• vakti zamaninda her dersini aldigim biricik odtu iktisat hocasi..doktorasini amerikada yapmis olmasi ile evlere senlik ingilizcesi arasindaki bagintiyi kimse cozememistir..bu bagintinin haricinde ilgili ilgisiz her dersinde marx'in kapitalin organik kompozisyonu hakkindaki goruslerini tekrarlamasiyla un yapmistir..3 cumlesinden ikisi bak ama, haaaayir hayir ama gibi baslangiclara sahiptir.. su siralarda akademik hayata gule gule dedikten sonra chp'den millet vekili adayi olmustur..chp'nin 1 milyon gence is kampanyasinin mimarlarindan biri oldugunu dusunmekteyim..
  • hemşin kökenlidir, yazlarını ardeşen'in oce köyunde geçirmektedir. mecliste çin dostluk grubunun başkanıdır aynı zamanda.
  • (bkz: #5624568)
  • resmini falan gorseniz amma sert gozukuyo diyeceginiz ama aslen cok duygusal, icten, tatli ve insana deger veren bir hoca. bir meslekdasinin suikaste kurban gitmesinin ardindan derse gelemeyecegini bildirmek icin sinifa gelip gozleri dolu dolu bir seyler soylemisti-- hic unutamam. 'political economy of science and technology' diye de bir ders verirdi, pek daginikti ama hocayi sevince ders halkulade oluveriyor. siyaset meydanininda cok yipranmaz insallah bu sevgili hocamiz ...
  • karadeniz sivesiyle ingilizce konusan akademisyen.
  • beşikdüzü köy enstitüsü mezunu chp milletvekili.
  • hakkinda soylenecek onlarca lafin, sitemin, kizginligin bogazima dugum dugum dugunlenip sonra da bosverdigim kisidir. gereksiz bir kisidir. ha yanlis anlasilmasin kendisiyle kesinliklle en ufak kisisel bir meselem yoktur, meselem hocanin temsil ettigi/temsil etmesi gereken misyonla ilgilidir.
  • her hafta cumhuriyet gazetesi' nde yazan eski milletvekili, odtu' lü akademisyen ve hemen hemen bütün üniversitelerde okutulan türkiye ekonomisi adlı kitabın yazarlarından biri. objektif olunarak anlatılması en zor derslerden biri olan türkiye ekonomisi dersini hiç taraf tutmadan, hiç yargılamadan tam bir bilim adamı gibi anlatır. komplekssiz ve öğrenci canlısı bir hoca olarak kendisinin en büyük derdi birşeyler öğretebilmektir. cumhuriyet dönemi ekonomi politikaları ve kurumsallaşma 80 sonrası kuşağa çok farklı terimler olduğu için özellikle onların üstünde durur. konferansları ve konuşmaları kaçırılmamalıdır.
  • türkiye cumhuriyeti, kuruluşunun ilk adımının atıldığı 23 nisan 1920’den tam 90 yıl sonra, nitelik değiştiriyor; usa osmanlısı oluyor.

    önce ingilizce başlık için bağışlayın. ancak ülke siyasetinin gidişi bu nitelendirmeyi fazlasıyla hak ediyor.

    başbakan erdoğan, geçen hafta usa ya da abd demokrasisine övgüler düzdükten sonra, ülkemizin de başkanlık sistemine geçebileceğini öne sürdü. siyasetin anayasa değişiklikleriyle uğraştığı günlerde, başkanlık açılımı önemli bir gündem oluşturuyor. aslında, yargı bağımsızlığını tamamıyla ortadan kaldırmakta olan anayasa değişiklikleri, daha sonra yapılacak, yine başbakan’ın deyimiyle kapsamlı anayasa değişikliği ile tamamlanacak ve toplum başkanlık sistemine kavuşacaktır!

    başkanlık sistemine geçiş önermesi yeni değil; son 30 yıl boyunca devamlı olarak siyasal tartışmaların konusu oluyor. ancak bu kez konu öncekilere göre düşünce, kadrolaşma ve kurumlaşma altyapısı oluşmuş bir biçimde gündeme getiriliyor. bu nedenle de doğru ve gerçekçi bir biçimde değerlendirilmesi gerekiyor.

