9 entry daha
  • ilk yayınlanma tarihi: 1976

    "türkçe konuşan karaitler (temel ilkelerinde yahudi olan bir mezhep) genellikle kırım'da, polonya'da ve yakın çevrelerde yaşamakta olup, hazarlarla ilişkili olduğunu kabul etmektedirler." arthur koestler - the thirteenth tribe

    "ama öte yandan hunların, alanların, avarların, bulgarların, macarların, başkirlerin, burtaların, sabirlerin, uygurların, saragurların, onogurların, utigurların, kutrigurların, turniakların, kotragarların, kabarların, zebenderlerin, peçeneklerin, oğuzların, kumanların, kıpçakların ve hazar çağında bu topraklardan gelip geçmiş olan daha nice kabile ve boyların kökenlerini araştırmak da aynı derecede güçtür."

    "bu açıdan bakıldığında hunlar ve hazarlar da "türkik" uluslardır. hazarların dili, bilindiği kadarıyla türkçenin çuvaş lehçesidir. (...) çuvaşların, hazar diline benzeyen bir dil kullanan bulgarların torunları olduğuna inanılmaktadır."

    "bunlar arasında rusça'da kazak, macarca'da hussar kavramlarının savaşçı, atlı kişiler için kullanılması, almanların ketzer sözcüğünü imansız, yani yahudi anlamında kullanması sayılabilir."

    "priscus bize hunların egemenliği altında yaşayan ve akatzirler diye anılan bir toplulukla ilgili birçok fıkra da anlatmaktadır. bu akatzirlerin ak-hazarlar olması akla çok yakındır."

    "kafkaslar aşılmaz bir doğal engeldi, ama yine de pireneler kadar engeldi. ayrıca dariel geçidi'nden (şimdiki adıyla kesbek) ve hazar denizi kıyısındaki derbend'den (demir kapı) geçmek de olanak dışı değildi."

    "böylece hepimiz üstümüze birer kurtak, onun üstüne yün bir kaftan, onun üstüne de buslin (içi kürklü ceket) giydik. buslinin üstüne kürk palto aldık. başımızda kürk şapkalarımız vardı. (..) ayaklarımızda kaymut (deri çorap), bir de çizme vardı." ibn fadlan

    "emrine uyup durduk. 'biz kudarkin'in (vali) dostlarıyız' dedik. gülmeye başladı. 'kudarkin de kimmiş peki? sakalına edeyim, ben onun.' dedi." ibn fadlan

    "kağan yolculuğa, bunlardan da değerli bir çadırla çıkardı. onun çadırının tepesinde altından bir nar asılıydı."

    "kağanın yönetim süresi kırk yıldır. eğer bu süreyi bir gün bile aşarsa, adamları "mantığının körleştiği, sezgilerinin bulanıklaştığı" gerekçesiyle onu öldürür."

    "cassel ise, hazar sistemiyle satranç arasında çok ilginç bir ilişki olduğuna dikkati çekmektedir. bu çifte krallık, satrançta da şah (kral) ve vezir (beg) tarafından temsil edilmektedir."

    "zeki velidi'ye göre, "hanedan sülalesi" ya da "soylular" dendiği zaman, çin kaynaklarında da geçen "asena" adlı bir soy, bir çeşit çöl aristokrasisi anlaşılmalıdır."

    "ibrani harflerinden bazıları (örneğin sihin* ve tsadei*) kiril alfabesine de girmiştir."

    "bu mektuplar, ispanya'da cordoba halifesinin başbakanı olan yahudi devlet adamı haadai ibn şaprut) ile hazar kağanı jozef arasında, daha doğrusu bunların yazıcıları arasında gidip gelmiştir. (...) hasdai daha rönesans'ın başlamasından yüzyıllarca önce, gerçek anlamda evrensel bir kişiydi."

    "hazarların sam soyundan değil, nuh'un üçüncü oğlu yafes'in soyundan geldiğini, daha açık konuşmak gerekirse , yafes'in torunu ve bütün türk boylarının atası olan togarma'nın soyundan geldiklerini anlatır."

    "batılılar bunlara vikingler ya da norsemenler diyor, doğulular ise rhous, rhos ya da rus diye adlandırıyorlardı."

