• https://twitter.com/…tatus/1417191573981388800?s=21

    taliban ile afgan hükümet ordusu arasında yaşanan çatışmalardan bir kesit. amerikalı asker, (paralı asker/üniformalı bilinmiyor) afgan personele çatışma ortasında makineli tüfeğin nasıl kullanılacağını öğretiyor.

    taliban burayı siler atar birkaç aya kalmaz. acilen göç işine bir çözüm bulun kardeşim. pakistan mı alıyor, iran mı alıyor. orada bir güvenli bölge mi kuruluyor ne yapılacaksa bir an evvel. sikiyim kabil havalimanınızı aveller. lan havalimanı sende olsa nolur? havalimanından dışarı kafayı çıkaramadıktan sonra. taliban ile hemen görüşülmeli. hatta gerekirse bölge ülkelerinden iran, pakistan ve türkiye olarak bir çalışma grubu kurulup bu göçü afganistan içinde bir bölgede sabit tutmak için her şey yapılmalı. yine suriye'de olduğu gibi yapmamız gerekeni değil, fantezi alemlerinde gidiyorlar. allah bize yardım etsin.
  • bu ülkede hiç kadın yaşamıyor. ya da yaşayan erkekler karektersiz.
  • amerika birleşik devletleri'nde yapılan 11 eylül saldırılarının sorumlusu olarak ilan edilen el-kaide'nin bu bölgede yerleştiği iddiaları, taliban rejiminin bu olaya müdahale etmemesi ve kaynak sağladığı iddiasıyla abd ve koalisyon güçleri tarafından işgal edilmiş ve taliban yönetimden uzaklaştırılmıştır.

    yakın zamanda abd'nin afganistandan çekildiğini söylemesi üzerine taliban tekrar bölgeye yerleşmiş ve ülkemize doğru gelen afgan mülteci akımının başlangıcı olmuştur.
  • tc vatandaslarinin vizesiz gidemedigi ayni dini inancta olan ulke.
  • vatani görevini yıllar önce kâbil'de yapmış biri olarak bazı hatırladıklarımı bir seyahatname mahiyetinde paylaşmak isterim.

    ön not: yıllar önce sovyetler'in afganistan'dan çekilmesinden sonra fırsatı değerlendiren radikal islamcılar hüküm sürmeye başlamış ve afganistan yıllardır düzel(e)memiştir maalesef.

    halk arasında sovyetlerin çekilmesindeki en büyük etkenin "iman gücü ile" savaşmış olan mücahitler olduğu yönünde bir inanış hakimdi. bir sohbet esnasında saçı sakalına karışmış yaşlıca bir adama o dönemki rütbesini sorduğumda "ben bir generalim" cevabını aldığımda bir hayli şaşırmıştım. hâlbuki adamcağızın kendine hayrı yoktu. elimdeki g3'ü incelemek istedi, şarjörü çıkarıp verdim ve siz türkler çok kaliteli silah üretiyorsunuz demişti. bunun üzerine her ne kadar göğsüm kabarmış olsa da g3'ün miadı dolmuş bir piyade tüfeği olduğunu da hatırladım. ayrıca sokaklardaki çocukların ellerinde bile keleş* görüyorduk bazen.

    yine de türklere karşı bir saygı, sevgi duyuyor gibiydiler. bunun tamamen müslüman bir ülke olmamızdan kaynaklandığını düşünüyorum. zaten emir komuta bu yüzden türk silahlı kuvvetlerinde idi, belki de.

    *****

    mahallelerde düzgün bir altyapı yoktu, kerpiçten yapılmış evlerin helasından akan pislik, sokağın ortasındaki oyuk bölüme dökülür. ev yapımında kullanılan killi toprağın* yapımında çocuk işçiler çalıştırılır genellikle. su kaynakları oldukça kısıtlıdır. o dönem yapılan bir sondaj çalışmasında 60 metre sonunda ulaşılan suda savaş kalıntıları bulunduğundan suyu kullanamamışlardı mesela. neyse ki siemens 'tamamen hayrına" dizel motorlu bir su kaynağı kurmuştu görevli olduğumuz mahalleye.

    evlerin bahçelerinde suyu kurumuş kuyular bulunur genellikle. bunlardan birinde cinayete kurban gitmiş bir kadının cesedinin çıkarılması sıradan bir olay gibi karşılanmıştı. ya da evin kenarında bir yerinde çuvallar dolusu mühimmat bulunması var mesela. hatta bir keresinde dev bir füze çamura saplanmış halde bulunmuştu. hatta bulan adam balta ile birkaç kez füzenin başlığına vurmuş, allah'tan fünyeye denk getirmemişti.

    birçok yerde mayınlar hâlâ çalışır halde toprağın altında, en tehlikeli olanları ise anti tank mayınları idi. birkaç tanesinin, işini iyi yapan isveç ordusu tarafından güvenli bir şekilde imha edilmesine tanık olmuştum. bu gibi durumlarda çevre güvenliğini türk silahlı kuvvetleri sağlardı.

