• roma ordusunun temelini oluşturan askeri birlikler. başlangıçta günümüzdeki gibi askere alma ve görev (sefer) sonrası terhis edilen askerlerden oluşuyordu. sonra profesyonel ordu birliklerine dönüştüler ve romanın güçlü kişilerine bağlandılar. fakat bu durum kaos ve otorite çatışmasına neden olunca lejyonların ıslahatı gerekti. birliklerin bir bölümü lağvedildi ve isa hazretlerinin doğmasına 30 sene kala bir düzenleme daha yapıldı ve hızlı bir ordu meydana gelmiş oldu, sonra bu düzenlemeyi çeşitli reformlar izledi.

    ayrıntılar:

    1. roma lejyonu

    2. roma lejyonları
  • roma ağır piyadesi, sürekli talim ve olağanüstü disiplini sayesinde savaş alanında formasyonunu(teşkilini) bozmadan blok halde savaşabiliyordu. formasyon usulü savaş onlara yunan'lılardan intikal etmişti; ama roma'lılar eğitim, disiplin ve taktikte çıtayı çok yükselttiler.

    teke tek savaşma usulünden başka bir şey bilmeyen düşmanlarını, kendilerinden sayıca kat kat olmasına rağmen, mağlup etmeyi başardılar. aşağıdaki videodan roma'lıların formasyon usulü savaşta işi nereye kadar götürdüklerini görebilirsiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=zn3e3q-4xlc
  • roma lejyonları, antik çağın en disiplinli piyade orduları idi. romalılar, yunanlılardan öğrendikleri askeri sistemi çok daha ileri noktalara taşımışlardı. bu disiplinli ağır piyade ordusu, orta asya steplerinden kopup gelen süvari orduları her yeri istila edene dek dünyanın kaderini belirlemişlerdi.

    kabaca ms. 500 ile ms. 1500 arası süvarinin dolayısıyla doğunun step kavimlerinin altın çağıdır bu nedenle. 1500'lü yıllardan itibaren ateşli silahların kullanıma girmesiyle piyade tekrar ön plana çıktı ve en disiplinli piyadeleri yine roma mirasına sahip olan avrupa'lılar sahaya sürdüler.

    roma lejyonlarının savaş alanında yaptığı manevraları aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz:

    https://www.youtube.com/…lc9g&list=wl&index=26&t=0s
  • adlarina ustlerinde genelde gemi tasviri falan olan sikke de basilan roma askeri birlikleri.

    (bkz: legionary denarii)
  • roma antik dünyanın en büyük gücüydü. yüzyıllar boyunca britanya'dan kuzey afrika'ya, iber yarımadası'ndan ön asya'ya kadar eski dünya'nın tek hakimi oldu. "pax romana" (roma barışı) diye adlandırılan, avrupa'nın büyük bir kısmının ve akdeniz havzası'nın roma hakimiyetinde yaşadığı bu dönem, yaklaşık mö 27'den ms 180 yılına kadar devam etti. bu süre boyunca romalılar, karşılaştıkları her orduyu yendiler ve roma imparatorluğu göreceli bir barış ortamı içinde yaşadı. roma vatandaşlarının refahının arttığı bu dönemde roma imparatorluğu'nun gücü muazzam ordusuna dayanıyordu. çok iyi eğitilmiş ve kusursuz bir şekilde örgütlenmiş bu ordunun lejyonlarında görev yapan askerler dünyanın o zamana dek gördüğü en iyi askerlerdi roma savaş makinesi, ustaca uygulanan savaş taktikleri ve gelişmiş mühendislik ürünü silahları sayesinde karşısına çıkan her orduyu mağlup etti.