    "bizanslıların rus diye adlandırdıkları viking kolundan, arap tarihçileri de varangian (vareng) diye söz etmektedir. toynbee'ye göre rus sözcüğünün nereden türediği konusunda en akla yakın tahmin, isveççe "rodher" yani başıboş, serseri, korsan anlamına gelen sözcüğe dayanmaktadır. (...) baltık denizi'ne de bu kaynaklarda varangian denizi dendiğini görüyoruz."

    [*ekili toprakları yoktur. tohum da kullanmazlar; yalnızca slavlardan yağma ettikleriyle yaşıyorlar. bir çocukları olunca babası kılıcını çekip, çocuğun önüne koyarak şöyle diyor: "ne altınım, ne de gümüşüm var. sana bırakacak bir servetim de yok. tek mirasım budur. sen de bununla kendi rızkını çıkaracaksın."]

    "sscb bilim akademisi tarih ve felsefe bölümü'ndeki bir konu sırasında, artamonov, 1937 yılında yayınlanan kitabında savunduğu tezini yineleyerek, tarihi kiev kentinin hazar halkına çok şey borçlu olduğunu öne sürmüştür. hazarları, rusların hırçın saldırılarına kurban gitmiş nor topluluk olarak göstermiştir."

    "aynı kaynağa göre, o sırada novgorod'u yöneten, yarı efsaneleşmiş prens rurik'tir. bu prens, bütün vikinglerin, kuzeydeki slav topluluklarının ve bazı finlerin başıdır."

    "rus tarihi sık sık zemlya zhidovskaya'dan, yani "yahudiler ülkesi"nden gelen kahramanlardan söz etmektedir. kiev'deki " hazarlar kapısı" da bu eski yöneticilerin anılarını modern çağlara kadar taze tutmaya yaramıştır."

    "bu topluluk, onogurlar (on ok ya da on kabile) olup, hungarian sözcüğünün de "onogur"un slavlaşmış hali olduğu öne sürülmektedir. "macar" ise, bu halkın kendini bildi bileli kendisine verdiği addır."

    "kabarlar, macarlara aynı zamanda tarihin başlangıcından beri her türk toplumu tarafından uygulanan (hunların da, avarların da, türklerin de, peçeneklerin de, kumanların da bildiği) savaş taktiğini öğretmişlerdir. bu taktiğe göre, hafif süvariler sahte bir kaçışa geçip, arkalarına ok atarak kaçar, sonra kanatlar iki yandan kurtlar gibi uluyarak bastırınca, kaçanlar da geri dönüp kovalayanları kuşatırlar."

    "gelen haberde imparatorun derhal ve son hızla constantinopolis'e dönmesi gerektiği belirtiliyor, rus'un iki yüz kadar gemiyle euxine'i (karadeniz) geçip boğaziçi'ne girdiği, boğaz kıyılarındaki manastır ve köyleri yağmaladığı, adalar'a çıktığı anlatılıyordu. (...) burada işe biraz tat kazandırmak için, imparatorluk başkentini mahvolmaktan kurtaran patrik photius'un* aziz kiril'i hıristiyanlaştırma misyonuna gönderen "hazar suratlı"dan başkası olmadığını eklemek yerinde olur."

    "902 yılında bizans donanmasında tam yedi yüz iskandinav denizcisi bulunmaktaydı. bir başka gelişme, ünlü vareng (varangian) alayının kurulmasıdır."

    "rusların kendi dinine göre, oleg, silahı üstüne yemin etmiş, inandığı tanrı olan perun 'un ve sığır tanrısı olan volos'un adını söylemiş antlaşmayı böyle bitirmişti."

    "denizci bir ulus olan ruslar, rum ateşini görünce, bizans'a saldıran öteki uluslardan daha fazla etkilenmişlerdir. bu "yıldırım silahı" hıristiyan kilisesinin büyük reklam aracı olarak kullanılmıştır."

    "toynbee, bizanslıların bu ünlü silahına* "napalm" adını yakıştırmakta bir an bile duraksamamaktadır. ateş topları, bilinmeyen bileşimde bir kimyasal maddedir. belki de petrolde ıslatılmıştır. suya değer değmez ateşlenmekte, suyla asla söndürülememektedir."

