ali şenozan
-
türk sanat müziğine rast makamında birçok eser kazandırmış söz yazarı ve bestekar.
-
bütün eserleri:
akça tellerine gönül bağladım
al yanakta handeler açtın güzel
âşıkları inandırır yalan vâd ile kandırır
aşkın bilmecesini bir bakışta çözersin
aşkından her akşam içerken üzgün
aşkın yaşı olmazmış yazı kışı olmazmış
aşk oduna yandı gönül
aşktan yana yazdım yaprak da tükendi
bakışından bilirim kalbimi incitmeye geldin
beni bırakıp burada gitme güzeller güzeli
bırak dalında kalsın bana güller getirme
bir can koydu felek kuru bedende
bir el tuttu şu hummâlı başımı
bir günün aşkı geçti senin yanında sensiz
bir minik kuş gibi sevmek istedim
bir yolcu gibiydin gönül bahçemde
bitti artık güzelim sana gelen o yollar
bu aşkın sonunda ayrılık varsa
bu çırpınış mutluluk mu melâl mi
bütün insanları sevdim gönülden
can evimden yaralanmış
çiğdemim çiçeğim gonca meleğim
dalgındı siyah gözlerin ilk gördüğüm akşam seni
dallarda sarı rüzgâr ağar saçlarım ağar
dost bildim kendime yüce dağları
dört mevsim içinde aşk ikliminde
düştüm de tâlihin gurbet burcuna
el çek tabib el çek yaram üstünden
fâni olan bu dünyâda âdem isen sözle konuş
gidip de dönmeyen bir yolcu gibi
gittiğin yolları yakın sanarak (bekleyeceğim)
gönlümde garip hüzün
gözlerin her yerde onu arıyorsa
güz yeli eser eser duman düşmüş dağlardan
hasreti yıllara sor ırağı yollara sor ...
hayat coşkun dalgaları göğe çıkan bir umman
hazan erdi gönlü derde sal şimdi
her akşam hüzünle batarken güneş
hicrân olacaksa bu aşkın sonu
kaç yıldır hasretiz birbirimize
yeşile tutkunluğum gözlerinden geliyor
mâdem sende vefâ yok çık kalbimden çık da git
maksadın aşkımdan kaçmaksa
ne çabuk geçiyor günler yanında
ne yâsemen ne ıtır gözlerimde nergis var
o ipek saçlarını öpüp koklayamadım
öyle derin bir yara ki şifâ bulmaz yıllar geçse
özlemler beste yapar ayrılık yollarında
sakın inanma ele ben seninle bütünüm
sâkîye sitem etme boşalmış diye câmın
sanma şâhım herkesi sen sâdıkâne yâr olur
sen kalbimde bir ateş olarak yanacaksın
sendin benim kadınım sendin benim meleğim
senelerce gözlerim karardı yolunda gel
sevdiğin sevdânı unutmuş artık
sevinçle bitmeli kadehimde mey
sevme beni sevme sakın yeşil gözlü meleğim
sevmemek elimde mi yüreğim vazgeçmiyor
anam sılaya dön diye)
sılaya dön diye mektubun geldi (anam)
sorma hâlimi çok perîşânım
sürmeli gözünün kenarı yaştı
sevenler hasrete dayanmaz derdin
tanımıyor gibisin
titrek bir damladır aksi sevincin
yağmuru bekleyen topraklar gibi
yaşamaktan zevk alırdım
istanbul (yedi tepe üstünde..)
yedi tepe üstünde yedi cennet kurulu (istanbul)
yıllar sonra saçlarında ak yüzünde geçmişin derin ...
yoksan eğer şu çiçekler solsa da bir solmasa da
ayrıldık boş yere uçtun yuvadan
güldürmedin ey yâr beni
günâhımsın sevâbımsın hem kışım hem baharımsın
bir gün gelir de gidersen eğer
gönül derdim üçbeş değil yüz benim
her yolu denedim çârem kalmadı
aşk bir yalan değil de ne sev bir kere sen de dene
ayrılığın kalbime bir ağ gibi örüldü
felekten kâm almazsan pişman olursun
gözünün rengine bağlansa da bahtım kaderim
gözlerin karanlık geceler gibi
sen gittin peşinden daldı gözlerim
sen ordasın ben burada
ömrünün baharında bir tomurcuk gibisin
bir güzel ki gözlerin denizin mâvisine yaprağın yeşiline..
