• kişinin, başa çıkamadığı bir saldırganın ya da rakibin davranışlarını taklit etmesiyle tanımlanan bir savunma mekanizması. ağır bir fiziksel, cinsel ya da psikolojik şiddete uğradığı kişiyle özdeşleşme.
    temelde kişinin kendisini , egosunu oldukça zayıf hissetmesi nedeniyle, karşısında güçlü olan özdeşleşerek egosunu parçalanmaktan yokolmaktan kurtarmaya çalışmasıdır.
    örnek olarak çocukluğunda cinsel tacize uğramış bri yetişkinin, çocukları taciz etmesi verilebilir. bir çok pedofilin psikolojik profilinde rastlanabilir. ya da aile içinde oldukça şiddet gören bir bireyin diğer ortamlarda, elebaşı , insanlara şiddet uygulayan bir kişi haline gelmesi gibi.
    stockholm sendromundan farklı olarak saldırganla duygusal bağ olması gerekmez.
    ayrıca zulüm sendromunun bir semptomu olarak görülebilir.
  • ödipal çatışmanın çözümlenebilmesi için gerekli savunma mekanizması.

    insan yavrusu ** karşı cinsten ebeveyne duyduğu ilgi karşısında hemcins olana beslediği düşmanlıktan ona yakın olarak, onun gibi olarak kurtulur.

    böylece hem yasak olan* hem de cinsiyet rolleri edinilmiş olur.

    şunu hatırlatıyor aslında (bkz: keep your friends close but your enemies closer) *
  • travmatize edilen kişinin, hayatta kalmak adına, kötü olanın kendisi olduğuna inanma sürecidir.

    inanmak da yanlış bir kelime olabilir. nasıl anlatayım bilmiyorum. karşında sana saldıran biri var diye düşün, karşı koyamayacağın şekilde sana saldırıyor, duygusal terk edilme denen korkunç fenomeni yaşamamak ve hayatta kalmak adına, kendini aslında bütün bunları hak ettiğin, onun aslında haklı olduğu ve senin başına gelenlerden kendinin sorumlu olduğuna inanmak zorunda kalırsın. çünkü eğer bunu yapmayıp, karşı atağa geçersen seni ezeceğini, seni böcek gibi ezeceğini içten içe bilirsin. o olursun. o bunları bana yapmakta ne kadar da haklı demektir bu özdeşim.

    travmatize edilen kişi, hayatta kalmak için saldırganın zihnindeki kendi imgesiyle özdeşim kurar ve neredeyse ona dönüşür. sonrasında kendisine saldırganın kendisi gibi eziyet edebilir mi? evet edebilir. ayrıca travmatize edilen kişi, hissedeceği gerçek duyguların yerine, saldırganın onun hissetmesini ya da düşünmesini beklediği şeyleri hisseder. zira aksini hissetmek çok tehlikeli olur. saldırganın nabzını sürekli olarak yoklamak durumundadır. yoksa ölebilir. görülen şiddetin psikolojik olması, ölebilirlik hissini değiştirmez. aklı olan ölebileceğini bilir.

    evet bir savunma mekanizması olarak iş görmektedir. evet sadece travmatik durumlarda değil gündelik hayatta da sağlıklı şekilde karşımıza çıkmaktadır. fakat öyle yerlere de gitme ihtimali vardır ki, psikolojik terimler içerisinde adını bile görünce gözlerimin dolmasına sebep olandır. geçenlerde sadece bu konuya dair on sayfalık bir makale çevirisi yaparken hıçkıra hıçkıra ağlamış bir psikoloğum.