    "*yönetimine önce derevlianlardan öç alarak başlamış, kendisine gönderilen barış elçileri topluluğunu diri diri yaktırmış, bundan sonra gelen soylular delegasyonunu hamama kapatıp diri diri yaktırmış, daha sonra bir katliama girişmiş, en sonunda da, derevlianların başkentini yakıp yıkarak yerle bir etmiştir."

    "ordular karşı karşıya geldi. savaşta svyatoslav*, hazarları yendi ve onların kenti biela viezha'yı* aldı. (...) biela viezha, beyaz şato anlamına gelmektedir ve sarkel'in slavcası olmaktadır. (...) kaynak, bundan sonra svyatoslav'ın yasianları ve karugianları (osetyanlar ve çerkezler) da ortadan kaldırdığını, tuna bulgarlarını yendiğini, ama bizans'a yenildiğini, sonra kiev'e dönerken yolda peçeneklerden müteşekkil bir grup tarafından öldürüldüğünü anlatmaktadır."

    "yeni gelenlere rus tarihleri "polovtsiler" derken; bizanslılar onları "kuman", türkler ise "kıpçak" diye adlandırmaktadır. bu insanlar, xiii. yy.'a dek macaristan'a kadar uzanan toprakları yönetmiş, ancak o zamanki moğol istilası sonucu ellerinden kaçırmışlardır."

    "biruni ya da beyruni (ebu reyhan muhammed bin ahmet-ül). çok yönlü bir bilgin olan biruni'nin matematik, astronomi, tıp, trigonometri, fizik, doğabilim, eczacılık, jeodezi, yerbilim, sostoloji, tarih, coğrafya, felsefe, etnoloji, dinler tarihi ve dilbilim konularında yüzden fazla kitabı vardır. batı dünyası da alibaron olarak tanınır."

    "biruni (beyruni) adlı başka bir arap yazar ise (1048'de ölmüştür), yaşadığı çağda itil'in bir yıkıntı halinde olduğunu, daha doğrusu, bir kez daha yıkıntı haline geldiğini yazmaktadır. kent daha sonra onarılmış ve saksin adını almıştır."

    "965 yılından sonra hazarlardan söz eden ve araplar dışında kalan tek kaynak, bir ispanyol yahudisi olan ve büyük otto'ya elçi olarak gönderilen ibrahim ibn yakub'un notlarıdır. (...) tarih sırasında göre onu isleyen kaynak, rus tarihidir. yahudilerin 986 yılında hazarya'dan kiev'e geldiklerini, vladimir'i kendi dinlerine çekmeye çalışıp başarısızlığa uğradıklarını anlatmaktadır."

    "1245 yılında papa innocent, cengiz han'ın torunu olan ve moğol imparatorluğu'nun batı bölgelerini yöneten batu han'a elçiler göndererek, olanakları araştırmak ve bu yeni oluşan gücün büyüklüğünü ölçmek ister. elçilik heyetinin başı, altmış yaşındaki papaz joannes de plano carpini'dir. (...) elçilik heyeti 1245 yılının paskalya günü köln kentinden yola çıkar, almanya topraklarını geçer, dinyeper'i ve don'u aşar, yola çıktığından bir yıl sonra da, batu han'ın oturduğu, altınordu devleti'nin volga üzerindeki başkent'ine varır. bu kentin adı saray-batu, yani saksin, yani itil'dir."

    "bar hebraeus'un anlattığına göre, selçuk'un babası tukak* (timür-yaylı), hazar kağanının ordusunda komutandır. onun ölümünden sonra hanedan sülalesinin kurucusu olan selçuk, kağanın sarayında büyütülmüştür. selçuk dik başlı bir gençtir. kağanla konuşurken kafa tutar gibi davranmaktadır. katun, yani kraliçe bu işten hiç hoşlanmaz. bunun sonucu olarak selçuk saraydan uzaklaşır ya da uzaklaştırılır."

    "ibn hassul adlı tarihçi ise selçuk'un, kılıcını çekip hazar kağanına vurduğunu ve elindeki kamçıyla onu dövdüğünü anlatmaktadır. (...) ne olursa olsun, uzaklaşmadan sonra bile, hazar etkisi bir zaman sürmüş olmalı ki, selçuk'un dört oğlundan biri ancak yahudilere özgü bir ad olan israfil adını taşımaktadır. torunlarından biri ise davut'tur (david)."

