*

  • trt'de yayınlanan yamak ahmet isimli dizide işlenmiş bir oyundur.

    http://www.youtube.com/…dyq&feature=player_embedded
  • bir tür yılanlar ve merdivenler oyunu. merdiven yerine oklar (veya kuşlar) var. yılanlar aynı yılan. on üç ok, on üç yılan var. visal karesi de dahil edilirse yüz bir kareden ibaret.

    en büyük iki yılan gurur'dan zillet'e düşürenle (91. kareden 1. kareye), kaza'dan rıza'ya düşüren (100. kareden 10. kareye) yılanlardır.

    oklara örnek olarak; mesela bu oyunda aşk-ı mecazi karesinden çıkan ok oyuncuyu (bir anlamda salik'i) aşk-ı hakiki'ye uçurur. muhabbet'ten ise doğrudan visal'e gidilir.
  • cübbeli ahmet ile oynamak isterdim.
  • benim niye yeni haberim oluyor bu şaheserden ?
  • bir tasavvuf oyunu olan satranc-ı urefa’nın, yani ariflerin satrancı’nın ünlü islam mutasavvıfı muhiddin arabî (1165 – 1240) ya da mevlid’in yazarı süleyman çelebi (1351 – 1422) tarafından icat edildiği varsayılmaktadır. oyunu tasarlayan kişinin öğrencilerine insanın yaşadığı, geçirdiği çeşitli halleri / yaşantıları ve idrak seviyelerini öğretmeyi amaçladığı düşünülmektedir.

    şatranc-ı urefa tek bir zar ve oyuncu sayısı kadar piyonla kızma birader oyununa benzer şekilde oynanır. oyun tahtasında 10 x 10 + 1, toplam 101 kare bulunur. amaç, gelen zardaki kadar basamağı ilerleyerek 101. basamağa yani “ visale ” ulaşmaktır. kimi basamaklar sizi daha aşağıdaki basamaklara gönderirken, kimileri de ileriye götürür. oyunun ilk ortaya çıkışında ileriye göndererek ödüllendiren basamaklar arasında kuşlar (oklar), geriye götürerek cezalandıran basamaklarda ise yılanlar çizili olduğundan “yılanlı dama” diye de anılır olmuş.

    oyuna başlamak için mutlaka 6 atmak gerekir. böylece zillet (hor görme, alçalma, aşağılık, alçaklık), teessüf (acınma, yazıklanma), rica (yalvarma), kavga, adavet (düşmanlık, hınç, kin) gibi hallerden geçilip, pişman olunarak nedamet basamağına gelinerek oyuna başlamaya hak kazanılır. bu islam tasavvufunda tanrı’ya ulaşmak için evrilmeye başlayan nefsin ilk uyanış derecesi olan nevfs-i levvame’ye karşılık gelmektedir. yaptıklarından ve kötü hallerinden pişmanlık duyan (levm eden) insan, tasavvuf yoluna girer. 6. basamaktan sonra sırayla hicran (ayrılık, acı), gurbet (yabancı yer), karar basamakları geçilerek ilk 10 basamakta fazla zorlanmadan ilerlenir ve 10. basamak olan rızaya (hoşnutluk, memnunluk, razı olma, istek) varılır, fakat 11. basamakta sohbet-i sek'e (biriyle köpek tabiatıyla, yani köpeklerin havlaması, hırlaması gibi kavga ederek görüşmek) gelindiğinde 2. basamağa, teesüf'e geri dönülür. eğer bu basamağı geçebilirseniz karşınıza mihnet (sıkıntı, dert), duzah (cehennem), zeval (alçalış, sona erme), zahmet (zor, yorgunluk), meşakkat (güçlük) gibi dereceler çıkar. 21. basamakta karşılaşılan istiğna (ihtiyaçsızlık taslama) sizi neredeyse en başa, 3. basamaktaki rica'ya (yalvarma) geri götürür. ödüllü basamaklardan ilkiyle 23’te karşılaşırsınız: cefa (ayrı bırakma, eziyet etme). cefa çeken daha sonra sefa süreceğinden doğrudan 31. basamağa gönderilir. benzer bir şekilde 26. basamakta fırsat'ı yakalayan kişi tecrübe kazanmak için doğrudan 56. basamağa yollanır.

