• jim birader naptın sen ya? öyle ümitlerle gitmiştim ki bu filme benim için hüsranla sonuçlandı.

    ağır ağır giden, gerilim dozu gitgide yükselen bir film bekliyordum ben, filmin tamamı kocaman bir jump scare.

    --- spoiler ---

    filmin ilk yarısı tamamen vasatın altı, her şeyi geçtim bir avazda doğurmak fiilini görüyoruz filmde, o sahneden sonra filmden tamamen koptum. senaryo, hikaye ortalama üstü eyvallah. ana teması sessizlik olan bir filmde nasıl becerebildiniz sinematik gerilimi verememeyi inanılmaz.

    tamam eyvallah toplayıcı erkek metaforları ilk insana yapılan atıflar, insanoğlunun üreme ve hayatta kalma güdüsü, kaybedilen çocuğun yerine başka bir çocuk yapmak vs. güzel de sırf çatışma çıksın diye o ortamda çocuk doğurmak, bilemiyorum...

    sonra o baba kız ilişkisinin yüzeyselliği, kör göze parmak finali, ''ah babacığım ben duyayım diye neler yapmış'' draması tam anlamıyla leş. duvara camlı koyduğunuz aile fotoğraflarını, düşsün ses yapsın diye mi astınız oraya birader demek istiyorum jim kardeşime, çocuklar gürültü yapar diye çalışma odasına almıyorsun.
    --- spoiler ---

    karakterlerin inanılmaz karton olduğu, ikinci sınıf bir gerilim filmi sinemada izlemezseniz bir şey kaybetmezsiniz.
  • filmin ana fikrinden beklediğiniz gerilimle izlediğiniz şey arasında uçurumlar var. 3-4 sahnede jumpscare vermekten başka seyirciyi germeye kafa bile yorulmamış gibi. dramatik yönüyle kendini sevdirmiş sanırım puanlarına bakılırsa ama gerilim beklentisiyle izlerseniz pek keyif alacağınızı sanmam.

    özetle, güzel bir gerilim filmi teması hunharca harcanmış.
  • gayet güzel film.

    baba-kız ilişkisinin işlenmesi biraz eksik kalmış, kabul. filmdeki dram ve çaresizliğin işlenmesi adına, filmin içinde geçtiği evrenin kuralları ve detayları biraz atlanmış ona da varım.

    öte yandan jumpscare eleştirilerine katılmıyorum. filmdeki gerginlik her an mevcut. gıcırdayan en ufak tahta bile insanı geriyor. gerginliğin tavan yaptığı anlar da genellikle bir sesin çıkması ile başlıyor. o yüzden jumpscare olarak tanımlanan sahnelerin fazlaca olmadığı ve sömürülmediği kanaatindeyim.

    oyunculukları çok beğendim. john krasinski'yi her izlediğimde içim ezildi. emily blunt da öyle. karı koca, minimum replikle maksimum duyguyu anlatmışlar. bravo. onun dışında çocukların oyunculukları da çok hoşuma gitti.

    plot hole eleştirilerine de fazlaca katılmıyorum. geri kalanı spoiler:

    --- spoiler ---
    plot hole olarak düşünebileceğim tek şey, yaratıkların duyma yetisi. yere düşen bir çerçeveyi (en iyi ihtimalle) yüzlerce metreden duyup gelebilen yaratıkların, yan yana durdukları insanların nefeslerini ya da kalp atışlarını duyamaması biraz tuhaf geldi. onun dışında filmdeki detayların (tabak-çanak-çatal-bıçak olmaması vs.) gayet güzel olduğunu düşünüyorum.

    bunun dışında yaygın olarak gördüğüm eleştiriler:

    niye bebek yaptılar?
    1) insanlar, konuşmuyor diye john krasinski'yi jim halpert sanıyorlar anladığım kadarıyla; ancak film kırsal ve gelişmemiş bir yerde geçiyor. dolayısıyla bu ailenin pro-life olması ve kürtajı (ve hatta korunmayı bile) hoş karşılamıyor olması yüksek bir ihtimal.
    2) ilk baştaki eczanemsi yerin durumu oldukça kötüydü. halihazırda küçük bir kasabanın eczanesi, üzerine de defalarca yağmalanmış. burada hamilelik testi veya gebelik sonlandırıcı ilaçların kaldığını sanmıyorum. o şartlar altında kürtajın da mümkün olmadığı açık. dolayısıyla gebelik geç anlaşılmış olabilir.

    neden yerin altına sığınak yapmıyorlar/neden nehrin yanına ev kurmuyorlar?
    - bunlar için inşaat gerekir. inşaat = ses. yaratıkların giremeyeceği bir sığınak yapmak zaten mümkün değil, manyak gibi güçlüler (ambar sahnesi).