    "nasıl incil kafalı slav epikleri, hazarlardan söz etmektense, sık sık "yahudiler" deyimini kullanıyorsa, batılı yahudiler de, duydukları romantik hikayelerden sonra "kızıl yahudiler" le ilgili efsanelere saplanıp kalmışlardı. bunun bir nedeni de bazı hazarların moğol pigmentasyonu taşıması olabilir."

    "bir kurama göre, bugünkü israil bayrağını oluşturan altı köşeli davud yıldızı, ilk kez david al-roy'un seferinde ortaya çıkmış ve zamanla ulusal bir simge haline gelmiştir. (...) başlangıçta süleyman mührüyle birlikte kullanılan bu simge, xiii. yy.'dan bu yana, germen yazılarında david'e atfedilmiş ve 1527 yılında prag'da yahudi bayrağında kendini göstermiştir."

    "bu sisteme göre, kral kendi yetkilerini ordularının başkomutanıyla paylaşmaktadır. bu başkomutana jula ya da gyula adı verilir ki, bu da, bugüne kadar macaristan'da çok kullanılan bir addır."

    "igor'un destanında çağdaş bir rus ozanı olan kogan'ın adı geçmektedir. bu ad, olsa olsa "kohen" (din adamı) ile "kağan"ın karışımı olabilir. (...) ukrayna ve polonya'da "hazar" ya da "zhid" (yahudi) sözcüğünün türevi olan birçok kent vardır: zydowo, kozarzewek, kozara, kozarzow, zhydowsky, vola, zydaticze vb. (...) krakovi ve sandomierz'in eski yahudi mezarlıkları da "kaviory" diye anılmaktadır ve hazar-kabar kökenli olduğu izlenimini uyandırmaktadır."

    "kullandıkları dil, başka bir kafkas kabilesinden aldıkları tat dilidir. kendilerine bu dilde dagh chufuty (dağ çıfıtı) demektedirler."

    "ünlü çağdaş türkolog zajaczkowski kanıtlara dayanarak, karaitleri, dilleri açısından eski hazarların torunları olarak nitelendirmektedir."

    "hazarların oldukça büyük bir bölümü polonya, litvanya, macaristan ve balkanlara yerleşmiş, bir doğu avrupa yahudi toplumu oluşturmuş ve yine dünya yahudilerinin çoğunluğunu teşkil etmeyi sürdürmüşlerdir."

    "yukarıda sayılan nedenlerin, yani din ayrımının, köylülerin serfleşmesinin dışında, gerçekte bir tarım toplumu olan hazarların yavaş yavaş bir kent toplumu haline dönüşmesi, göçler tarihinin en belirgin özelliklerinden biridir."

    "yahudi kasabası, yani ibranicede ayarah olarak adlandırılan, yiddish dilinde shtetl, lehçede rniastecko olarak tanımlanan toplum, yalnızca polonya'ya özgüdür. (...) ştetl (shtetl) hiçbir zaman getto ile karıştırılmamalıdır. getto, hristiyan kentlerinde yahudilerin yaşamaya zorlandığı bir sokaklar toplumunu ya da mahalleyi tanımlamaktadır. (...) gettoların çevresi duvarlarla çevrilidir, geceleri kilitlenen kapıları vardır."

    "burada, aradaki ilişki biraz kuşkulu olsa da, polonya yahudilerinin gefilte (balık dolması) tutkusuna da değinmek yerinde olur. sonradan ulusal bir yemek olarak ülkedeki hıristiyanlar tarafından da benimsenen balık dolması için, "balıksız sebt olmaz," diye bir atasözü bile vardır."

    "ştetl yaşamının en canlı şekilde yansıdığı yer, marc chagall'ın sürrealist tablo ve baskılarıdır. buralarda incil'den simgeler, kaftan giymiş, başları yarmolkalı hahamlarla yan yana görülmektedir."

