• bu hakkın tanınması istisnadır. aihm indirect victim'leri bazı şartlar altında kabul ediyor. örneğin, mağdurun ailesi bazen bu hakka sahip olabiliyor. örnek dava; 22 february 1994, burghartz – switzerland (series a-280-b), §18
    veya mağdur olma riskinin çok yüksek olduğu davaları da kabul etmişliği vardır mahkemenin ki burada mağduriyet kesin değil ama mağdur olunursa hak kaybı büyük olacak. örnek dava; 6 september 1978, klass – germany (series a-28), §§30-38
    veya article 8 bağlamında bir şikayet olduğunda kabul edilebiliyor dava; , 13 july 1995, nasri – france (series a-320-b)
  • doğrudan davaya katılanla/davacıyla ilgisi bulunmasa bile kişiye toplumun genelini ilgilendiren bir konudaki davaya katılma hakkı/dava açma hakkı veren kaide. roma hukukundan geliyormuştu galiba. basitçe anlatmak gerekirse tüm vatandaşların çıkarına olan bir mevzuya herhangi bir vatandaş müdahil olabiliyorsa dava actio popularis oluyor. bizim idare hukukunda kabul edilmez, objektif veya subjektif ehliyet aranır falan filan.

    (bkz: onur hocanın yalancısıyım)
  • roma populus'u (halkı) adına herhangi bir vatandal tarafından, kendi adına açılabilen ve bir para mahkumiyeti ile sonuçlanan davadır. alınan para ya devlete veya kısmen devlete, kısmen davacıya verilirdi
  • genel menfaatin sağlanması amacıyla halktan herhangi bir bireyin tüm vatandaşlarla ortak bir hakkını koruyabilmek için açılan davadır. actio popularis’in diğer adı halk davasıdır.

    actio popularis’te anayasa şikâyetinin olmazsa olmaz şartlarından olan ihlalden kişisel olarak zarar görme şartı yoktur. actio popularis’te amaç ilgili düzenlemeden etkilenen herkesin hakkını savunmaktır. bu dava türünün avantajı, bir düzenlemenin hak ihlaline neden olması durumunda bireylere doğrudan anayasa mahkemesine başvuru imkânı sunmasıdır.

    actio popularis’in bireysel başvurudan ayrılan en önemli özelliği, hukuken hakkı ihlal edilsin edilmesin herkesin yasalara karşı anayasaya aykırılık iddiasında bulunabilmesidir. oysa anayasa şikâyetinde, kişiler ancak anayasa’da yahut avrupa insan haklarısözleşmesi’nde bulunan hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi durumunda bireysel başvuruda bulunabileceklerdir. bu durumda bireysel başvurunun şartlarından olan kişisel bir hakkın muhtel olması şartı kaldırıldığında, anayasa şikâyeti halk davasına dönüşebilecektir. öyleyse actio popularis’te başvurunun objektif niteliği, bireysel başvuruda ise bireyin korunması amacı öncelik taşıdığı için başvurunun sübjektif niteliği öne çıkar, objektif niteliği ise ikinci planda kalır.

    actio popularis bireylere kanunların doğrudan denetlenmesi yolunu açmakta dolayısıyla bir yönüyle temsili demokrasinin alternatifini oluşturmaktadır. buna rağmen bu dava türünün birçok ülkede kabul edilmediği görülmektedir. genel olarak bunun nedeni actio popularis’in anayasa mahkemelerine ağır iş yükü getirecek bir potansiyele sahip olmasıdır. 60 yılı aşkındır bireysel başvuru uygulaması bulunan almanya’nın, actio popularis hakkını tanımamasının en büyük nedenlerinden birisi, anayasa mahkemesinin iş yükünün cevap verilemeyecek seviyede artacak olmasıdır. ayrıca, actio popularis’in etkin bir biçimde uygulandığı nadir ülkelerden olan macaristan, anayasa mahkemesi’nin işyükünü azaltmak maksadıyla actio popularis davasının kabulü için bazı kısıtlayıcı önlemler almıştır.

    belirtmek gerekir ki; doktrinde bazı kesimler potansiyel mağdur ile actio popularis’i birbirine karıştırmış, kanunlara karşı bireysel başvurunun actio popularis’e neden olabileceğini iddia etmiş, bu fikirden hareketle potansiyel mağduriyetin uygulamasının anayasa mahkemesi’nin iş yükünü altından kalkılamayacak derecede arttıracağını belirtmiştir. ilk olarak belirtmek gerekir ki actio popularis ve potansiyel mağdur kavramları birbirinden tamamen farklıdır. potansiyel mağduriyette kişinin kamu gücü tarafından yürürlüğe giren bir düzenlemeden etkilenme riski çok yüksekken, actio popularis’te ise bir topluluğun hakkını ihlal edici nitelikteki düzenlemeye karşı, halktan herhangi birinin topluluk adına dava açması söz konusudur. yani actio popularis’te mağduriyet şartı aranmaz. bu durumda actio popularis’te iş yükünün altından kalkılamayacak seviyelerde olabileceği görüşü kabul edilebilirse de, kuvvetle muhtemel mağdur olma şartı aranan potansiyel mağdurlukta iş yükünün bu denli fazla olmayacağı aşikârdır. kaldı ki kişi hak ve özgürlüklerinin söz konusu olduğu bir durumda, sırf iş yükü sebebiyle bu hak ve özgürlüklerin gereği gibi savunulamayacak olması, günümüz insan hakları anlayışıyla bağdaşmaz.

    avrupa insan hakları mahkemesi mağdur kavramını esneterek potansiyel ve dolaylı etkilenenleri de mağdur olarak kabul etmesine karşın, actio popularis türü davaları kabul etmemektedir. bunun sebebi avrupa insan hakları sözleşmesi’nde böyle bir başvuru türünün bulunmamasıdır. aihs madde 34’e göre “bu sözleşme veya protokollerinde tanınan haklarının yüksek sözleşmeci taraflardan biri tarafından ihlal edilmesinden dolayı mağdur olduğunu öne süren her gerçek kişi, hükümet dışı kuruluş veya kişi grupları mahkeme’ye başvurabilir.” bu maddeye bakıldığında ne doğrudan ne de yorumlama yoluyla bireylerin objektif düzenlemelere karşı mağdur sıfatı bulunmadan bireysel başvuruda bulunabileceği sonucu çıkarılabilir. başka bir deyişle, kendisine bir etki etmemesine rağmen sırf bir iç hukuk kuralının sözleşmeye aykırı olduğunun düşünülmesi durumunda, şahısların sözleşme çerçevesinde şikâyet haklarının bulunmadığı açıktır. avrupa insan hakları mahkemesinin içtihatlarında da bu hususa dikkat edilmiş ve actio popularis yasağı kabul edilmiştir.

    ulusal hukuka bakıldığında actio popularis karşımıza ilk olarak 1961 anayasası görüşmeleri sırasında çıkmaktadır. bu görüşmeler sırasında vatandaşa kendisi ile ilgili olmasa dahi anayasa’ya aykırı olduğunu düşündüğü yasanın iptali için anayasa mahkemesi’ne başvurabilme hakkı tanınmasına ilişkin görüş kabul edilmemiştir. ancak actio popularis’in yasalaşması yönündeki bu görüşün amacı bireysel başvuru yolunun hukuk sistemine kazandırılması olmayıp yalnızca actio popularis yolunun hukuk sistemine kazandırılmasıydı. güncel duruma bakıldığında, durumun actio popularis bakımından aihs’ne paralel olduğu sonucu çıkarılabilir. anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun bireysel başvuruya ilişkin hükümlerine bakıldığında kanunlar ve idari düzenleyici işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı görülecektir. bu durumda türk anayasa mahkemesi’ne yapılacak bireysel başvurularda da actio popularis yasağı söz konusudur.
  • antik yunanda da vardı! adı bu degildi tabi! her yurttaş zarar gören olmasa bile diğer yurttaşlara karşı işlenen suçlar ile ilgili dava açabilirdi. amaç ortak bir toplum fikri yaratmaktı.
hesabın var mı? giriş yap