    nerede olursa olsun, yazın mısır'ın çöllerinde, kışın kuzey avrupa'nın ücra buzlu bölgelerinde savaşan roma askerleri, yani lejyonerler bu zorlu işin altından kalkmak için ihtiyaç duyulan teçhizata ve bağlılık duygusuna sahiplerdi. hiyerarşik yapısı en üstteki generallerden en alt rütbedeki "munifex"lere dek (mile gregarius adı da verilen bu askerler genellikle lejyondaki angarya işleri yaparlardı) katı bir şekilde düzenlenen orduda bütün emirlere uyuluyordu. romalılar, tarihte kullanılan ilk kuşatma silahlarının da öncülüğünü yapmış ve çağın diğer uygarlıklarından farklı olarak profesyonel askerlerden oluşan daimi ordu kurarak bunlara tam zamanlı ücret ödemiştir. aslında asker olmak roma'daki en iyi mesleklerden biriydi. çünkü lejyonlarda görev yapan her romalıya bir yıllık askerlik hizmeti karşılığında 225 "denarius" ödenir, genellikle 25 yıl süren hizmetinin ardından emekli maaşı bağlanır, hatta bazen bir miktar arazi de kazanabilirdi. ayrıca savaş sırasında kazanılan ganimetlerde vardı.

    roma askerleri savaş alanlarında yekpare bir kuvvet gibi savaşır, düşmanda yıkıcı bir etki yaratan ölümcül savaş tekniklerini kullanırlardı. ancak ordunun belki de en dikkat çekici yönü kusursuz ikmal ve haberleşme sistemleriydi. o çağlarda böylesine büyük bir ordunun lojistiğini ve idaresini sürdürmek altından kalkılması çok zor olan bir işti. bu yüzden romalı generallerin orduyu uzun süre savaşabilir halde tutabilmeleri olağanüstü bir başarı sayılır.

    roma ordusunda acemiler nasıl eğitilirdi?
    bir roma askeri olabilmek için en az 1,72 metre boy, iyi bir görme yeteneği ve fiziksel olarak formda olma şartları aranıyordu. askeri eğitime katılma yaşı 18'di, ancak savaşlarda askere ihtiyaç duyulması durumunda bu yaş düşürülebiliyordu. orduya yeni katılan askerler cumhuriyet döneminde konsüle, imparatorluk döneminde ise imparatora, "sacramentum" adı verilen bağlılık yemini ettikten sonra eğitime başlayabilirlerdi. roma ordusunda acemilerin eğitime başlayabilirlerdi. roma ordusunda acemilerin eğitimi yürüyüşle başlardı. en az dört ay süren acemi eğitimlerinde askerler tam teçhizatlı olarak her gün 20 roma mili (29,6 km) düzgün adım yürürlerdi. eğitimlerde muharebelerde kullanılan çeşitli dizilimlerin alıştırmaları yapılır, çatışmalarda nasıl davranması gerektiği öğretilirdi. günde iki kez yapılan silah eğitimlerinde gerçek olandan iki kat ağırlığa sahip kalkanlar kullanılırdı. acemilere okçuluk, süvarilik ve sapan kullanımı da öğretilirdi. hatta yüzme dersleri de verilirdi.

    eğitim alanları; sert kış şartlarında ordugahlarda amaca uygun olarak inşa edilmiş kapalı mekanlarda gerçekleştirilirdi. böylece eğitimlerin hava şartlarından etkilenmeden yılın 365 günü yapılması sağlanırdı.

    muharebe eğitimi; uygulamalı eğitim ve tatbikatlarda tahtadan yapılmış kılıç ve kalkanlar kullanılırdı. eğitimlerde amaç askerlerin savaşlarda ihtiyaç duyacakları muharebe tekniklerini ve yeteneklerini geliştirmekti.

