*

  • orta asya steplerine ilk yolculuk yapan avrupali. ingilizce'de john of pian de carpine, john of plano carpini ya da bazi kaynaklarda joannes de plano olarak gecer.

    onemi, mogollarin avrupa'nin kapilarina dayandigi 13.yyda, mongol khan'lari ile papa arasindaki diplomatik temaslarda elci olmasi ve orta asya'da cok sahane gozlemler yapmis olmasi. uzerine, bunu yazili kaynaklar ile aktarmis olmasidir (bkz: ystoria mongalorum)

    13. yuzyilda papa xi.innocenti yahu diyor bu mogollari durduramiyoruz. mogollar derken, ordunun dortte ucu falan turk zaten. bunlarla diyor bi temas kurmamiz lazim. avrupa o donem o kadar cahil ki, delileri icine seytan kacmis diye olduresiye doverek icindeki seytani cikarmaya, kotu havalardan cadilari sorumlu tutarak kadinlari yakmaya kadar enteresan rutinler almis yuruyor. sadece almanya topraklarinda 800.000 kadinin cadi avi sonrasi yakildigi kayitlardadir.

    papa carpini'yi gonderiyor. carpine, tonton bi amcamiz. bohemia'da (bkz: cekoslavakya) papaz benedict kendisine ilave ediliyor ve dusuyolar orta asya yollarina. karpatlar civarinda mogol sinirina geliyorlar. carpini'yi bir yuzbasi karsiliyor. diyorlar biz han'i gormeye geldik. yuzbasi bunlari komutanina goturuyor komutan diyor saraya gideceksiniz birader siz. saray ise bugunku volga nehri boyunda ve altinordu'nun baskenti. altinordu ise o donem mogol imparatorlugunun eyaleti. lakin yeni sey'den basliyor avrupa'da bitiyor o kadar genis. 20 milyon kilometrekare buyuklugunde bi eyalet.

    kafadarlarimiz han'in karsisina cikiyorlar. batu han bunlari cok dostca ve misafirperverce karsiliyor. hediyeler veriliyor mektuplar veriliyor vesair... batu mektubu okutuyor tercumanina ve sonra diyor ki dostum bu mektup bana degil. ben sadece diyor buralarin bir nevi valisiyim. bu mektup benim amcama, ogeday han'a (bkz: ögedei khan) gidecek...

    e diyor carpini amcaniz nerede? diyor doludizgin surerseniz 60 gunluk mesafede. carpini diyor ki ben dayanamam o yola. batuhan diyor bisey olmaz korkma. kurmaylarina da soyluyor, bu tombalak yol boyunca gunde bir tabak yulaf corbasindan baska birsey yemeyecek.

    carpini'nin o ystoria mongalorum adli eserinde aclik ile ilgili surekli sikayetlerde bulunuyor olmasi bundandir.

    neyse efenim arkadaslar 4.700 kilometrelik yoldan sonra ural nehri ile karakurum arasinda bulunan baskent imparatorluk kampina (bkz: sira orda) (bkz: yellow pavilion) variyorlar. carpini, ural nehri icin quidam fluvius magnus cujus nomen ignoramus diye soyler kitabinda.

    manasi, ismini bilmedigimiz buyuk nehir'dir.

    once afalliyor kahramanlarimiz tabi cunku cadirkent var karsilarinda. o sirada kotu haber geliyor ki ogeday han vefat etmis.

    zavalli carpine beyninden vurulmusa donuyo. ee diyor benim bu mektubu vermem, diplomasiye artik baslamam sart. diyorlar yok oyle. bekliceksiniz, kurultay toplanicak yeni khan secilecek vesair....

    sikerim sizin trakenizi de kurultayiniz da lan diyemiyor tabi. kibarca soruyor kurultayin ne zaman toplanacagini. diyorlar bikac ayi var nerden baksaniz.

    cunku prensler ve maresaller gelicek kurultay icin. uzak yoldan gelicekler. bir kismi bagdat'ta, bi kismi cin'in guneyinde oteki kismi moskova'da bi grup avrupa'da kusatmada... dolayisiyla beklememiz lazim.

    buranin da kendi hikayesi var. mogollar aslinda viyana'yi almistir denir bazi kaynaklarda. lakin ogedai han'in olumu ile birlikte kusatmadaki ve polonya'daki iki hristyan ordusunu perisan eden maresaller aynen geri donuyorlar kurultay icin ve kusatma kalidiriliyor. viyana da kurtarilmis oluyor.

