• kol saatim 08:52'yi gosterirken, bilgisayarimin sag alt kosesi 08:49'u gosteriyor. cep telefonuma baktigimda ise 08:54 oldugunu goruyorum saatin. az once gerinip esnerken farkettim de 10'u ceyrek geciyordum (sag kolumu yelkovan farzedersek). zaman gorelidir. evet.
  • bunun bir ornegi de "kizgin bir ate$in uzerinde gecirilen bir dakika ile guzel bir kizin kollari arasinda gecirilen bir dakika arasinda zaman e$itligine ragmen cok buyuk bir fark vardir ve bu farktan sonsuzluga ula$ilir" sozudur ki bunu da einstein soylemi$tir yanilmiyorsam.
  • bu konuyu iki şekilde ele alabiliriz.
    birincisi; cümleden de anlaşıldığı gibi zamanın kişiden kişiye göre farklı algılanma durumu: iki kişi düşünün ve birinin çok eğlenceli ve hiç bitmesini istemediği bir işile meşgul olduğunu farz edin. ve bir kişi daha düşünün, çok sıkıcı bir işle uğraşmakta ve bu işin bir an evvel bitmesini istemekte olsun. fazr edelim ki bir saat boyunca bu iki kişi bu işlerle uğraştılar ve sonuçta birincisine göre zaman diğerine oranla çok daha çabuk geçmiş olacaktır.
    ikincisi: ve asıl kafa karıştırıcı olanı ise einstein'ın görecelik kuramıyla çok yakından alakalı olan zamanın hılza ve konumla bağlantılı olarak farlı olabilmesiyle ilgili olandır. einstein’a göre bir sistem hızlandıkça o sistem üzerinde zaman yavaşlamaktadır. işık hızına yakın bir hızla hareket eden bir aracın içinde zaman dha ağır akar. her türlü organik, biyolojik ve anatomik yapı daha ağırdan işlemeye başlar. atom düzeyindeki tüm hareketler yavaşlar. zamanın hıza göre olan bu değişimini, uzayda hareket eden bir araçtaki gözlemci, yani bir astronot anlayamaz. çünkü onun da her türlü hücre fonksiyonu, dolaşım ve solunum
    sistemi daha ağır işleyecektir. dünyada bildiğimiz 3 saatlik bir zaman geçtiğinde uzay kapsülü içindeki adam için sadece 3 dakika geçmiştir. görecelik kuramı olarak bilinen bu teoriyi açıklamak için kullanılan güzel bir örnek ikizler paradoksudur. bu örnekte aynı yaşlardaki ikizlerden biri dünyada kalırken, diğeri ışık hızına yakın bir hızda uzay yolcuğuna çıkar.geri döndüğünde ikiz kardeşini kendisinden çok daha yaşlı bulacaktır.
  • dünyada insanların aynı anda birbirinden farklı zamanlar yaşaması durumuyla da ilişkilendirilebilecek kavram. şöyle ki, kronolojik olarak bakıldığında, tarihin sürekli bir ilerleme halinde değil, ileriye ve geriye doğru sıçramalar halinde olması, zamanın sürekliliği ilkesini sarsmaktadır. zamanın sürekliliği ya da ileriye doğru akan bir yapı olduğu fikri hawking ve einstein gibi fizikçiler tarafından farklı kuramlarla bozulmuştur bozulmasına ama insanda zamanın ilerlemesi ve gelişme paralelliği insanmerkezli bakış yüzünden alışılagelmiş bir beklentidir, halbuki insanoğlu bugün gelişmişlik göstergesi olarak kabul ettiğimiz yapılara ulaşmak için çok sayıda geriye sıçrama yaşamak zorunda kaldı. eşzamanlı olarak değerlendirildiğindeyse zamanın göreliliği daha da çarpıcı hale geliyor. avrupa'da ortacag karanlığı yaşanırken endülüs hakimiyetinde olan bugünkü ispanya topraklarında bilimin en özgür ve parlak günlerini yaşaması buna bir örnektir mesela ya da daha yakına gelirsek, teknolojinin nimetleriyle dünya bazıları için ulaşılması, iletişim kurulması, gidilmesi kolay küçük bir global köye dönüşürken aynı çağda doğduğu toprağı hiç terk etmemiş, hiçbir teknoloji ürünüyle etkileşmemiş insanların bulunması. saatte 350 km hızla gidebilen trenlerin bulunduğu bir dönemde bu trenlerle bir saatte gidilebilecek bir mesafeyi 7 saatte alırken insanın derin derin düşündüğü bir şeydir zamanın göreliliği.
  • sabahleyin çalan saati susturup, tekrar yatağa uzandıktan sonra, bir göz kapatıp açma süresinde, 20 dakikanın geçtiğini ve okula geç kaldığınızı farkettiğinizde anladığınız olgudur bu. (bkz: uyurken vaktin nasil gectigini anlayamamak)

    - evladım, sınava neden geç kaldın, saatini mi bilmiyordun ?
    - hocam, ben sınavın saatini biliyorum ama siz zamanın göreli oldugunu biliyor muydunuz ?
  • genel olarak zamanin göreceliliğine verilen örnekler, insandan kaynaklanan ve ölçülemeyen bir durumlardır. einstein da basitçe zamanın göreceliliğini anlatmak için bu yolu denemiştir. ama aslında eksiktir.

