• prospektüs okuyup anlamaya çalışmak insanı ne kadar yoruyorsa aynı kalemin ingilizcesini sayfalarca çevirmek on katı başağrısı yapar. böyle bir eğitimden 6 sene geçmiş ama delirmemiş insanları anlamlandıramamaya yarar.
    mesela yaşlandırılmaya dirençli ya da eğilimli salak kobay farelerin koku bulbuları söz konusu olduğunda, düz lüminal yüzeyli endotel hücrelerinin cytoplazması nasıl yassılaşır, buradaki mesaneler nasıl tepkiler verir üzerine sayfalarca paper yazabiliyor bu adamlar. ben okurken, kendimi o farenin hücre duvarlarında falan geziniyor buluyorum. delirdim sanıyorum.
  • tıp çevirisinde sözlük, terimin anlamını öğrenmek ve alternatifler arasında tercih yapmaya değil, sadece kelimelerin ne şekilde evrilerek türkçeye nasıl geçtiğini öğrenmeye yarar.
    örn.
    result of oscillatory mechanisms that involve hypothalamic pituitary axis neurohormones
    hipotalamik pituiter aksis nörohormonlarını içeren osilatuar mekanizmaların sonucu

    şimdi burdan bişey anladık mı? yok. umarım hedef kitle anlıyordur.
  • bu olay tıp fakültesi 1. sınıfta hücre "hücre zarı"na "hücre membranı" demekle başlayıp ömür boyu gittikçe kompleksleşerek devam eder.
  • "kültür almak" deyimini ingilizceye çeviremeyip kafayı taşlara vurma sürecidir.

    edit: jakuzide yakamoz beni bu dertten kurtardı. "taking specimens for diagnosis"
  • reklam gibi olmasın ama, hayatımı idame ettirmek için gerekli parayı kazandığım aktivitedir.

    ha yorucu mudur? allahina kadar...gerci hangi tercüme yorucu degil ki?
  • ingilizceden türkçeye çevirmek neyse de, türkçeden ingilizceye tıp çevirmek göbek çatlatır.
  • türkçeden ingilizceye yapılanı sabır taşıdır.
hesabın var mı? giriş yap