sevgi denen yalanı gözlerinden öğrendim
sayfa sayfa aşkı yazdım kalbine
yakışmıyor sana hüzün ceylanım
şöyle bir gül gönülden duyulsun yine o haz
gül dudağında bahar bakışlarında telâş
bir hâlini sorarsan bilmecedir cevâbı
hüzünler gitsin artık
doyulmaz asla aşka aşk dediğin bambaşka
bir akşam oturmaya bize gel
her yağmurda ıslanırsın
küçük asker silah elde
binbir cefa etsen binbir naz etsen
gökkuşağımsın benim yaz yağmuruyla gelen
ne güzeldir boğaziçi gidenin açılır içi
geceler uykusuz gözlerim yorgun
böyle küsüp gidersen beni çok incitirsin
sende son günlerde garip haller var
deli ırmak durulsun saz meclisi kurulsun
güzelim kara gözlüm ne çok özledim bilsen
hiç gelip sordun mu halin ne diye
güllerin açılsın ve hiç solmasın
her yerde arayıp buluyor beni
hasretin gönlümü yakar her zaman ufuktan doğacak günü beklerim
bir gün aklına gelip beni sorarsan eğer başka yerde arama
akşam olur yaram kanar sessizce
açmadan sararmış bir çiçeksin artık
bir acı sözüme darılıp hemen gidecek ne vardı durup dururken
bu yıl da geçip gitti baharıyla yazıyla
inan bana şu dünyada gönlüm senle huzur bulur
mecnun gibi seviyorsan
hoşçakal deyipte ayrıldığım gün biliyorum nice düşlere daldın
vuslatın hicrinden elemli mi ki
uslamaz gönlüm sevmekten yorulmaz
mutluluk ne güzel şeymiş doğrusu
o sürerken sefâsını ben çekerim cefâsını
her lâhzada sevgin bana dünyaya bedel
mutluluğa doğru hep emekledim kalkıp eller gibi koşmadım ki
birden içime güneş doğdu ışığı karanlığı boğdu
karanlık bir yoldayım gidiyorum nereye
bana bir gül vermiştin ya o gün bugün hiç solmadı
bu yıl da devirdim yazı baharı
günüm gecem ayrı özlem alev alev yanıyorum
eski bir değirmen evimiz olsa
şarkılar sensiz kaldı sazlar sana ağladı
cânân gibi gülerek şu kalbimi dinle
ayrılsak ta kalbim sana küsmedi ki unutayım
yanıp duruyorum bitsin bu gurbet
sen gideli dile düştüm
sevdayı seninle tanıdım kadın
anılar mâzide kaldılar artık
sen gittin gideli güldüm zannetme
o kadar yıldızlı gözlerin varki
sen bir pınar olsan ben kuru toprak
gittiğin günden beri buraların tadı yok
pencerede bir gül açtı sen misin
ayrılığa yürüdüğüm yollarda izim ağlar
kalbinde bir başka kimse olmasın
seni unutmaya gücüm yetmedi
çok istedim hep yanında kalmayı
şu gönlümü bilen gibi hem alıp hem veren gibi
sevda bahçelerinde geçen günleri düşün
yeminim olmazsa çoktan arardım -
dün gece izmir devlet klasik türk müziği korosu ses sanatçılarından engin çır'ın 40. sanat yılı gecesinde sahne alan bestekâr, koro şefi ve ses sanatçısı. yaşı ilerlemiş ama sahnede enerjisinden hiçbir şey kaybetmediğini gösterdi. eski toprak tanımına iyi bir örnek olacaktır kutlu payaslı ile birlikte.
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap