• yeldeğirmenleriyle savaşan alonso quixano'nun* hikayesini ve bir başka açıdan masumiyeti anlattığına inanıyorum bu albümün.

    tanımlayıp detaylandıralım: büyük usta kenny wheeler* ve johnny dankworth orkestrası'nın mart 1968'de çıkarmış olduğu bir başyapıttır. adından ve güzide kapağından anlaşılabileceği üzere don kişot ve maceralarından bahseden bu az bilinen nefis albümün melodileri (aslında kırk iki dakikalık tek melodi de diyebiliriz) de bu ambiyansı yansıtan nitelikte.

    güney londra'nın çıkardığı doçalama üstatlarından kurulu spontaneous music ensemble'ın üyeleri de albüme adeta can veriyor. kenny wheeler'ın flügelhornunun yanında kontrbasta dave holland, alto saksofonfa johnny dankworth, piyanoda dönemin john taylor'ı olarak nitelendirebileceğimiz bobby cornford, bas klarinette tony roberts, trompette başta european free improvisation akımının duayenlerinden derek watkins olmak üzere henry lowther ve hank shaw; vurmalılarda ise john spooner yer alıyor. aslına bakılırsa albüm piyasaya sürüldüğü 1968'den doksanlara dek hitap ettiği çevre dışında pek ses getirmemiş olmakla birlikte günümüzdeki free improvisation/free jazz ve avant-garde jazz meraklılarının* rüyalarını süsleyen lp'lerin başında gelmektedir. ne de olsa wheeler'ın kendi adını taşıyan ilk albümü windmill tilter.

    parça adlarının uyumu bile huzur verici nitelikte. girizgah preamble'ın ardından gelen don the dreamer, sweet dulcinea blue, bachelor sam ve sancho'nun peşine the cave of montesinos, propheticape*, altisidora ve kapanış: don no more ile bilinen varoluşun dışındaki alternatif soyut-evrende yer aldığını hissedebiliyor insan. eh, avant-garde'ın big bandlerce uygulanması ne kadar zor olsa da, iyi bir örneğin kişiye verdiği haz paha biçilemez.

    saygıyla selamlıyorum üstat mr. wheeler'ı ve tutkulu melodilerini.
hesabın var mı? giriş yap