alamancı hediyeleri

• 35 centlik aldi çikolatası.eskiden bir şey sanardık meğersem para değilmiş.
• burada kıçını yırtsan da bulamayacağın şeyler olması en makul olanıdır.
  sokmuşum viski, malbuş, toblerone, nutella, milka, haribo falan fişman'a. mozambikte mi yaşıyoruz len biz, istesek kendimiz de alamaz mıyız o hedeleri?
  haa, bir egetürk olur, iki paket prince denmark olur, bi six pack hansa pilsener olur bilmem ne olur ona bir şey demem bak.
  akıllı olsunlar ve adam gibi bişeyler getirsinler yoksa alcam bir gün ayaklarımın altına. zaten saat x demeyip, y demeyip cebimizden harcayıp benzin koyup yollara dökülüyor ve saatlerce de bekleyerek havaalanından karşılamaya ve sonak da gene uğurlamaya gidiyoruz anasını satem.
  barim düzgün bişey getirin leyn. arşlok işte noolcak.
• (bkz: iğneli saç fırçası)
  
  iğne derken metal dişli saç fırçası demek istiyorum. ama iğne gibi battığı için böyle der ve kullanmazdık. ama ısrarla getirirdi yine de alamancılar
• çikolata.. ama dandik olanlardan. yıllarca dayımın uçaktan aşırdığını sandım lakin uçakta da dağıtılmıyormuş.. okurken almanyadan gelen bir öğrenciye göstermiştim çikolatayı. "bizim iki arkadaş zehirlenmişti bundan" derken çikolatayı suratına tükürüyordum kızın.
  son 2 senedir çay getiriyor.. bildiğin rize çayı lakin alman markalı. demlediğinde sarı renk oluyor ama. yeminliyim dayımın getirdiği yiyecek içeceklerin tadına bakmamaya
• ilk zamanlar kahve sütü gelirdi minik plastik kutucuklarda,sonracıma kalın otto,neckermann gibi dergiler,toffifee,merci çikolatalar,mevlana çay vs vs.
• genelde köşedeki marketinizden de üç otuz paraya alabileceğiniz ottan boktan şeyler olur.
  12 € lik aldi viskisi bile "makul" sayılır gelen saçma sapan şeylerin arasında. oysa biz öyle miyiz canım? baktın gördün buradaki bim'de bile aynısını ya da muadillerini bulabileceğin şeylerden getiriyorlar hep ısrarla, işte o zaman sen de normaldeki gibi tarhanasından bulguruna, incirinden zeytinine varıncaya kadar "uygun" şeyler yerine en sikindirik kaufhaus da bile bir kaç cent'e alabilecekleri amdan götten şeyleri paketleyip vereceksin ellerine dönüşte. belki anlarlar. şayze türken.
• eski bir "alamancı" olarak halkın beni genelleme eğiliminde olduğunu bir kez daha öğrenmiş bulunuyorum.
  
  eskiden cidden bir şey yoktu burada, ne getirsen gideri vardı. neler getirirdik? çocuklara çikolata, cips, poster, daha büyüklere de sipariş getirirdik (hediye olarak tabii). ne bileyim sülalede spor ile uğraşanlara burada olmayan veya çok pahalı olan özel spor ayakkabısı, sporcu gıdası vb gibi.
  
  lakin artık burada da herşey var ve çok da pahalı değil. artık alamancı olarak buradaki yakınlara ne getirsen ağız burun kıvırma olasılığı yüksek.
  
  not:biz kendimize gurbetçi bile demezdik, zira biz türküz, anlayan anladı, olsun olsun almanya'daki torunduk, yeğendik...
  
  not2: alamancı kelimesini kim türetti bilmem, belki türeten yine bir gurbetçinin kendisidir, ama yıllarca aşağılama unsuru barındıran bir kelime olduğunu düşünüyorum.
  
  alamancılar hakkında söylenen birçok şeyde gerçek payı vardır ama birçoğu yerli halkımızda da bol miktarda mevcuttur zaten (başta görgüsüzlük olmak üzere)
  
  (bkz: alamancı klişeleri)
  (bkz: türk halkının birbirinden nefret etmesi)
• (bkz: nussknacker)
• schuma şampuan, nivea krem ve kaçak çay ın başını çektiği hediyelerdir. buna ek olarak kahve ve rengarenk gömlek ve etekler . neyse ki şimdi akıllandılar. çanta dolusu çikolata ve içki getiriyorlar. mama gurban.
• sene 1985 - itt schaub lorenz elde,omuzda gezdirilebilir askılı radyolu teyp/bol miktarda ses kaydı yapılabilir boş kaset
  sene 1990 - elektrikli bakır semaver (bunu istanbuldan alıp memlekete getirdikleri konusunda şüphelerimiz vardı o zamanlar)
  sene 1995 - agfa fotoğraf makinası ve bir kutu dolusu boş film.
  sene 2000 - çocuklar için çift taraflı giyilebilir mont, basınca ışıkları yanan iki spor ayakkabı, elektrikli pilav pişirme tenceresi.
  sene 2005 - blaupunkt cd değiştiricili oto teyp
  sene 2010 - inna lillah ve inna ileyhi raciun (izzettin amca hakkın rahmetine kavuştu)