    herneyse gel zaman git zaman kurultay toplanip güyük han'i seciyor. carpine, han ile gorusmek icin yine bir ay daha bekliyor cunku listede son sirada. sirasi geldiginde cadira girecekken sagli sollu iki alev kolonu goruyor.

    diyor hayirdir?

    diyorlar aralarindan yuruyerek temizleniceksin bunlarin. zavalli, aralarindan yuruyup giriyor cadira.

    prensler maresallerin icinde hanin karsisina geciyor, dokuz defa dizini yere vuruyor ve basliyorlar hosbese.

    mektup okunmaya basliyor. bu mektubun tercumesi ve orjinali vatikan'dadir halen. oncelikle diyor carpine, bu savasi durduralim. cok kan dokuldu. hic olmazsa ne istediginizi soyleyiniz. hemen devaminda ise mogollari hak dine, yani isa'nin dinine davet ediyor.

    guyuk khan sozunu kesiyor carpine'in. avrupa'da diyor papa nedir, ne ayaktir. birsuru krallar lordlar dukeler varken papanin bu organizasyonda yeri nedir dostum diyor.

    carpine papanin ruhani lider oldugunu, hepsinin uzerinde oldugunu soyluyor.

    o zaman diyor guyuk khan isler kolay. madem diyor bu kadar ustun bi lider papa, versin bana avrupa'yi konu kapansin. ayrica diyor bizi dininize davet ediyosunuz, benim atam cengiz han der ki ; kök tengri'ye biat etmek sarti ile neye inanirsaniz inanin. bizi ilgilendirmez.

    bu noktada, kök tengri ile ilgili bi bilgi vereyim de ufkunuz biraz genislesin. bu, gok tanri anlamina gelmez. (bkz: mavi gok) anlamina gelir cunku tengri gök, kök ise mavi anlamindadir turkcede.

    macarca'da hala mavi, kök diye soylenir efendim.

    sonra papa'ya mektup yazar güyük khan. o mektubun girisinde soyle soyler ;

    yukarida kök tengri, asagida ben

    guzel bir mektuptur.
  • orta asya'ya giden ve bize anlatan ilk avrupalı.
  • "1245 yılında papa innocent, cengiz han'ın torunu olan ve moğol imparatorluğu'nun batı bölgelerini yöneten batu han'a elçiler göndererek, olanakları araştırmak ve bu yeni oluşan gücün büyüklüğünü ölçmek ister. elçilik heyetinin başı, altmış yaşındaki papaz joannes de plano carpini'dir. (...) elçilik heyeti 1245 yılının paskalya günü köln kentinden yola çıkar, almanya topraklarını geçer, dinyeper'i ve don'u aşar, yola çıktığından bir yıl sonra da, batu han'ın oturduğu, altınordu devleti'nin volga üzerindeki başkent'ine varır. bu kentin adı saray-batu, yani saksin, yani itil'dir." arthur koestler - the thirteenth tribe
  • carpini bu seyahatindeki aktarimlarinda biraz kendi gozlemlerini biraz da orada duyduklarini anlatir. biraz fantastik biraz mistik ama arada buyuk zaman olmasina ragmen ibn fadlan'in anlatisi ile de ortusen yerleri olan bir seyahatnamedir yazdigi.

    en eglenceli kismi insansi kavimlerden bahsettigi yerlerdir, okuz ayakli it kafali iki kelimeden fazla insan lisani konusamayan ve sonrasindan havlamaya baslayan okyanus kenarindaki bir topluluk, cengiz ordusu'nu bozguna ugratan yeraltinda yasayan kavim, tek bacakli ve uc kollu, tekerlek bicimi alip attan hizli kosan bir dusman ordusu...

    carpici olan bir baska kismi ise muslumanlardan bahsederken yine kutsal bir din olarak tanimlayip, henuz buyuk dinlerden birisine inanmayanlar icin kafir yorumunda bulunmasidir.

    o cagda avrupa'nin durumu pek ic acici olmamakla birlikte yine de batinin doguya tepeden bakan yaklasimini aktarimlarinda gozlemlemek mumkundur.

    gercekten zorlu bir yolculuktan gecmis ve geri donusunden sonra cok uzun yasamamistir.
hesabın var mı? giriş yap