıldır bu havuza hizmetçi olduğu için girilmesine yasak konulmuş.o yüzden yıllardır temizlediği,baktığı,evin çocuğunu eğlendirdiği halde bir kez girmesi bile neredeyse hak görülmemiş..her ne kadar evin hanımının val'i çok sevdiği görülse de evin içindeki sınıfsal ayrıma kesin ciddiyeti var.

    2)jessica'da geldikten sonra sıcaklardan bunalması nedeniyle o da havuza girip çocuklarla eğlenmek istiyor.annesi val ise yıllardır ona öğretilen kuralı kızına da adapte etmeye çalışarak onun havuza giremeyeceğini hatırlatıyor.çocukların baskıları sonucu jessica'nın havuza girmesiyle evin hanımı yukarıdan jessica'ya havuzdan çıkmasını emrediyor..(özellikle bu sahnelerde jessicanın ağır çekimde havuzda eğlenmesi,mutluluğu göze çarpmakta)

    3)her ne kadar imkanları jessica'dan fazla fazla olsa da fabinho sınavı geçemezken jessica yüksek bir puanla mimarlık için girdiği sınavdan başarılı oluyor ve val'in bunu kutlamak için havuza gittiğini görüyoruz.yıllardır kendisinin giremediği ve kızının kovulduğu havuza girerek jessica'yı arayıp onu sevdiğini söylüyor.

    yani bana göre filmdeki en iyi sınıfsal ayrım havuz sahneleriyle gösterilmiş.yine onun yanında mükemmel sahneler vardı.örneğin fincan sahnesi gibi.ama herkes gibi beni de bu sahneler etkiledi.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap