• imtihan olmak.
    ornegin:
    işte azap böyledir. ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. keşke
    bilselerdi, işte nimetle sınanmak böyledir. allah
  • nefes almak..
  • her yolculukta ilahi bir güç tarafından üzerimde deneniyor bu olay. şehir içi, şehirler arası, hava yolu, kara yolu, deniz yolu ayırmadan 45 dakikadan uzun* tüm seyahatlerimde yanıma yöreme zarıldayan, bağıran, ağlayan, bıkbıkbık konuşan, o ne? bu ne? diye soran bir velet kondurmayı başardım. bir çoğunun fotoğrafına bakmaya bile tahammül edemediğim halde 75 dk ile 5,5 saat arasında değişen bu sürelerde elime geçirdiğim herhangi bir şeyle o veletin beynini dağıtmıyor, boğazını sıkmıyor, üstüne basmıyor, annesine babasına sözlü-elle tacizde bulunmuyorsam işte bu sınanıyor olmak ihtimali yüzündendir. hem bu vesileyle her seferinde ne kadar sabırlı bir insan olduğuma da ikna olmuş oluyorum.
  • son günlerde metaforların, simge ve imgelerin gücünden yoğun bir biçimde yararlanma eğilimindeki bir sözlük yazarının dilinden tanımı ve anlatımı şuna yakın olan, (bkz: hayat okulu/@omayrah)'nun ölçme ve değerlendirme sistemine ait bir tür eylem biçimidir: bazen, bizzat ve yakinen ateşle gerçekleşendir. (bkz: ateşten gömlek). fiilin edilgen çatıda öznesi olan insan familyasından pervanenin, söz konusu durumda ateşe alabildiğine yakın durarak onun ışık kaynağı niteliğini soğurması, fakat herhangi bir uzvunun yanıp kül olmaması için ona temas etmekten kaçınması gerekmektedir. bunda başarılı olmak aslında yaşama içkin derin ve sistemli deneyimler gerektirir; bu yüzden acemi pervaneler bu esnada çoğunlukla, uçmaya yarayan kanatlarından olur ve bir daha göğe doğru olanca hızlarıyla yükselmenin özgürlük hissini tadamaz. aralarında gözlerini kaybedip körleşenler de mevcuttur. bazıları bir tür zümrüdüankalık ümidine hasreder yıllarını, kanatlarına yeniden sahipmiş ya da aitmiş gibi hissedecekleri anları bekleyip durur. ve evet, sonuç olarak sınanmak yardan düşmüşlük yarası, sınanmak bir tür ışık körlüğüdür. esaslı bir biçimde sınanmış kimseler, belki de bilinçli olarak gölgelenmiş gözlerinden hemencecik ele verir kendini. (bkz: benden söylemesi) *
  • varliği kesin olduğu halde hangi güç tarafindan yapildigi bilinmeyen fiil.
    siktir git amk, yeter ulan.
  • bakalım isyan edecek mi diye biz ölümlülere uygulanan sistem. hala isyan etmiyorum dayanıyorum ama arkadaş bu kadar üst üste ters gitmesin hayat lütfen. bu kadar sınanmaz ama biraz ara verelim lütfen, güç müç kalmadı.
  • cihana sordum

    hep böyle mi cihan

    insan hep en kızgın yerleriyle mi sınanır gözlerde...

    neresi diye sordu

    bacak araları

    dedim...

    ya kalbi kızgınsa? diye sordu

    gözleri

    acısı, şehveti, utancı gösterir

    ya cihan dedim bırak etiği işte

    gel sevişelim

    düşlerin...

    onlar sevişiyor mudur?

    olsun sevişsin, sen ona öyle bakmazsın

    sen yapma

    gözleri çakmak çakmak ya bakarsa sana

    utanırsın çok hem de çok
  • bir aydır annemle sınanıyorum bravo bana iyi sabrediyorum hadi hayırlısı nereye kadar.
  • buñuel'in simón del desierto adlı filminde kendisini çölde bir sütun üzerinde yaşamak suretiyle münzeviliğe çeken bir azizin hikâyesi anlatılır. yaptığının bir marifet olmadığı gösterilircesine filmin sonunda şeytan tarafından bir şehir merkezine bırakılır bu aziz. asıl sınanma yeri insanlardır, onların arasında olmaktır. sınanmak, sadece azizlere yahut inananlara atfedilen bir mefhum olmamalı. kanımca bir filozof da üzerinde yaşadığı çöl sütununu terk etmeyi bilmeli. inandığı her ne ise, onu kaçarak değil de, savaşarak muhafaza edebilmeli.
  • en kötüsü; birine inanmışlığınızla olanıdır...
hesabın var mı? giriş yap