    oyun 26. basamaktan sonra zorlaşır: rakip (başka birisiyle aynı şeye istekli olma) olunursa, ayrılık acısının çekildiği 7. basamaktaki hicran sizi beklemektedir ya da birilerinin arasına nifak ( ayrımcılık ) sokuyorsanız, 6. basamaktaki nedamet (pişmanlık) sizi buyur (!) eder. 39. basamağa kadar devam eden cezalar kısmını geçmek çok zordur, fakat bu aşamaları bir geçerseniz işiniz kolaylaşır ve maneviyat basamaklarında ileri doğru hızla yol alırsınız. bu arada karşılaşabileceğiniz haller olan 43. basamaktaki kemâl (olgunluk, tamlık, bilgi, fazilet) 5. basamaktaki adavet’e (düşmanlık, hınç, kin), 91. basamaktaki gurur (boş, beyhude şeye güvenip aldanma, boş şeylerle övünme) en başa gönderir ve neredeyse bitiriyorken sizi rıza'ya yollayan 100. basamaktaki kazâ insanı aşağılara çekmek için bekliyordur.

    yukarıdaki basamaklarda sonuca yaklaştıran hâller de vardır. örneğin 89’daki izzet (yükseklik, aziz olmak, saygı, ikram, yücelik, kudret) 98’deki bad-ı aşk'a (aşk fırtınası), 90’daki vahdet (birlik, bir ve tek olma, kendi kendine kalış) 99’daki halet'e (takdir, hal olmanın ve bulunmanın türlüsü) kadar gitmenizi sağlar. bunların arasında en ilginci 87’deki muhabbet'tir (sevme, sevgi, dostluk, dostça konuşma). bu basamağın altında “buyrun visale” yazmaktadır ve sizi doğrudan oyunun bitiş noktası olan visal'e ( dosta ermek, sevgide kavuşmak ) taşımaktadır.
    kaynak: zilletten vuslata yuz hamle: satranc-i-urefa
  • türkçe karşılığı " ariflerin satrancı" olan ibni arabi' nin seyri süluktaki talebelerine yolları ve halleri öğretmek amacıyla tasarladığı ilginç oyun..satranç tahtası üzerinde yazan kelimeler şunlarmış;

    visâl, kaza, hâlet, bâd-ı aşk, mürüvvet, hâl, maksud, aşk-ı hakikî, rağbet, iftihar, gurur / vahdet, izzet, müşâhede, muhabbet, sabır, nişat, esrâr, edeb, şefkat, cemâl / mahv, mücahede, devam, vefa, ferah, vicdan, kerem, aşk-ı mecazî, ru’yet, evham / ittihad, güzel, şûriş, şüphe, ahd-i necat, sahra-yı cünûn, uşşak, teselli, nazar, tecelli / sadâkat, haml, hasret, kesret, tecrübe, afiv, ahlâk-ı hamide, terahhüm, zevk-i dil, selâmet / haslet, ümid, firkat, celâl, kûy-i cânân, ittisaf, ârâm, kemâl, tisyâr, âzar / sitem, sevda, aşk, fikr, encâm, intizâr, nifâk, akl, ağyâr, safâ / devâm, rakib, eyyâm, fırsat, zaman, merhamet, cefa, hased, kin, istiğnâ / arzu, adem, hacâlet, meşakkat, zahmet, ta’n-ı hulk, zeval, dûzah, mihnet, sohbet-i seg / rızâ, karar, gurbet, hicrân, adavet, nedamet, kavga, recâ, teessüf, zillet.
hesabın var mı? giriş yap