*

  • kalıcı işler yapmanın ve "zamanda süreklilik" prensibinin önemini hatırlatan başlık... fakat birbirinden kopuk, tek tek eserler vererek de başarılı bir sanatçı olunabilir tabii ki...

    "ayrıklık" ve "bütünlük" arasındaki ilişkiye şu açıdan da bakılabilir:

    mesela tek başına hareketsiz fotoğraflar, birbiri ardına hızla gösterildiklerinde, tek tek algılanabilecekleri eşiği aşarak, hareketliymiş gibi görünürler. bunun en tipik örneği, sinema filmi üzerinde yan yana duran karelerdir...

    gestalt'çıların da dediği gibi, "bütün" parçalarının toplamından daha öte bir şeydir. tıpkı bir anın gücünün, kendisine kadar gelen tarihin toplamından daha fazla olması gibi... ya da "dijital= zamanda ayrık" ve "analog= zamanda sürekli" arasındaki teknoloji farkı gibi...

    akıllıca kullanılmış kısa hayatlarda da uzun ömürlü sanat yapıtları verilebilmesi ihtimali yüksektir...

    (bkz: hareket ve ihtimal ilişkisi) ...
  • konusu a$agidaki oktay rifat $iirini de ilgilendiren ek$i ba$lik .

    - yikik ce$me yazitlari -

    cami avlusuna birakilmi$
    yikik ce$me yazitlari
    uzaklardan bakarlar insana

    budur kalan kalem parmakli ustadan
    ozandan gozde odaliktan
    koklanan sac opulen dudaktan

    sanatin ve ya$amin du$mani zaman*
    yapraklari dokulmu$ sari
    guz dallari gibi kurutmu$ onlari.

    oktay rifat

    ic. koca bir yaz , adam yayinlari , istanbul-aralik 1991, s.56.

    "gerekli ozenden yoksun her$ey $u ya da bu vakitte olmeye mahkumdur." ry/$
  • zülfü livaneli'nin denemelerden oluşan yeni kitabı. alışılmışın aksine kitabın gazete yazılarından oluşmadığı, zülfü livaneli'nin bu kitap için kaleme aldığı yazılardan oluştuğu söylenmiş livaneli'nin vatan'daki röportajında.
  • aydın kelimesini duyduğumda aklıma gelen ilk isim olan zülfü livanelinin son kitabı. kitap onun dünyaya bakışını yansıtan birçok ayrıntıyı barındırıyor ve doğal olarak okuyucuyu ruhen zenginleştiriyor. sadece kitapta geçen mekanları, romanları, müzikleri ve filmleri bir kenara not almak bile benim için geleceğe yapılmış bir yatırım.
  • mars longa, vita brevis.
    savaş uzun, kısa yaşa.

    (bkz: ars longa vita brevis)
  • bazıları geride birşeyler bırakacaklar. bir kitap, bir tablo, bilimsel bir buluş, namuslu bir davranış, bir merhamet öyküsü, bir türkü.. gönlü zengin olanlar, “bu dünyadan gider olduk/kalanlara selam olsun!” diyecekler vebu insan çığlığı yüzyıllarca yankılanacak kulaklarda.

    bencilliğin kör kuyularında boğulanları ise torunları bile hatırlamayacak.

    o zaman nedir bu kavga, nedir bu hırs, bu çırpınma?

    “soluk mavi noktanın” geçici konukları niye birbirlerini öldürür, niye birbirinin ayağını kaydırmaya çalışır, niye bir başkasının başına gelen felaketten fevk alır, niye bir-iki incik boncuğu fazla diye gururlanır, niye mertebesi yüksek diye çevresindeki insanları hor görür; niye, niye?

    bazen insanın gerçekten içi yoruluyor.

    bunca hoyratlık, bunca kan, bunca hunharlık, bunca yalan dolan, iftira, ruhlarımızda iz bırakmadan mı geçip gidiyor sanıyorsunuz?

    sonunda sanata, şiire, müziğe, yeni temiz okyanus dalgalarına, kirletilmemiş limanlara sığınmaktan başka çare yok!

    melih cevdet’in “insanoğlunun ataları” olarak nitelediği bizler, durmadan aydınlığa doğru yüzeriz. engin denizlerin çağrıştırdığı temizlik duygusu hiç bitmez.

    çünkü o arıma, içi yoğrulan insanların son sığınağıdır.

    sanat uzun hayat kısa- zülfü livaneli
hesabın var mı? giriş yap