    yüksek frekansla ses çıkararak yaratıkları etkisiz hale getirmek, koskoca bilim insanlarının aklına gelmemiş mi?
    1) gelmiş olabilir. gelmişse de kendilerini güvenli bir yere alıp, konuyla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyorlardır; ancak bizim izlediğimiz zaman dilimi olayların çıkışından 1.5 sene sonrası. bu süre içinde kırsal bölgede yaşayanlar için bir arama kurtarma çalışması başlamamış olması ya da karşı saldırıya geçilememesi normal.
    2) gelmemiş olabilir. diğer yerlerdeki yaratıkların sayılarını bilmiyoruz. çok sayıda yaratık varsa bir anda insan nesli tükenmiş olabilir; zira çok hızlı ve güçlüler. özetle emin değiliz. konu da bu değil zaten.
    --- spoiler ---
  • bir in flames şarkısı.
  • ---spoiler---

    iyi hoş gerdi, korkuttu da bazı "ehh" dedirten olaylar film dahi olsa mantığa oturtulamıyor.

    1)yere parmak uçları ile basılan, düşen oyuncağın ölüme neden olduğu bir dünyada bok kadar çocuğun haldır huldur koşmasına müsade etmek, öten bir oyuncağa ulaşabilme imkanı vermek.

    2) sürekli bir ölüm tehlikesinin içinde olan ailenin göz yaşartacak kadar rahat tavırlarına rağmen aylarca hayatta kalması.

    3) yere parmak uçları ile basılan, düşen bir oyuncağın ölüme neden olduğu bir dünyada hamile kalmak!!??!

    4) ve yine yeni yeniden dünyanın anasını ağlatmış bir felaketin çözümünün tesadüfen bulunması. gariban bir ailenin gariban kızı tarafından. evet yaratıklar yüksek frekans sese karşı dayanıksızmış. bir benzeri için: world war z filminde, virüsün hastalıklı kişilere saldırmadığının bir askerin müthiş gözlem gücü sayesinde anlaşılması.

    bi de camlı mamlı çerçeveleri dizmemişler mi sağa sola. o da eksik kalsın dememişler. "film bu çok irdelememek lazım." diyemiyorum artık çok göze batıyor.

    ---spoiler---
  • baş rolünde stranger things'deki demogorgon'un oynadığı film.
    90 dakika izleyicilerin hikayeyi anlayabilmesine olanak vermeyecek kadar kısa bir süre. pek çok şey havada kalıyor. keşke bu senaryo biraz daha geliştirilip tek sezon on bölümlük bi dizi olarak hazırlansaymış.
  • güzel bir film bu. bu ara sinemaya gitmek isteyip bok püsür yerli filmlerin dışında bir şey izleyeyim diyorsanız buna gidin. diğerleri çok kötü çünkü.
    filmde bazı kafa yedirten detaylar da var ama olsun ufak bi beyin jimnastiği yapmış oluyorsunuz.
    bir de seyirci çıt çıkarmadan izledi bu filmi. ilk defa böyle bir şey yaşadım normalde patlamış mısır poşet bilmem ne sesinden geçilmez bu kez kilitlenmiş gibi izlediler filmi sfjskj tesadüf müydü acaba? filmin atmosferiyle alakalı bence.

    edit:

    --- spoiler ---

    üzerinden 1 gün geçince biraz düşündüm. kadınla adamın ufacık bir ses çıkardığında üzerine atlayacak yaratıkların pusuda beklediği bir dünyaya çocuk getirmesini çok aşırı saçma bulmuştum. sonra bi anda yaşadığımız dünyanın da çok farklı olmadığı geldi aklıma. dünya gittikçe tehlikeli bir yer oluyor ama insanlar korkusuzca çocuk sahibi olmaya devam ediyor. o hamilelik konusu böyle bir metafor olabilir yani. ya da ben zorlaya zorlaya buraya bağlayabildim.
    --- spoiler ---
  • filmi beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı bir şey (ki ben beğendim, orijinal bir fikri var en nihayetinde) ama filmi sinemada izleyeceklere tavsiyem mısır cips gibi yenecek bir şeyle girmeyin salona, çünkü o sessizlikte yiyemeyeceksiniz :)) bu kadar sessiz bir salonda film izlememiştim. bir heves mısırını kolasını alanların elinde patladı sdfjkl
  • maliyeti düşük başarılı bir film.

    8-10 bölümlük güzel dizi olurmuş.
  • mantıksızlıklarla dolu film.

    insan sanki sadece konuşurken veya hareket ederken ses çıkaran bir varlıkmış gibi işlenmiş filmde. bu karakterler nezle veya grip olsa ne yapacaklar? öksürseler bittiler, tuvalete gidince yanlışlıkla gürültülü osursalar mahvoldular.

    bu yaratıklar nasıl ortaya çıktı, ortaya çıktıklarında ordu neredeydi, bu yaratıklar sadece sese duyarlıysa neden bir yerlere bomba yerleştirip sonra da yüksek sesle onları bombaların yanına çekip patlatmadılar. ne kadar saçma bir kurgu ya!

    bu arada ilk gençliğimizin efsane filmi tremors'u hatırlattı bana. eğer ses çıkarmadan durursanız canavarlar sizi bulamaz.
hesabın var mı? giriş yap