    "fransa ve almanya yahudileri de aynı alın yazısına mahkumdur. onların toplumları da daha çok üst seviyedeki kişilerden kuruludur. aşağıda kökü yoktur. bu durum her yerde aynı acıklı sona yol açmıştır. bu korkunç hikaye her zaman bir balayıyla başlamış, boşanma ve kanla son bulmuştur. (...) yani ünlü shylock karakteri, shakespeare'den çok önce yerleşmiş bir tipti."

    "polonya'daki hazar yahudileri arasında alman dilinin getirdiği gerek ruhani gerek dünyevi heveslere karşı çıkan tek topluluk karaitlerdir. (...) bunların arasında 9666'sı ana dilleri sorulduğunda "türkçe" demişler (herhalde kendi değişik hazar dialektleri olmalı), 2632'si rusça konuştuklarını ifade etmiş ve yalnızca 383'ü yiddish dilini kullandıklarını söylemişlerdir."

    "başlangıçta ibranice konuşan bu insanlar babil'in sürgünleri oldukları sırada kaldae dilini, isa'nın yaşadığı yıllarda aramaik dilini, iskenderiye'de yunancayı, ispanya'da önce arapçayı, daha sonra ladino dilini, yani bir ispanyolca-ibranice (aramca) karışımını konuşmuşlardır."

    "o sırada istanbul'daki habsburg elçisi olan ghiselin de busbeck, bazı kırımlılarla karşılaşmış, onların dilindeki gotik sözcüklerin bir listesini çıkarmıştır. (bu busbeck gerçekten çok dikkate değer bir kişi olmalıdır. ortadoğu'dan ilk lale soğanını alıp avrupa'ya götüren de odur.) poliak, bu sözcüklerin yiddish dilindeki almanca sözcüklere çok benzediğini söylemektedir."

    "işe biraz lezzet katmak için, kitsal kitabın aşkenaz derken ararat (ağrı) ve ermenistan dolaylarında yaşayan insanları kastettiğini belirtmek iyi olur. bu sözcük kutsal kitap'ın (incil'in) tekvin 10, 3 ve 1; tarihler 1 ve 6 bölümlerinde geçer; gomer'in oğullarından birinin adı olarak verilir. gomer de yafes'in oğludur. aşkenaz aynı zamanda, togarmah'ın erkek kardeşi, mecüc'ün de yeğenidir. bilindiği gibi hazarlar togarmah'ı kendi dedeleri saymışlardır (kral joseph'in mektubundan)."

    [birinci peygamber ibrahim bile, hacer'le, bir mısırlıyla ilişki kurmuş, daha sonra yusuf, asenat'la evlenmiştir. asenat yalnız mısırlı olmakla kalmaz, aynı zamanda, bir papazın da kızıdır. musa, aslen bir midianit olan zipporah ile evlenmiştir. büyük yahudi kahramanı samson, filistinlidir. hazreti davut'un annesi bir moabit'tir. davud'un kendisi bir geşur prensesiyle evlenmiştir. annesi hitit olan hazreti süleyman'a gelince, "birçok yabancı kadını sevdi. bunların arasında firavunun kızı, moabider amonitler, edonmitler, zidonyalılar ve hititler vardı..."]

    "başlangıç dönemlerinde yahudilerin başkalarını kendi dinlerine geçirme çabalarının bir kanıtı, abissinalı falaşalar diye bilinen zencilerdir. kai-feng'in çinli yahudileri tıpkı çinlilere benzemekte, yemen yahudileri ile sahralı berberi yahudiler kahverengine çalan tenleriyle tuaregleri anımsatmaktadır."

    "öte yandan, içeriden evlenmenin, uygun gen birleşimi bulunduğu zaman, şampiyon yarış atları çıkardığı da bilinen bir gerçektir."

    [(...), shapiro'nun dediği gibi, "kentleri kaplayan salgın hastalıklar uzun sürede yahudi toplumlarını, öteki toplumlardan daha fazla hırpalamış ve onlara gün geçtikçe artan bir bağışıklık kazandırmıştır..."]

    "prof. kahle'nin çok değişik dünyalardan gelen diğer bir öğrencisi de ahmet zeki velidi togan'dır. togan, bilindiği gibi meşhed'de ibn fadlan'ın hazarya gezisiyle ilgili notları bulan kişidir." arthur koestler - the thirteenth tribe
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap