• göz boyamaya dayalı belediyecilik sistemi.

    vatandaşın verdiği vergilerle lale dikerek paraları çarçur etmek, canım ormanları talan edip yandaşların kaçak villalarına göz yumarak diğer taraftan kentin göbeğine parklar yapmak, ve herhangi bir belediye için sıradan bir iş olan çöp toplamayı olağanüstü bir belediyecilik hizmeti olarak göstermekten ibaret olan belediyeciliktir.

    "belediye ihalelerine sürekli fesat karıştırmak" ve "yolsuzluklar silsilesi" bu belediyeciliğin temelidir. ihaleler yandaşlara verilir. yolsuzlukların o kadar "organize" bir şekilde üstü örtülür ki, bir tek rüşvetin yasallaşması ve "rüşvet yasası" çıkarılmadığı kalır.

    seçim öncesi kükürtlü ve arsenikli kömür dağıtmak suretiyle 21. yüzyılda kentteki hava kirliliğini avrupa birliği standartlarının 10 katına çıkmasına yol açmak, bu belediyeciliğin dünyada görülmemiş icraatlarındandır.

    dünya üzerinde halkına en pahalı doğalgaz sayaçlarını satıp üzerine de bedava verilmesi gereken pil parası alarak, "-ben bunu belediyeye kaynak sağlamak için yapıyorum, o paralarla yatırım yapacağım, otobüs alacağım" deme pişkinliğine sahip olanlar da ak belediyecilik temsilcileridir.
  • bir örnek üzerinden özetleyemeye çalışacağım belediyecilik.

    istanbul'un en kalabalık nüfusa sahip, varoş sayılabilecek bir ilçesi. ve bu ilçenin belediye başkanı.

    bu dönek ibne akp ilk seçimini kazanmadan önce refah partisindenden belediye başkanı. seçim yaklaşıyor ve akp afişler asıyor. bu adam akp'nin afiş asmasını yasaklıyor, zabıtalar akp afişi asanlara cezalar kesiyor, afişler toplanıyor.

    akp seçimde çok büyük patlama yaşıyor, refah partisi tarihe gömülüyor ama bu adam gene de refah partisinden seçiliyor. bir kaç ay sonra akp'ye transfer oluyor.

    10 yılda belediye başkanı olduğu ilçeye 72 adet belediye kültür sarayı yaptırıyor. kültür saraylarından en ucuzunun ihale beledi eski parayla 12 tirilyon. başkan ihaleleri eşe dosta dağıtıyor. payını alıyor.

    ortam varoş olduğu için şu an kültür merkezlerinin yaklaşık 60 tanesi kapalı. içinde bir kaç bekçisi var. belediyeye maliyetleri çok fazla.

    bu on yıl içerisinde kamu ihale kanunu yaklaşık 150 kez değişiyor. her değişimde işler daha da kolaylaşıyor.

    şimdi akp'li bir belediyeyi denetleyecek bir kurum yok.

    işlerin ilerleme biçimi çok kolay. belediye başkanının en yakın kankası eski parayla 1 tirilyona bir arsa alıyor. bir kaç ay sonra belediye oraya çocuk parkı yapacam diye 3 tirilyona istimlak etmeye kalkıyor. arsa sahibi kanka mahkemeye başvuruyor, arsasının bedelinin 5 tirilyon olduğunu iddia ediyor. mahkeme belediyeden savunma istiyor. belediye adam gibi savunma yapmıyor ve kanka mahkemeyi kazanıp arsayı 5 tirilyona belediyeye satıyor. belediye arsaya iki salıncak koyuyor. 4 tirilyon tiko para kankayla başgan arasında pay ediliyor.

    kısacası akp belediyeciliği artık böyle. ben size bir şey söyliğim mi? hani akp hep övünüyordu ya şöyle yol yaptık, böyle viyadük yaptık. dikkat ettiyseniz artık pek yol filan da yapılmıyor. artık vurgun yapmak için ihale açmaya gerek kalmadı. zaten bunları denetleyecek bir kurum da yok piyasada.
  • yol asfaltlama çalışması yaptığında "asfaltınız hayırlı olsun" diye pankartlar açan bir belediyecilik anlayışıdır.
    görevlerinin çıktıları lütuftur. halk, hizmete aç garibanlar topluluğudur. haklarını değil lütufları hakederler. o işler halkın vergisiyle değil onların partisinin parasıyla yapılmıştır. semtleri, şehirleri kaba ve kalitesiz malzemelerle donatırlar. tanıdıklarıyla çalışırlar.
  • badem bıyık'la hizmet verir.
  • sokak lambalarının tükettiği elektriği, birer buçuk lira şeklinde hanelerin elektrik faturalarına ekleştirmek gibi dahiyane çözümler üreten hizmet anlayışı.
    sosyal devlet mi? o da ne?
  • balıkesir'de sokakların asfaltını yeniledigi icin asfalt parası adı altında, daire basina 300-500-700 lira gibi degişen ucuk meblalar isteyen anlayiş. ha sonra noldu, ilk seçimde mhp aldı götürdü. iyi oldu.
  • ilk kuralı her kaldırıma granit döşemek, ikinci kuralı her bulduğu çayır çimene iki hafta sonra solacak olan yüzlerce lale ekmektir. köprülü kavşakları zaten hiç saymıyorum.
  • çok övündükleri muhafazakarlık nosyonu yayaları, yeşil alanları, geleneksel mimariyi hemen hiç içermeyen belediyeciliktir.
    şehrin değerli kamu alanlarını ranta açmak, imar emsallerini yandaş müteahhitler lehine aşırı yükselterek servet transferi sağlamak, kentsel dönüşüm adı altında şehrin merkezini fakirden alıp zengine vermek en temel icraatleridir.
    tabii bu icraatlerin ortaya çıkardığı sonuç, dikine yapılaşmış, yeşil alanları minimize edilmiş, sokaklarında insan yürümeyen, kaldırımı dar, altyapısı sakat, trafiği bombok şehirler (bkz: çukurambar)
    ne yazık ki iyi niyetli olanlarının dahi bundan iyisini düşünüp yapacak ne kapasiteleri ne de kent kültürleri var. beş on yıl sonra götüm gibi işler yaptıklarını idrak edecekler ama ne fayda?
  • vatandaşın cebinden beslenir.

    1-100.000 nüfuslu bir ilçenin dahi tüm sokak kenarlarını ücretli otopark yapmak akp belediyesine mahsus bir davranıştır. izmirdeyim merkezi bir yerde oturuyorum sayılır, evimin önüne aracımı park ederken para ödemiyorum. demek ki izmir'de bunlara oy versek evimizin önüne kadar otopark yapacaklar, yazık....

    2- bulunduğum şehirden uzaklaştım diyelim rastgele bir yere gidiyorum. nerede abuk subuk bir nedenden yahut 2 km. hız sınırını geçtim diye trafik cezasına çarptırılsam orada bilirim ki akp belediyeciliği vardır. burada amaç ulaşım sorununu çözmek değil, para para para para para gelsin.
hesabın var mı? giriş yap