    saldırganla özdeşim sürecinin sürmesini sağlayan bir şey hayatta kalma güdüsüyse, bir diğeri de travmatize edildiğini kabul ettiği anda geleceğini bildiği utanç duygusundan kaçıştır. ve buraya suratıma defalarca bağrılmış "kızım sen bi de psikologsun kendine gel" cümlesini bağıra bağıra yazıyorum ki evet ben bir de psikoloğum. iyi içsel nesneler olarak tutmaya çalıştığınız ötekilerin ne kadar iyi olduğuna çok dikkat edin. suratınıza doğru kendine gel diye bağırırken çok iyi gözükebiliyorlar. geri zekalı gibi hissettirecek evet, ama utanmayın.
  • travmatik olaylar sonucu meydana gelen süreçtir. sadece bireysel bazda düşünülmemesi gerekir. toplumdaki diğer bireyler de saldırganla özdeşleşirler. bunun sebebi travmanın yayılması ve sarsıcı olmasıdır. bir arkadaşınızın sıkıntısını dinlediğinizde bile o sıkıntı bütün gün üstünüzde kalır. düşünün, bir tacavüzün detaylarına hakim olduğunuzu. ne kadar sarsıcı olduğunu bu ülkede sık sık deneyimliyoruz ne yazık ki. mağdurla yoğun empati yapıldığında travma epey sarsıcı olur bizi derinden etkiler. bu sebeple saldırganla özdeşleşmek daha kolaydır. travmadan bir kaçıştır. travmayı hafifletmek hatta reddetmektir. insanlar bu şekilde travmadan kendilerini arındırmaya çalışırlar. olan mağdura olur. acı bir durumdur. bize düşen bu sürecin farkında olmak, buna kapılmamak ve kapılanların da aklını başına getirmektir.
  • "örneğin, mazoşistik hastanın aktarımda erotik bir uyarılma hissetiğinde bana saldırması, bir yandan annesinin cezalandırıcı davranışıyla özdeşleşirken (anneyle üstben özdeşleşmesi), diğer yandan kendilik temsilini (anneye mazoşistik olarak boyun eğen kendilik) bana yansıttığını gösteriyordu." otto kernberg - sapıklıklarda ve kişilik bozukluklarında saldırganlık

    (bkz: yansıtmalı özdeşim), özdeşim, özdeşleşmek
  • tecavüz/taciz vakalarında gözüken tecavüz mitlerini örneğin
    o saatte orada olmasaydı
    o eteği giymeseydi
    orada gezmeseydi gibi saçmalıkların temelinde olan kuram
    freudiyen/psikanalitik perspektiften bakıldığı zaman
    insanlar kendilerini güçlü hissetmek isterler ve
    kişi kendini mağdur konumuna koyduğunda (mağdurla empati yaptığında) kendini güçsüz hissedecektir. mağdura hak vermesi demek aynı olayın kendi başına geldiğini düşünmesi demektir. örneğin o saatte orada yürüdüğünde kendisinin başına o olayın geleceğini düşünmesini kaldıramadığı için saldırganın düşünceleriyle özdeşim kurarlar. bu her zaman bilinçli bir süreç değildir genelde bilinç dışıyla alakalıdır. kişi kendisini saldırganla özdeştirdiği zaman mağdurdan yani çaresiz taraftan uzak yani güçlü görecektir.
  • (bkz: identification with the aggressor)

    bi kişi varmış diyelim… üstünden azar üstüne azar yiyor, o da sizin ağzınıza sıçıyor.. sonra doktora anlatıyormuşsunuz bunu, “why cruelty exists?” gibilerinden.. okumuş kadın “götün tekiymiş o” diyemiyor da işte “o da belki işkencecisini örnek almıştır.” diye teskin etmeye çalışıyor sizi.. yanlış anladıysam düzeltin..

    biraz farklı bi konu ama “the oppressed, instead of striving for liberation, tend themselves to become oppressors.” da demişler..bununla ilgili chandler’ın mı çok komik bi lafı vardı.. hatırlayamdım herhangi bir sitcom da olabilir.. “bişi becomes another bişi”… sinirlenip birden çıkışıyordu birine.. çok komikti ya keşke hatırlasam.. en güzel özetti..

    neyse
    “ı'm takin' no direction and ı walk-a real slow
    for the words of oppression are go, go, go”

    filan da denebiliyor hani… o da tam ters istikamet..

    iyi(ipucu: munis insanlar)nin ve kötü(malum insanlar)nün savaşında bakalım kim kazanacak? tarafınızı ayarlayın.. twix değil bu yani ikisi denenmiyor.. akhisar manisa’da, karahisar afyon’da, sivrihisar eskişehir’de.. entelköy’de mi efeköy’de mi yaşicaz? turşuyu sirkeyle mi limonla mı kurucaz?

    "so to conclude
    i'm a little of a prude
    so it's difficult for me to have to allude
    to all this rude crude verbal baggage
    but i manage 'cause i'm a savage inside "
hesabın var mı? giriş yap