    zamanın göreceliliği fiziksel bir durumdur ve burdaki görece lafı uzayda referans noktasının eksikliğinden kaynaklanmaktadır. biraz daha detaya girmek gerekirse, en basit fizik dersinde bile, x-y-z koordinatlarını çizdikten sonra kesiştikleri noktaya "o" yazarız, "orijin"i temsilen. o bizim referans noktamızdır ve ona göre ölçümleri yaparız. fakat, gerçek uzayda "o" dediğimiz nokta bile haraket halindedir. ve bundan dolayı, görece uzaklıklar ve görece zaman devreye girer.

    en temelinde, zamanın göreceliğini algılamak için uzay-zaman düzlemine ihtiyacımız vardır. fakat insan doğası 4 boyutlu cisimleri algılamaya uygun olmadıgından dolayı, işler burda karışır. algılanamaz duruma gelir. ondan dolayı, einstein ve diğer bilim adamları 3 boyutlu uzayı 2 boyutluya indirgeyip, zamanı da üçüncü boyuta cekip bu kavramı acıklamaya calisir.

    ben de öyle yapıcam ve 2 boyutlu uzayda yaşayan iki dostumuz harry ve marry'inin başından geçenleri anlatmaya çalışacağım.

    harry ve marry birbirlerini çok seven iki boyutlu canlılardır. fakat ayrı uzayların varlıklarıdırlar. harry alpha uzayındadır, marry de beta uzayındadır. (diyelim ki sozlukte tanışmışlar, olur ya) bu ayrılığa bir son vermek ve kendileri gibi 2 boyutlu küçük varlıklar yapabilmek için buluşmaya karar verirler. fakat önlerinde büyük bir sorun vardır.

    bu buluşma nasıl olacaktır? izafiyet teorisini az buçuk ikisi de bilmektedirler. fakat, ne yazık ki 2 boyutlu uzayla zamanın beraber 3 boyut oluşturabiliyor olması durumunu pek algılayamamışlardır. halbuki derste, profesörleri iki boyutlu uzaylarını bir boyuta indirgeyip anlatmış. bunlar da "he! he!" deyip kafa sallamışlardır. profesor de "ohh be! kafaları karıştı. soru sormazlar, herhalde" deyip "dünya neden tepsidir" teoremine geçmiştir. böyle olmasına rağmen, halen 3 boyut derken ne kastediliyor pek idrak edememişlerdir.

    neyse uzun lafın kısası, algılayamasalar da alpha ve betanın üç boyutlu uzayda birbirlerini dik kestiğini biliyorlardır. bundan dolayı, kesişme noktasında buluşmaya karar verirler. fakat, kesişme noktalarında evrenlerinin sonlanacağı gerçeğinden feci şekilde korkmaktadırlar. böylelikle, birbirlerini dik kesen noktaya 500 metre kala durup birbirlerini gördükten sonra, kesişme noktalarına dogru gitmeye söz verirler. harry centilmenlik yapıp buluşma noktasına erkenden gider. 500 metre kala durur ve etrafa bakmaya başlar. marry ise burama şunu süreyim, orama koku sıkayım derken geç kalır. apar topar buluşma noktasına dogru gitmeye başlar. 15 dakika sonra marry 500 metre ötedeki noktaya geldiği zaman harry onu görür ve kızgınlıkla telefona sarılır.

    harry - hani beni 500 metre kala bekliycektin. buluşma noktasında ne işin var?
    marry - saçmalamasana! ben 500 metre uzakta duruyorum, zaten yeni geldim. bir dakika! bir dakika! senin buluşma noktasında ne işin var ya?
    harry - ya manyak mısın? gozlerime mi inanayım, sana mı? bal gibi ordasın işte. ve ben de 500 metre ötedeyim işte.
    marry - asıl manyak sensin be! sen dur orda bakiim. geliyorum ben oraya. bunların hesabını sorcam sana.
    harry - asıl sen dur orda. ben geliyorum.
    marry - (çat)

    ikisi de hırçın hırçın buluşma noktasına doğru ilerler. ama her ikisi de karşı tarafın buluşma noktasında durduğunu zanneder. cunku, uzayları uzay-zaman düzleminde dik kesildiğinden dolayı, bir uzayın diğer uzaya işdüşümü her zaman aynı noktayı gösterir, kesiştikleri noktayı.

    evet sevgili sozluk ahalisi, harry ve marry'i başbaşa bırakırken, farkettim ki kafanız halen karışık ve üstelik bana acınası gözlerle bakıp "deli bu çocuk ayol" bakışları atıyorsunuz. esefle kınıyorum! sizlere, gizem dolu dakikalar yaşatan insana deli demek ayıp, gerçekten. daha fazla deli damgası yemeden konuyu kapatmaya çalışırken son çırpınış cümlemi de görev bilinciyle aktarmak isterim. aslında gorece olarak farklı zaman dilimleri yaşayan iki varlık (canlı veya cansız farketmez) uzay-zaman eğrisinde aynı mutlak birimi katetmektedirler. fakat, 4-boyutun kendi 3-boyutlu uzaylarındaki izdüşümünden dolayı, farklı zamanlar tecrübe ederler (öyle hissetmezler, yaşarlar.)

    kıssadan hisse, biri size "ayri dunyalarin insaniyiz" derse, onu ciddiye alın. *

    not: "ben deli değilim" kanıtı: http://en.wikipedia.org/…ge:spacetime_curvature.png **
  • vaktin izafiyet geçirmesi durumudur. gerisi; lafügüzaf. bitişik ya da ayrı...
hesabın var mı? giriş yap