    muharebe teknikleri:
    lejyonerlerin muharebe teknikleri kılıç ve kalkanın birlikte kullanılmasını gerektiriyordu. romalıların savaştığı vizigotlar, ostrogotlar, galyalılar ve vandallar gibi kuzey avrupa halklarının savaşçıları genellikle tek bir darbeyle büyük hasar verebilen ve iki elle kullanılan çift ağızlı, kalın ve geniş büyük kılıçlar taşırdı. romalı askerler bu tehdide karşı koymak için, yaklaşan savaşçıyı kalkanıyla engeller ve onu geriye doğru itmeye, hatta yere düşürmeye çalışılırdı. karşısındaki savaşçı sendeleyince roma askeri düşmanının toparlanmasına fırsat tanımadan kılıcı "gladius"la onu yaralamaya veya öldürmeye yönelik hamleler yapardı.

    romalıların kullandığı gladius yaklaşık 60 cm uzunluğunda çift ağızlı ve kalın bir kılıçtı. roma askeri gladiusu, geniş ve büyük kılıçla savaşan kuzey avrupalılardan çok daha hızlı savurabiliyordu. lejyoner silahsız kaldığında önünde bir topuz bulunan kalkanından ve çivili sandaletinden de birer silah olarak yararlanırdı. roma askeri üzerinde "pugio" adı kısa bir hançer de taşırdı.

    hiyerarşi ve yapı:

    1 manga (contubernium)= 8 asker
    10 manga = 1 bölük (centuria) = 80 asker
    6 bölük = 1 tabur (cohort) = 480 asker
    10 tabur + 120 süvari = 1 lejyon (legio) = 4920 asker

    mö 753'te roma kentinin kurulmasından kısa bir süre sonra oluşturulan ilk ordudan itibaren temel prensip askerlerin roma vatandaşı olmasıydı. roma ordusunda ağırlık piyadedeydi. bu ordu antikçağda yunanların falanks düzeni adını verdiği (hoplit denilen mızraklı ve kalkanlı ağır piyadelerin sekiz sıra halinde dizilmesi) sistemi benimsemişti. mö 4. yüzyıldan sonra falanks sistemi terk edilerek "manipulus" sistemine geçildi. bu dizilimin en büyük avantajı birliklere manevra avantajı tanımasıydı. konsül gaius marius'un mö 107 yılında yaptığı askeri reformlar roma ordusunun çehresini bir anda değiştirdi. marius'un yaptığı en önemli reform orduyu topraksız romalılara açması oldu. bu reform sayesinde düzenli galirleri olmayan topraksız köylüler profesyonel profesyonel asker olarak orduya katıldılar. böylece, eskiden olduğu gibi her seferden sonra dağıtılmayan, tam zamanlı profesyonel askerlerden oluşan daimi ve düzenli bir ordu ortaya çıktı. devletten standart bir ücret alan askerler artık tüm zamanlarını talime ve sefere ayırıyorlardı. marius ordudaki yaş farklılıklarını da ortadan kaldırdı. ordunun çekirdek askeri birliği kohort (tabur) oldu. bütün askerler aynı silahla donatıldı. bu gelişmei roma savaş makinesinin mükemmelleşmesi anlamına geliyordu.

    yeni yapılanma ile yeni bir hiyerarşi sistemi de uygulama konuldu. hiyerarşinin en tepesinde "legatus" olarak bilinen ve binlerce kişiden oluşan lejyona komuta eden bir general yer alıyordu. aşağıya doğru inildiğinde lejyonlar yaklaşık 480 kişilik taburlara (cohort) ayrılıyordu. her taburda altı tane bölük (centuria) vardı. bir yüzbaşı (centurion) tarafından komuta edilen 80 kişilik bölük, 10 mangadan, her manga da (contubernium) çadırda veya garnizonda beraber kalan sekiz askerden oluşurdu. bölük komutanı olan yüzbaşı, bir erden yaklaşık 18 kat daha fazla maaş alıyordu. roma cumhuriyeti, mö 27'de augustus'un senatonun kontrolünü tamamen ele geçirmesiyle bir imparatorluğa dönüştü. imparatorluk döneminde ordu içinde birtakım yeni taktikler ve yapılanmalar ortaya çıkmaya başladı. örneğin, kullanılmaya başlanan zırhlı süvari birlikleri yaygın hale gelerek antikçağın muharebe alanlarını yepyeni bir savaş ortamına dönüştürdü. süvarilerden kısa bir süre sonra, "onager" ve "balista" modeli mancınıklar kullanıma sokuldu.

    destek birlikleri:
    imparatorluk genişledikçe, sınırları korumak için daha fazla askere ihtiyaç duyuldu. bu nedenle, halkı roma vatandaşı olmayan uzak eyaletlerden "auxilia" adı verilen destek birlikleri oluşturma zorunluluğu doğdu. bunlar kendi geleneksel tarzlarında savaşırlardı ve kendi yerel şeflerinin komutası altındaydı. roma vatandaşı olmayan bu yeni askerlere, 25 yıl hizmet ettikleri takdirde roma vatandaşlığı verilirdi. bu yeni askerlerin uzak ülkelerden akın akın gelmesi sonucunda ordunun yapısı oldukça değişti. buna örnek olarak küçük asya'daki eyaletlerden gelen ve yaylarını çok iyi kullanan okçular verilebilir. bu askerlerin esas görevi, kendilerinin dahil olduğu lejyon içinde bulunan taburlara destek sağlamaktı. bu askerlere lejyon askerlerine verilen paranın yaklaşık üçte biri ödenir ve bunlar saf değiştirmemeleri için kendi memleketlerinden uzak yerlerde konuşlandırılırdı. roma vatandaşı olmayan askerlerden oluşturulan süvari ve okçu birlikleri roma ordusuna önemli katkılarda bulundular.

    bir lejyon askerinin donanımı nasıldı?
    miğfer: roma askeri "coolus" ve "montefortino" tarzı da bronz miğferler kullanılıyordu. ayrıca "cassis" modeli de tercih ediliyordu.

    tunik: uzun mesafeler kat etmek ve etkili bir şekilde savaşmak için romalı askerin tuniği (tunica) dizin yukarısına gelecek derecede kısaydı.

    pilum: ucunda piramit şeklinde demirden ucu olan bir mızraktı. bu mızrak atıldığında ağırlığı demir uçta yoğunlaştığı için zırh ve kalkanı kolayca delerdi.

    zırh: göğüs zırhı zincir ve pullu olurdu. bu zırh, düşman askerinden gelecek saldırılara karşı mutlak bir koruma sağlardı.

    gladius: genellikle ispanyol demirinden yapılmış bu kısa kılıç yakın dövüşlerde etkiliydi. sapı kullanan askerin daha çok darbe vurabilmesi için özel olarak geliştirilmiştir.

    sandaletler: "caligae" adı verilen çivili sandaletler gerekirse silah olarak da kullanılırdı.

    kalkan: bir ikon haline gelen diktörtgen kalkan (scutum), tüm vücudu korumasının yanında belli sayıdaki askerin yan yana gelerek kendilerini korudukları testudo adı verilen muharebe diziliminin gerçekleştirilmesine de olanak sağlıyordu. ucundaki metal topuz da önemli bir silahtı.

    -

    düzenler ve taktikler:
    roma ordusunun en temel özelliği çok iyi eğitilmiş askerlerin döneminin en iyi teknolojisiyle üretilmiş silahlarla donatılması ve savaş dizilimlerini günün gerektirdiği yenilikleri yaparak sürekli iyileştirmeleriydi. roma ordusu, antik yunan'dan aldığı falanks sistemini, birliklere savaş meydanlarında esneklik sağlamak amacıyla sürekli yenileyerek ve değiştirerek döneminin, en iyi muharebe dizilimlerini uygulayan ordusu oldu.