    *****
    çocukların durumu içler acısı idi. sürekli dikenli tellerin arkasından bir şeyler isterlerdi. elimizden geldiğince yiyecek bir şeyler verirdik. bisküvi, çikolata, şeker vesaire. buz gibi soğukta bile çıplak ayakla gelen çocuklar olurdu. hatta bas gitar çalmayı seven metalci, izmirli arkadaşım* çocuklardan biri için "moon baby" adında bir şarkı yazmıştı, uçaksavarın başında nöbette iken...

    *****

    esrar kullanımı oldukça yaygındı. acınası durumdaki sözde polisler dahi ulu orta afyon sakızı çiğnerken ya da esrar tüttürürken görebiliyorduk. para karşılığı satabiliyorlardı da. biz almıyorduk, zaten yasaktı.

    *****

    develerle gezen seyyah gruplar, genellikle peştular silahlıydılar. fazla yaklaşmak tehlikeli olabilirdi.

    *****

    kadınlar burka giyer. birkaç tanesinin yüzünü sans eseri otobüs camından gördüğümde şaşırmıştım çünkü abartılı şekilde makyaj yapmışlardı.

    *****

    mahalle aralarında sovyetlerden kalma zırhlı araç hurdaları görmek gayet sıradandı. ayrıca büyük bir tank mezarlığı da vardı. ilginçtir ki bu hurdalar hiçbir şekilde toplanmamıştı, yıllardır öylece durdukları belliydi.

    *****
    bir keresinde devriye sırasında, devasa müthiş bir sovyet mimarisine rastlamıştık. zamanında sovyetlerin yaptığı, elektrik motoru üzerine bir üniversite olduğunu söylemişlerdi. sovyetler hangi akla hizmet böylesine güzel bir binayı oraya kondurmuştu? hem de o yıllarda. inanılır gibi değildi...

    babür'ün çiçek bahçesi hâlâ sapasağlamdı fakat kral ve kraliçenin sarayları delik deşikti. kraliçeninkinde daha az tahribat vardı. kralın sarayının en alt katında muazzam bir hamam vardı, mermerleri olduğu gibi duruyordu. şimdi ne durumdadır kim bilir...

    dipnot: işbu entry hiçbir amaç gütmemektedir. bir anı mahiyetinde öylesine yazılmıştır.
  • bu ülke niye böyle lanetlenmiş yer gibi durmaktadır. onu irdeleyeceğiz.

    isviçre'nin bir açıdan avrupa'daki milletlerin kavşak noktası olması gibi, asyanın önemli kavşak noktalarından biri afganistandır. kaba bir tabirle türk, iran,hint milletlerinin kesişim noktası. kavşak noktaları akıllıca yönetilmezse sıkıntı büyük olur ve diğer artellerde de karışıklıklara yol açabilir.

    bugün için afganistanda özbek, tacik, hazara, paştun (afgan) gibi etnisiteler konuşulmuyor zira problem o akdar ilkel kabile-klan düzeyinde ki henüz o noktadan bile çıkılamıyor. veya problem bu şekilde büyük resimde tanımlanmak yerine daha alt resimde tanımlanması yeğleniyor paydaşlarca. mesela türkiye raşit dostum'a evsahipliği yapmak ve destek vermek suretiyle afganistanda doğrudan taraf tuttuğunu göstermiştir.
  • herat ve mazar-ı şerif havalimanları taliban ile olan sıcak temas nedeni ile uçuşa geçici olarak kapatılmış durumda. bir expat arkadaşımız herat'ta mahsur kaldı ve italyan elçiliğine sığındı. kandaharında durumu iç açıcı değil, günde bir uçuş veya iki uçuş yapılıyor. zira çarpışmaların en şiddetli yaşandığı yerlerin başında kandahar geliyor.

    kabil'de durumlar şimdilik sakin, herkes eylül ayını bekliyor…

    edit: expat arkadaşı çıkarabildik herat'tan çok şükür…
  • bölgenin istikrara kavuşması için pakistan ile birlikte etnik hatlar üzerinden parçalanması gerektiğini düşündüğüm ülke.

    https://www.youtube.com/watch?v=ab9zk8yt4_y

    https://www.youtube.com/watch?v=jac5eenftww

    bölgede pakistan'ın kuzey-batısını da içine alan bir paştun ülkesi, iran-pakistan-afganistan'dan kopacak bir balochistan, tajikistan ve özbekistan'a gidecek kuzey bölgeleri, afganistan'ı hak ettiği yere taşıyacaktır.

    afganistan merkezi hükümeti olan bir ülke olacak ne etnik yapıya ne de coğrafyaya sahiptir. söz konusu bölge tarih boyunca dağları ile devletlerarası bir sınır, bir frontier olmuştur.

    gereksiz yere ülkenin içindeki bir sürü coğrafi konum bu istikrarsız yapıya bağlı kaldığı için yanmakta hala.
hesabın var mı? giriş yap