• bu iki felsefi doktrin birbirine yakındır. absürdizm egzistansiyalizmden* gelişmiştir.

    varoluşçuluk basitçe burada olduğumuzu, farkında olduğumuzu ve bu konuda ne yapacağımızı seçtiğimizi söyler. biz yaratmadığımız sürece hayatın anlamı yoktur. soru, nasıl yaşanacağıdır. cevap seçimdir.

    absürdizm, varoluşçuluk gibi kişinin hayatındaki anlamın değeri üzerine kurulu değildir. dünyanın nesnel olarak anlamsız olduğunu, anlam aramanın doğamızda olduğunu ve ortaya çıkan durumun ise saçmalık olduğunu söyler. herhangi bir anlam, nihayetinde geçici ve anlamsızdır ya da ölüm tarafından geçersiz kılınır. çünkü evren, tam olarak kavrayamayacağımız bir absürt yerdir.

    varoluşçuluğun amacı kişinin özünü yaratmak iken, absürdizm sadece hayattaki absürt veya anlamsız olanı kucaklamak ve aynı zamanda ona isyan etmek ve hayatın bize sunabileceklerini kucaklamakla ilgilidir. evet, absürtün mücadelesi ve kaosu arasında bir miktar neşe bulabiliriz ama her halükarda hepsi bir yok oluşla sonuçlanacaktır.

    debe editi: credo quia absurdum
  • her şey aslında bir yok oluşla başlar.
    büyük patlamanın bir başka evrenin kendi içerisine çökmesi ile başladığı gibi bir yok oluş başka bir varoluşa evrilir.
    (bkz: friedrich nietzsche) nihilizmi anlamadığımız şeylerin absürt olmayacak kadar önemli olduğunu söyler bize. anlamsız olan ve absürt olan anlamaya yaklaştığımız şeylerdir. uzay ve zaman gibi.
  • varoluşçuluk seçimlerin sorumluluğunu alma, zamansallığı, ölüm ve hiçliği fark etme nihai kaygıları çözümleme üzerinedir. absürdizm ise tüm saçmalığına rağmen yılmaz bir şekilde mücadeleyi sürdürme gayretidir. tıpkı sisifos gibi.

    (bkz: credo quia absurdum)
  • egzistansiyalizmden absürdizmi çıkardığımızda geriye meditasyon; yani şimdiki an kalır.
  • şu yazının sonunda güzel bir tablo yapmışlar. bakılabilir. dünyayı ve dünyanın doğurduğu anlamları kavrayış biçimlerinin, yüzeysel de olsa, ayrımını yapıyor.
  • eleştirmenlerin mi ya da camus'nün kendi ifadesinin mi doğru olup olmadığı tartışılmakla birlikte, camus etiketlenmeyi sevmediğini belirterek varoluşçu olduğu tanımına karşı çıkar: "hayır, ben bir varoluşçu değilim. sartre ile isimlerimizin yan yana anılmasına hep şaştık. sartre ve ben kitaplarımızı birbirimizle gerçekten tanışmadan önce yayımladık. birbirimizi tanıdığımızda ise ne kadar farklı olduğumuzu anladık. sartre bir varoluşçudur, benim yayımladığım tek fikir kitabı sisifos söyleni'dir ve sözde varoluşçu filozoflara karşı doğrultulmuştur.” camus felsefesini en iyi anlatan sözlerinden biri de; 'hayat hiçbir şey değildir, itina ile yaşayınız.'dır. hayatın bir anlam aramaya çalışmayacak kadar kısa olduğunu, nihayetinde bir anlamı olmadığı, anlamı olsa bile olmasının hiçbir şey değiştirmeyeceğidir. bu yüzden insanın yapabileceği en iyi şey hayatını yaşamak olacaktır. camus hayatın anlamsız olduğunu söylemiştir, fakat anlamsız bir şeyi anlamlı yaşamanın da bir sakıncası yoktur. bu yüzden camus'un felsefesi pesimist veya aşırı melankolik değildir.
hesabın var mı? giriş yap