    testudo dizilimi: roma da "testudinem formate" olarak adlandırılan testudo (kamplumbağa) dizilimi, hem açık muharebe meydanlarında, hem de kuşatmalarda uygulanıyordu. düşmanın yakın mesafeden fırlattığı ok ve mızrağa karşı koruma sağlamak için lejyon askerleri boylarına yakın uzunluktaki kalkanlarını kullaıyorlardı. testudo dizilimi antikçağda yunan ve makedon askerler tarafından kullanılan falanks düzeninden esinlenerek geliştirildi.
    kuvvetli yönü: düşmanın attığı ok ve mızrak ibi silahlardan etkilenmeden düşman kontrolündeki arazinin içlerine kadar ilerlemeye imkan veriyordu.
    zayıf yönü: kolayca hızlı bir saldırıya geçilmesine pek izin vermiyordu.

    daire dizilimi: düşman gücü roma saflarını yardığında deneyimli askerler tarafından karşı koymak amacıyla veya roma birliği ana ordudan ayrı kalıp düşman tarafından kuşatıldığında uygulanıyordu. ortasında okçuların yer aldığı daire düzeni (orbem formate), umutsuzluk anlarında, bir tür "son direniş" olarak uygulanıyordu. safların yarılmasından sonra uygulandığında bütün ordunun panik halinde kaçmasını önlemiş oluyordu.
    kuvvetli yönü: ana birliklerinden ayrı düşmüş askerler için uygundu.
    zayıf yönü: roma askerini düşman askeri karşısında hassas ve kolaylıkla kuşatılabilir bir durumda bırakıyordu.

    kama dizilimi: bu dizilim testudo ve daireye oranla daha çok saldırıda kullanılırdı. "cuneum formate" olarak adlandırılan kama diziliminde sivri ucu düşmana dönük olan bir üçgen oluşturuluyordu. roma ordusunun muharebe kılıcı olan gladius'un etkili bir şekilde kullanılmasına imkan veren bu dizilimle oluşturulan üçgen bozulmadan düşmana doğru hücum ediyordu. ayrıca kama dizilimin içinde yer alan tüm askerlerin tek bir bölgeye yaptığı mızrak atışı, düşman hatlarını dağıtıyordu. eğer düşman kama dizilimiyle saldırıyorsa, romalılar buna v dizilimi yaparak önlem alırdı.
    kuvvetli yönü: düşman üzerinde beklenmedik bir baskın etkisi oluşturuyordu.
    zayıf yönü: iyi uygulanamadığı durumlarda yenilgi kaçınılmazdı.

    oyalayıcı taarruz: roma ordusu her zaman yanaşık düzende hücum etmedi. falanks taktiklerine karşı romalılara avantaj sağlayan şey, hatlar arasındaki mesafeleri iki katına çıkarmaya yeteneğiydi. bozucu taarruz ya da oyalama taarruzu yapan hafif piyadeler (velites) mızraklarını düşman saflarına fırlattıktan sonra hatlar arasında bırakılan boşluktan geri çekilirdi. onların yerini alan ağır piyade, yani mızrak ve kılıçla donatılmış lejyon askerleri düşmana saldırırdı.
    kuvvetli yönü: falanks taktiklerine karşı çok etkiliydi.
    zayıf yönü: roma ordusu bu düzende düşmanın yapabileceği bir taarruza karşı savunmasız durumdaydı.

    süvariye karşı barikat: antikçağda savaş meydanlarındaki at, günümüz muharebelerindeki tanka karşılık geliyordu. roma ordusu düşmanın süvari hücumunu, mızraklar ve kalkanlardan bir barikat oluşturarak durdururdu. bu düzende saflar halinde dizilmiş roma askerleri mızraklarını öne doğru uzatır, kalkanlarıyla da bir duvar oluştururdu. roma'nın, kalkan ve mızraktan oluşan barikatının önüne gelen düşman süvarisi, dizginlerini çekerek atını durdurmak zorunda kalır, böylece roma okçusunun hedefi durumuna düşerdi.
    kuvvetli yönü: muharebe alanının korkulan sınıfı süvarilere karşı etkiliydi.
    zayıf yönü: dizgini çekilmesine rağmen at durmazsa engel oluşturan askerler için sonuç ölümcül olabilirdi.