    ***

    ilke olarak bir ülkenin yasal, kurumsal ve toplumsal gelişmelerinin ürünü olan siyasal yapıların bir başka topluma uyarlanması ya da aşılanması hiçbir zaman çıkış yerindeki sonucu vermiyor. usa örneği özelinde bu genel ilke çok daha büyük bir geçerlilik kazanıyor.

    abd, kıtanın keşfinden yaklaşık 200 yüzyıl sonra kurulmuştur. usa anayasası 1787 tarihlidir; sonrasında da çoğu hak ve özgürlüklerin genişletilmesi amacıyla olmak üzere bugüne dek yalnızca 23 kez değiştirilmiştir.

    usa siyasal yapısı kurumlara ve bunların işleyişiyle ilgili kurallara bağlanmış denetim ve dengelere dayanır. usa siyaset sisteminin güçlü kurumu senato’dur ve her eyalet senato’da iki üyeyle temsil edilir. bu olgu, özellikle kaynak kullanımlarında ya da bütçe ödeneklerinde eyaletlerin federal yapı içinde eşitliğini sağlar. parlamentonun ikinci kanadı olan temsilciler meclisi’nin üyeleri her iki yılda bir; eyaletlerin nüfusuna göre ve dar bölge yöntemiyle seçilir. çok daha önemlisi, ne senato ne de temsilciler meclisi adaylarını siyasi partilerin genel başkanları saptamaz; böyle bir şey kimsenin aklına gelmez; gelemez. her bir senatör ve meclis üyesi yalnızca, evet yalnızca seçmenine karşı sorumludur.

    her eyaletin yasama organı vardır; her eyalet kendi eğitim düzenini oluşturur ve polis gücünü kurar; valiler seçimle işbaşına gelir.

    usa kapitalist üretim biçiminin kendine özgü ürünüdür; kapitalizmin geçirdiği tüm evrimleri özümseyen, içselleştiren ve daha da önemlisi kendisi üreten bir devlettir.

    ***

    türkiye bağlamında üç nokta tartışılmalıdır.

    birincisi, bizimkiler usa derken aslında osmanlı’yı esas aldıklarını saklamıyor. iktidarlarında cumhuriyetin kuruluş değerlerini devamlı aşındırıyor ve osmanlı özlemlerini islam ağırlıklı bir anlayışa oturtuyorlar.

    oysa osmanlı kapitalizm öncesinin kendine özgü bir devlet düzenidir. ayrıca osmanlı’nın islamcı özelliği de akp “düşünürleri” tarafından bu topluma dayatıldığı kadar ağırlıklı değildir.

    ikincisi, akp ile ilgili eleştiri ve değerlendirmeler kişiye ya da birkaç kişiye bağlanıyor. büyük bir yanlış yapılıyor. çünkü akp, ülkenin islamcılaşmasının siyasal hareketidir. konumları ne olursa olsun, kişiler bu hareketin içinde kendilerine biçilen işlevi yerine getirir; gerekirse geri çekilir, yerini bir başkasına bırakır; a gider, b gelir. başbakan’ın başkanlık sistemi isteğine onun bireysel özlemleri gözlüğünden bakmak yanıltıcıdır. başkanlık sistemi isteği, çok daha önemli olarak ve asıl islamcı siyasi hareketin -ve doğal olarak toplumun- geleceği açısından değerlendirilirse çok daha doğru olur.

    üçüncüsü, günümüzde bir siyasal yapıyı almak ve türkiye gibi bir yapıya uyarlamak, yeni bir cep telefonu satın almaya benzemez. tarihsel, toplumsal, ekonomik ve kurumsal yapıların yenilenmesi kendi iç dinamikleri ve devingenlikleriyle olduğunda sağlıklı sonuçlar verebilir. bu nedenle tamamıyla farklı iklimlerde oluşan bir siyasal yapıyı türkiye’ye yerleştirme düşüncesinin kendisi sorunludur.

    ***

    sonuç olarak, bu ikiliyi, yani usa ile osmanlı’yı eklemleme ve cumhuriyet’in temeli olan 23 nisan’ın 90. yılında bu toplumun önüne koyma, akla gelebilecek, olabilecek ve onaylanabilecek bir ilkellik değildir! ama, oluyor!

    ülkeyi bu noktaya taşıyan siyaseti, bütünüyle, yani iktidarı ve muhalefetiyle kutlamak gerekiyor. zaten onlar da kutluyor!

    (yakup kepenek - 26.04.2010, cumhuriyet)
hesabın var mı? giriş yap