• "...kumarbazların en azılısı olan düşeş recep eskiden pek değildi ama, ölümü yaklaştığından mıdır, şimdi sofu biri kesildi. namazı niyazı eksik olmuyor. dini bütün biri olarak sırat köprüsünü selametle geçip cennete kapağı atmak istiyor." "peki, nereden biliyor cennet diye bir yer olduğunu?" "bu, yazı ve tura atmak gibi bir şey. kafasında ihtimal hesapları yapıyor. ya yazı gelecek ya tura; aynı şekilde ölümden sonra ya bir hayat olacak ya da olmayacak. düşeş recep hayatının kumarını asıl şimdi oynuyor. ne derler? şeytanı bol olsun. "

    ihsan oktay anar/amat
  • dahiyane bir politik buluş. yoksul insanları kimsenin görmediği bir dünya ile ikna etmek müthiş bir başarı.
  • yaşamın yeterli olmadığını düşünenler için bir nevi motivasyon.
  • bir hesap verme ilkesine dayanan inançtır. buna inanan insan sorumlu davranır zira ödeyeceği bir hesap vardır. eğer sorumlu davranmıyor ise aslında bu ilke onun için yok hükmündedir.
    kimi kez inançsızlık çok inanırmış gibi görünerek maskelenir kişilerin sözüne inanılmaz eyleme bakılır.
  • (bkz: #54211714)
  • insanin bu dunyada yedigi her nanenin bir sekilde odullendirilecegi ya da cezalandirilacagi siarindan hareketle, kendine ceki duzen vermesi gerektigini anlatmaya calisan veri bir inanc.
  • fatiha suresi 4. ayet "din gününün sahibi (maliki)"

    bu ayet, insan hayati uzerinde derin etkisi olan onemli bir ilkeyi ifade eder. "malik (sahip) olmak" el altinda tutmanin ve egemenligin en ust derecesidir. "din gunu" de ahiretteki ceza günü demektir.

    insanlar cogu zaman, yuce allah'ın ilahlıgına ve evrenin yaraticisi olduguna inanmıslar, fakat bununla birlikte ceza gunune inanmamıslardir. kur'an-ı kerim bu gibilerin bir kismi hakkinda soyle diyor:

    "eger onlara "gokleri ve yeryuzunu kim yarattı?" diye soracak olursan kesinlikle "allah" derler." (zumer suresi, 38)

    yine kur'an-i kerim 'in baska bir yerinde onlar hakkinda soyle deniyor:

    "onlar kendilerinden olan bir uyaricinin gelmesini saskinlikla karsiladilar ve kâfirler; "bu sasilacak bir seydir. bizler olup toprak olduktan sonra yeniden mi dirilecegiz? bu uzak ihtimalli bir donuşstur" dediler." (kafsuresi, 2-3)

    "din günü"ne inanmak, islam'in inanc sisteminin önemli ilkelerinden biridir. bu ilke, insanlarin bakislarini dunya hayatinin ardindan bir ahiret aleminin varligina cevirmesi dolayisiyla buyuk bir degere sahiptir. bu inanc sayesinde insanlar dunya hayatinin zorlayici sartlarina bagimli hale gelmekten kurtulurlar. böyle olunca da, bu zorlayici sartlarin uzerine cikarak onlara egemen olurlar. yine bu inanc sayesinde emeklerinin ve calısmalarinin karsiligini sadece gunleri sayili kisa omurleri icinde ve sinirlari belirli yeryuzu alaninda gorme endisesinin tutsagi olmazlar. o zaman da allah'a guven, iyilige inanc, hakka israrli baglilik, gonul rahatligi, hosgoru ve kararlilik icinde allah rizasi icin calisma; allah'in gerek dunyada ve gerekse ahirette vermeyi takdir edeceği karsiligi, bu ikisi arasinda ayrim gozetmeyen bir hosnutlukla karsilama imkânina kavusurlar.

    bundan dolayi bu ilke, arzu ve ihtirasların tutsagı olmakla, insanlıga yarasir bir "insanca ozgurluk" arasinda tercih noktasidir. diger bir deyisle ahirete iman, beserî ideolojilerin, deger yargilarinin kölesi olmus ve cahiliye sisteminin sapik ve carpık insan tabiatı ile allah'in, kullar, icin arzuladigi mukemmel insan tipi arasındaki yol ayrımını olusturur.

    bu ilke insanların dusuncesinde yer etmedikce, insanlar emek ve calismalarinin karsiligini yalnızca dunyada degil, ahirette de goreceklerine kesin olarak inanmadıkca, omru sinirli olan fertler, ugrunda calisilmasi, emek harcanmasi gereken baska bir hayatin varligindan kesinlikle emin olmadıkca ve o hayatta karsiligini alacagina guvenerek hakkin ve iyikigin zaferi icin fedakârlikta bulunmadikca, ideal ilâhi nizama uygun bir insanlık hayati gerceklesemez.

    ahirete inananlar ile onu inkâr edenler ne düşünce ne ahlâk ne davranis ve ne de pratik uygulamalar bakimindan bir olamazlar. bu iki tür insan ne dünyadaki isleri ve ne de ahirette gorecekleri karşilik bakimindan ortak noktalari bulunmayan taban tabana zit iki ayri sinifi teskil ederler. iste yol ayrimi derken kasdedilen budur.

    kaynak : fi'zilail kur-an tefsiri- seyyit kutub
  • deistlerin handikapı olan inanç.

    kabul ettikleri tanrı, din göndermez, yaratır bırakır, cennet cehennem uğraşmaz, öyle bir kenarda şirin bir tanrıdır.

    gerçekte öyle midir?

    güncel olaylardan yürüyelim, 3 yaşında bir çocuk bağırsakları yırtılırcasına tecavüze uğrar, şayet ahiret yoksa, olan biten bu dünyayla sınırlıysa, o halde bu duruma seyirci kalan tanrı ne kadar sevimli ve şirin olabilir.

    45 çocuğa hayvanın biri tecavüz ederken de izlemiş, kainatları yaratmaya gücü varken, bu duruma hiç de ses çıkarmamıştır.

    özgecanın tecavüze uğrayışı, yakılıp kesilip biçilmesi esnasında da bu durumda film izler gibi izlemiş oluyor.

    tanrı inancı ve adalet ayrılmaz bir bütündür. çünkü içimize adalet, merhamet, sevgi, aşk gibi hisleri yerleştiren bir varlık bunlara sahip olmalı. bunca varlığa bunca merhamet, sevgi ve şefkat versin ve onca tecavüzü ve cinayeti, engelleyebilme gücü varken sadece izlesin. bu onu şirin ve iyi değil, ( haşa ) sadist bir tanrı yapar.

    ahiret inancı bu handikapı ortadan kaldırır. her mazlumun hakkının verileceği, dünyada çektiklerinin günahlarına keffaret sayılacağı, çektiği sıkıntıların karşılığı olabilecek cinste şeylerle sonsuz, evet bitmeyecek sonsuz bir hayatta hayal edemeyeceği güzelliklere kavuşturmak suretiyle allah kullarının arasındaki sorunları hükme bağlar. mazlum, artık huzurlu, mutludur, fani olan, zenginlerin bile çekip gittikleri dünya artık geride kalmış, zulümsüz sonsuz bir hayat kendisine bahşedilmiştir.

    hal böyleyken, deistleri bu konuya ikna ettiğinizde, karışan kafasıyla sığınacağı yer bir din değil, o halde tanrı yoktur fikri olacaktır.

    dinleri temsil eden, erdemsiz, ahlaksız, hak hukuk tanımayan adi insanlar şunu iyi bilin: ahirette çok insanın dinsiz olmayı tercih etmesinden hesaba çekileceksiniz. sizlerin o güzel ahlakı sindirememiş sahte imanlarınız, nice güzel insanı allah'dan uzaklaştırdı. öyle kendi halinde ateist insanlar var ki, onlara öfkeyle bakılmaz, ama siz, insanların hakikatlere sırtını dönmelerine sebebiyet vermiş yobazlar sürüsü siz, gözüken saç teliniz gibi basit şeylerden hesaba çekileceğinizi düşünün durun. sırtınıza yüklenen vebali gördüğünüzde, sizi bu iki yüzlü hayata sürükleyen hocalarınızın düştüğü durumu gördüğünüzde her şeyi anlamış olacak, ahiretin olmamasını dileyeceksiniz.

    zilzal 7-8 : artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecek, kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.
  • islâm'a göre ölümden sonra başlayacak hayata olan inanç. kuvvetle muhtemel homo sapienslerin ölmüş yakınlarını rüyalarında görüp onlarla konuşmaları, atalarımıza farklı bir dünyanın olduğu düşüncesini hissettirmiş olabilir. ayrıca insanoğlu, varoluşu fark ettikten sonra 'yok olmanın' acı bir durum olduğunu anlamış olmalı ki öldükten sonra bile var olmak istiyor. hayat öldükten sonra değil, doğduktan sonra var.
  • insanların dünyadaki haksızlıklar, berbatlıklar, adaletsizlikler vs. karşısında afallayıp delirmemesi için dini liderlerce şuuraltlarına yerleştirilerek rahatlamayı sağlayan, asıl hayatın bu hayat olmadığı inancı. düzenin korunmasında büyük etkisi vardır. tembelleştirir, fakirleştirir. sosyal patlama sibobudur.
hesabın var mı? giriş yap