*

  • h p lovecraft'ın , ithaki yayınlarının korku öyküleri antolojisi karanlıkta 33 yazar derlemesinde adsız kent adlı öyküsüyle birlikte yer alan öyküsünün adı...
  • h. p. lovecraft'ın bir hikayesi.
    bir çingene çocuğu var, kedisi var bunun, bir de kedilere ıstırap olan bir rençber var, karısı var falan. olaylar gelişir.
    bir girişi var, yardırıcı.
    çok hoş.
  • --- spoiler ---

    denir ki skai ırmağının ötesinde uzanan ulthar'da hiç kimse bir kediyi öldüremezmiş ve ateşin başına oturmuş mırıldayan kediye baktığımda buna gerçekten inanabilirim; çünkü kedi gizemlidir, insanların anlayamadığı tuhaf şeylere yakındır. o, eski mısır'ın ruhudur ve meroe ve ophir'deki unutulmuş kentlerin masallarının taşıyıcısıdır. balta girmemiş ormanların efendilerinin akrabası, eski ve uğursuz afrika sırlarının mirasçısıdır. sfenks onun kuzenidir ve kedi onun dilini konuşur; ama sfenksten daha kadimdir, onun unuttuklarını hatırlar.

    ulthar'da, köy sakinleri kedilerin öldürülmesini yasaklamadan önce, komşularının kedilerini tuzağa düşürüp öldürmekten zevk alan yaşlı rençber ve karısı yaşarmış. birçok insanın gecenin içine yayılan kedi sesinden nefre etmesini, kedilerin alacakaranlıkta avlularda ve bahçelerde gizlice koşuşturmalarını kötüye yormasını hesaba katmazsak bununeden yaptıklarını bilmiyorum. hangi nedenle olursa olsun, bu yaşlı adam ve kadın kulübelerinin yakınına gelen her kediyi tuzağa düşürüp öldürmekten zevk alırlarmış ve köylülerin çoğu, karanlıkta duydukları bazı sesler yüzünden, öldürme yöntemlerinin hiç alışılagelmemiş olmadığını tahmin ederlermiş. ancak köylüler, o ikisinin çarpık suratlarında daima var olan ifadeleri ve bakımsız bir avlunun berisinde dallarını yaymış meşe ağaçlarının altında, karanlıkta öylece gizlenmiş bir barakada yaşamalrı yüzünden böyle şeyleri yaşlı adam ve karısıyla konuşmuyorlarmış. aslında kedi sahipleri bu tuhaf insanlardan nefret etmekten çok korkuyorlarmış, onları zalim katiller diye yaftalamak yerine, ister evcil ister avcı olsun, hiçbir kedinin karanlık ağaçların altındaki uzak kulübenin yakınlarına kaçmamasına dikkat ediyorlarmış. ister istemez gözden kaçırılan bir kedi kaybolunca ve karanlıktan sonra sesler duyulunca, onu kaybedeb acize sızlanır ya da kaybolanın, çocuklarından biri olmadığı için kadere şükrederek avunurmuş; çünkü ulthar halkı cahilmiş ve ilk gelenin kediler olduğunu bilmezmiş.

    bir gün, güneyden gelen garip gezginlerin oluşturduğu bir kervan, ulthar'ın kaldırım taşı döşeli dar yollarına girmiş. bunlar kara gezginlermiş ve köyden yılda iki kez geçen diğer gezgin halka benziyorlarmış. pazar yerinde gümüş paralarını tek tek sayıp tüccarlardan hoş boncuklar almışlar. bu gezginlerin hangi diyardan geldiğini kimse söylemiyormuş; ama tuhaf dualar ettikleri ve arabalarının kenarlarına gövdesi insan, kafası kedi, şahin, koç ya da aslan olan garipp figürler resimledikleri görülmüş. kervanın lideri de iki boynzlu ve boynuzlarının arasında tuhaf bir disk olan başlık giyiyormuş.

    bu eşi benzeri görülmedik kervanda annesiz, babasız küçük bir çocuk ve onu neşelendirecek minik, siyah bir kedicik varmış. veba ona acımamış; ama acısını yumuşatmak için bu küçük, tüylü şeyi bırakmış. böylece karanlık halkın menes dediği bu çocuk, güzeller güzeli kedisiyle garip bir şekilde boyanmış arabanın basmaklarına oturup oynarken ağladığından çok gülüyormuş.