    -

    silahlar ve kuşatmalar
    eğer bir yerleşim yeri roma karşısında direnirse imparatorluğun kuşatmalarda kullandığı savaş araçları devreye sokulurdu.
    roma savaş makinesi avrupa'nın dört bir köşesini eline geçirirken karşısına arada bir, kuvvetli biçimde tahkim edilmiş kaleler ve şehirler de çıkıyordu. romalılar bu istihkamları yerle bir ettikten sonra onların zenginlik ve kaynaklarını yağmalıyorlardı.
    kuşatma, şehrin çevresine bir dizi hisar ve nöbetçi kulesinin inşa edilmesiyle başlıyordu. böylece, şehre takviye kuvvetlerinin gelmesini engellemenin yanı sıra kaleyi savunanlar gıda ve sudan mahrum bırakılıyordu. eğer şehir direnmeye devam ederse romalılar bütün güçlerini kuşatma için seferber ediyordu.

    kuşatılmış şehir
    romalılar, kuşattıkları şehirleri ele geçirdikten sonra, maddi değeri olan ne varsa yağmalarlardı. genellikle kuşatmada kadınlar ve çocuklar sağ kalırdı ve bunlar köleleştirilirlerdi. roma birliklerinin başında bulunan general marcus claudius marcellus, sicilya'daki siraküza şehrini kuşatan roma lejyonlarına antikçağın büyük dehası arşimet'i sağ ele geçirilmesi konusunda emir vermişti. ne yazık ki bu emir dikkate alınmadı ve antikçağın en büyük düşünürlerinden arşimet roma kılıcı gladiusla öldürüldü. yaklaşık iki yıl süren kuşatma sırasında arşimet'in geliştirdiği silahlar siraküza'nın roma'nın eline düşmesini uzun süre önlemişti.

    lağımcılık: roma askerleri kuşatma sırasında çok güçlü bir direnişle karşılaştıklarında surların altını kazarak şehre bağlanan geçitler açarlardı. bu geçitlerden şehre sızan roma askerleri düşmanın yenilgiye uğramasını sağlarlardı.

    akrep mancınık: uygun bir cismin burulup tekrar eski haline getirilmesi ile ortaya çıkan enerjinin silahlarda kullanılması helenistik teknolojinin roma'ya bıraktığı miraslardan biriydi. romalıların makedonyalılardan öğrendiği bu teknoloji ve mühendislikle ürettiği silahlardan birisi de, düşmanın üzerine uzaktan demir mızrak atan akrep mancınığıydı. bu silahı bir lejyon askeri tek başına kolaylıkla kullanabiliyordu. romalıların kuşatmalarda ve savaş meydanlarında kullandığı akrep mancınık son derece isabetli atışlar yapıyor ve düşman mevzilerinde kargaşaya yol açıyordu.

    onager mancınık: onager mancınık adını, yaban eşeğinin tepmesinden alıyordu. insan gücünün erişemediği uzaklıklara kaya parçaları fırlatan bu mancınığın mekanizması, bükülmüş bir ipte depolanan gücün bir anda serbest bırakılmasıyla harekete geçiyordu. onager mancınıklar, düşman siperlerindeki okçuların üzerine kaya parçaları fırlatıyordu. roma lejyonunda, her bir kohortta birer tane olmak üzere 10 tane onager mancınık bulunurdu.

    ballista mancınık: roma lejyonlarının vazgeçilmez silahı olan bu mancınık, boyutuna göre düşman mevzilerine büyük ok, mızrak ve taş fırlatıyordu. bu mancınık kale surlarına karşı kullanıldığı gibi düşman piyadeleri karşısında da etkiliydi. devasa demir mızrakları 300 metreden daha uzak bir mesafeye atabilen ballista, düşman saflarında korkuya yol açıyordu. her lejyonda 55 tane arabalı ballista mancınık vardı.
hesabın var mı? giriş yap