• esmer dergisinin 2005 şubat ayı sayısında isim zikretmeden yalcın kucuk hakkında yazdıgı makale ile dikkatleri üzerine çekmiştir. lakin dikkat çeken diğer özellikleri ise kendi içerisinde anlamlı lakin birbirinden kopuk olan uzun cümleleri sık sık kullanması, ve bunu yaparken de her halükarda sırıtan kavramsal bolluk ciddi manada zihin yorgunluguna sebebiyet vermiştir. bilimsel yöntem eleştrisi yaparken oguzataycılık oynaması zorlama görünse de yazdıgı yazıların alın teri olduguna kuşku yok. bir nevi zihinsel emek işçiliği yapmış. mütemadiyen takip edilmeli.

    edit: esmer in son sayısına yazı çıkaramamasını aynı derginin son sayfasında 3 ciltlik kürt edebiyetı antolojisi çıkartmak ile uğraşmasının yarattıgı zamansal bir sorun olarak dile getirmiştir. bekleyelim ve görelim.
  • kendini "toplumcu", şiirini "bireyci" olarak adlandıran batman doğumlu çevirmen, şair ve yazar.
    uzun uğraşlar sonucu çıkardığı, 2 ciltlik kürt şiiri antolojisi ile 1200 yıllık kürt şiir tarihinin 293 şairini bizlerle buluşturduğu ve tanıştırdığı için kendisine "ez qurbana te" demek çok yerinde olacak.
  • diyarbakır sur belediyesi için kürtçe çocuk kitapları yazmış ilk üç sayıdan sonra belediye başkanı çok dilli belediyecilik yaptığı için görevden alınınca bu emek de sona ermiştir.( trt'nin kürtçe kanal açmasıyla birlikte düşünüldüğünde çelişki gibi durmaktadır. durmaya devam edecektir.)
  • nedense mardinlilere benzettiğim batmanlı şair, yazar, akademisyen, çevirmen.
    şairliğinden bir örnek vermek gerekirse;
    http://www.youtube.com/watch?v=m4kohwupure
  • hadi
    sokaklara vur şimdi
    belki kendine rastlarsın

    herkes biraz başkası

    .

    bir süleyman.
  • kırgın nehirler meseli kitabında yer alan "mes'ut bir tesadüfe altıncı ve son mektup" türkçe şiirin en güzel örneklerindendir.

    *"mes'ut bir tesadüf"e altıncı ve son mektup*

    ve nihayet ikimiz

    kaçtığımız aşkların toplamıyız

    sokakta yaralı bir it koşturuyor

    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
    milyon yıldır tutmadın ellerimi. benimle çıkmıyorsun
    bu yolculuğa. ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.

    bu resimden çıkıp gidiyorum. seni isteyen yanım
    ölümsüz yanımdır. bulutsuz da yağan nedir? şimdi
    öğreniyorum ki, gözyaşı! bu resimden çıkıp
    gidiyorum. seni isteyen yanım aşk yanımdır.

    babam romantik bir aşiret savaşçısıydı. çapraz fişeklik
    duyardım yüzümde ona sarıldığım zaman. sonrası
    jandarmalardı. ağıt kadınlardı. mezarlardı. o gün
    bugündür sayrıyım. çünkü insan öldüğü yaşta kalır.

    babam elin eskilerini giyerdi. ben bu yüzden ezik
    olurum bayram sabahlarında. yani bir sömürgede
    doğan kırılgan olur. çünkü insan öldüğü yaşta..

    sokaktan askeri konvoylar geçiyor
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç milyon
    yıldır tutmadım ellerini. ve ben sırf bu yüzden yenilebilirim.

    yaşadığım yitirdiklerim oluyor hep. oysa tuttuğum
    elleri bırakmıyorum. sonra korkuyorlar hasletimden. ne
    denli sevgiye değer olduğumu söylüyorlar. gidiyorlar
    sonra. ve biçimlendiremediklerimiz biçim oluyor bize.

    ve sen haftanın deniz ertesi günleri geliyorsun. bir çizgi
    diyorsun. bir çizgideyim. sağım nere solum nere bilmiyorum..
    seni şiir duraklarına bırakıyorum o zaman. güleç kalıyorsun.
    dudakların kırışıyor kenarlarından. ellerin, minnacık
    ellerin morarıyor. küçük küçük adımlarla gidiyorsun -sanki-
    içimden. bir şiir durağından biniyorsun. zaten yorgunsun.

    ben sancıyla kıvranıyorum geceleri sayrı bir yatakta. terli
    terli seni içiyorum. çünkü yüzüme bakınca seni görüyorum.
    çünkü yorgunsun.

    parçalı bulutlu şiirler okuyorum sana. şiir gibi bir çiselti
    başlıyor sonra. kanayan bir yara; yalnızlık. çıkıp kanıyorum.
    çıkıp sokakta..

    sokaktaki bütün kedileri eziyorlar
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
    milyon yıldır tutmadın ellerimi. ve ben sırf
    bu yüzden ezilebilirim.

    biz emeklerken sevmeyi öğrenmede, kolumuzdakiler
    düşüyor. ki ölenler zafere en çok yakışanlardır! ki
    ölenler zafere en çok yaklaşanlardır! oturup tuhaf
    ağıtlar yakıyoruz onlara. ve söz veriyoruz yarını
    kurtaracağımıza. ama yarına ertelemekle bugünü
    yitiriyoruz zaten. ve zaten yenik sayılırız yaşamakla!

    en gizli yerimize çağırıyoruz acıyı. ve hep yenik
    düşüyoruz, çağırmakla!

    sulara benziyorsun bu yüzden. sular ki dinginliğe
    gelir ancak. ısınırsa uçar, soğursa kaskatı kesilir
    teninden. sulara benziyorsun kapılmaya gelmez.
    sulara.. bildik sulara..

    sokaktan telsiz sesleri geliyor
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun ve birkaç milyon
    yıldır tutmadım ellerini ve ben sırf bu yüzden kaybedilebilirim.

    ihmal edilmeyen telefonlar bekliyorsun, dakik ve
    ilgi dolu. anne oluyorsun bütün âşıklarına. ve
    çocukların oluyorlar bilmeden. ve bu resimde
    kalmayı bu kadar çok isterken, çekip.. çıkıp
    gitmeli diyorum.

    insanlar çoğalıyor etrafımda. sen yoksun.
    ıssızlığımdan anlıyorum. çook uzakta oluyorum
    onlar konuşurken. derken gece başlıyor. çayları
    ödüyorlar ve bir parçamı alıyorlar karşılığında.

    ve sen haftanın deniz ertesi günleri
    geliyorsun. her aşk, yaşayamadıklarımızın
    özetidir diyorum. gülüyorsun.

    seni daha önce öpmüş olmalıyım. yoksa nasıl
    bulurum yüzünde gülen ağzının yerini.

    sokakta ölümsüz yanından yaralıyorlar birini.
    iki buluşmadır koluma girmiyorsun. ve birkaç
    milyon yıldır tutmadın ellerimi...
  • trt şeş ile mardin artuklu üniversitesi'nde ki görevlerinden ayrılmıştır. eğitim ve bilim emekçileri sendikası (eğitim-sen) midyat temsilciliği tarafından organize edilen "kürt edebiyatı" konulu konferansta ayrilma nedenini şöyle açiklamiştir;

    "hayatta savunamayacağım tek şey trt 6'da program yapmaktır. trt 6 meselesinde de akp'ye inandım ama yanıldım. onun için bu konuda bana tepki duyan varsa sonuna kadar haklıdır. boynum kıldan incedir. herkesten özür diliyorum" dedi.

    temo, "kürtçe beş yıl daha beklese ölmez ama türkiye'deki herkes bütün haklarına eşit olarak kavuşuncaya kadar bu mesele devam edecektir. midyat'ın ortasında, mardin'in ortasında, batman'ın ortasında üniversitemi kurdunuz, o kulda küçük bir birim olacak, bu lütuf değildir. bu kadar bedel verilmiş, böyle zavallı bir birim açacaksın alay eder gibi" diye konuştu.

    "kürtçeyi kategorize eden ve statüsüzleştiren zavallı bir noktaya düşüren bir konumda" olmak istemediğinden trt 6 ve üniversitedeki görevlerinden ayrıldığını açıklayan temo, "antolojimi ve çocuk kitaplarımı trt 6'da resmen yağmalıyorlar. program yaptığım zaman trt 6 müdürü bana telefon açtı ve neden şiirlerin naat değil diye sordu" dedi.

    diyanet tv’ye çevirdildi

    "naat biliyorsunuz peygamberimizi öven şiirlerdir. yahu sen zaten kanalı diyanet tv'ye çevirmişsin orayı. bırak ta doğru düzgün iki şiir okuyalım. trt'nin herhangi bir kanalında haftada en fazla üç saat dini program yapabiliyorsunuz. trt 6'da ise 24 saatlik yayında 15 saat dini yayın yapılıyor. niçin bu. bundan kuşkulanmalı mıyız? evet kuşkulanmalıyız. yıllarca kürtçe hutbe okutmadılar, değil mi? dinimizi kendi dilimizle anlamak isteriz. yıllarca bitlis ve van'a hanefi imamlar gönderildi, öyle değil mi? öyle."
  • ibrahim temo ile bir alakası olup olmadığını merak ettiğim adam.
  • ilk kürtçe şiir kitabı "se dong" agora yayınları'ndan çıkmış şair.
  • kürt şiiri antolojisi gibi muazzam bi esere imza atmış, akademisyen.
hesabın var mı? giriş yap