    gezginlerin ulthar'da kalışının üçüncü sabahında menes, kediciğini bulamamış ve pazar yerinde yüksek sesle ağlarken, bazı köylüler ona yaşlı adamla karısını, geceleyin duyulan sesleri anlatmış. bunları duyduğunda çocuğun ağlayışı yerini düşünmeye ve sonunda düşünmeye bırakmış. kollarını güneşe doğru uzatarak hiçbir köylünün anlayamadığı bir dilde dua etmiş. sonra köylülerin dikkatleri daha çok göğe ve bulutların aldığı garip şekillere çekilmiş. bu çok tuhafmış; ama küçük çocuk yakarışını dile getirirken başının üstünde, yabansıl şeylerin gölgeli, bulutumsu figürleri oluşur gibi olmuş; iki yanında boynuzlar olan disklerle taçlandırılmış melez yaratıklar. doğa, imgelem gücünü etkileyecek böylesi yanılsamalarla doludur.

    o gece, gezginler ulthar'ı terk etmiş ve bir daha görülmemiş. ev sahipleri bütün köyde bir tek kedi bile bulunmadığını fark edince huzursuzlanmışlar. bilinen bütün kediler ortadan kaybolmuş; büyük, küçük, siyah, gri, çizgili, sarı ve beyaz kediler... köyün reisi yaşlı kranon, karanlık halkın, menes'in kedisinin öldürülüşünün intikamını almak için kedileri yanlarında götürdüğüne yeminler edip kervanı ve küçük çocuğu lanetlemiş. oysa sıska noter nith, asıl şüphelenilmesi gerekenlerin, giderek daha cüretkâr bir şekilde kedilere duydukları korkunç nefret yüzünden, yaşlı rençber ile karısı olduğunu söylemiş. yine de kimse fesat çifti suçlamaya cesaret edememiş. hatta hancının oğlu küçük atal, bütün ulthar kedilerinin alacakaranlıkta, ağaçların altındaki o lanetli avluya gittiğini, içlerinden ikisinin duyulmamış bir yaban hayvanı törenini yönetircesine öne çıktığını, kulübeyi kuşatan bir çemberde ciddiyetle ve çok yavaş adımlar attığını gördüğüne and içmiş. köylüler küçük çocuğa nasıl inanacaklarını bilememişler ve kötü yürekli çiftin kedileri ölümlerine götürecek şekilde büyüdüklerinden korkmalarına karşın, karanlık ve itici avlusunun dışında bir yerde ona rastlayana kadar yaşlı rençperde kusur bulmamayı yeğlemişler.

    böylece ulthar nafile bir öfkeyle uykuya dalmış ve insanlar şafakta uyandıklarında -bak sen şuna! bütün kediler alıştığı ocak başlarına geri dönmüş! büyük ve küçük, siyah, gri, çizgili, sarı ve beyaz... hiçbiri kayıp değilmiş. kediler çok uykulu ve şişman görünmüşler, mırıltılı bir keyifle mayışmışlar. ahali bu konuda birbiriyle konuşmuş ve epeyce de şaşırmış. kediler, ihtiyar adam ve karısının barakasından pek canlı dönmedikleri için, yaşlı kranon onları alıp götürenin karanlık halk olduğu konusunda yine diretmiş; ama herkes kedilerin et paylarını yemeyi ve süt kaplarından içmeyi reddetmesinin garişp olduğu konusunda anlaşmış. sonraki iki gün boyunca ulthar'ın mayışık, tembel kedileri yemeklerine dokunmamış, sadece güneşte ya da ateşin başında uyuklamış.

    köylüler, günbatımında ağaçların altındaki kulübelerin pencerelerinde hiç ışık gözükmediğini tam bir hafta sonra farketmişler. sonra noter nith, kedilerin gittiği geceden beri hiç kimsenin yaşlı adam ve karısını görmediğini belirtmiş. bir hafta sonra reis yaşlı kranon, görevi gereği korkularını yenerek garip şekilde sessizliğe bürünmüş meskeni aramaya karar vermiş. yine de bunu yaparken demirci shang'ı ve taşkırıcı thul'u tanık olarak yanına almayı uygun bulmuş. dayanıksız kapıyı kırıp içeriye daldıklarında buldkları şey yalnız şuymuş: toprak zeminde yenmiş iki insan cesedi ve gölgeli köşelerde dolaşan garip böcekler.

    ardından ulthar'ın sakinleri arasında birçok konuşma olmuş. şüpheli ölümleri inceleyen memur zath, sıska noter nith'le uzun uzadıya tartışmış, kranon, shang ve thul sorulardan bunalmış. hancının oğlu küçük atal bile çok sıkı bir şekilde sorgulanmış ve kendisine ödül olarak şeker verilmiş. yaşlı rençper ve karısını, karanlık gezginler kervanını, küçük menes ve siyah kedisini, kervan ayrıldığı gece kedilerin yaptığı işleri, itici havlunun karanlık ağaçlarının altındaki barakada sonradan bulunan şeyleri konuşmuşlar.

    sonunda köylüler hatheg tacirlerine anlatılan ve nir yolcuları tarafından tartışılan, tam olarak, ulthar'da hiç kimsenin bir kediyi öldüremeyeceğini ifade eden, dikkate değer o yasayı çıkarmışlar.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap