• bunlar 1920'de hindistanda bir ormanda bulunan kurt çocuklardır. bunlar ingiltere'ye getirilmiş ve eğitilmeye çalışılmışlardır. bunlardan genç olanı amala hemen ölmüştür fakat kamala daha fazla yaşamıştır. kendi çapında bir kelime haznesine de sahip olmuştur. ayağa kalıp giyinmeyi bile öğrenmiştir. sonra 17 yaşına geldiğinde o da ölmüştür.
  • bu iki kurt kardeş (wolf children olarak da bilinirler) bulunduklarında küçük olan amala 1,5 büyük kardeş kamala ise 8 yaşındadır. her ikisi de kızdır. özel doktorlar ve eğitimler sayesinde 17 yaşına kadar yaşayan kamala hiçbir davranışsal gelişme gösterememiş, kelimeleri sadece ezberleyebilmiştir.
  • bu çocukları bir kurt yuvasında bulduğunu ve kurt annelerini gördüğünü söyleyen rahibin günlüğünden başka, çocukların gerçekten vahşi hayatta yetişip vahşi doğaya özgü davranışsal kalıpları içsel olarak sergilediğine dair bir kanıt bulunmamaktadır. fransız cerrah serge aroles de bu çocuklara kafayı takmış zamanında ve l'enigme des enfants-loup (kurt çocukların gizemi) adında bi kitaba dönüşen araştırmasında çocukların yalnızca otizm hastalığından muzdarip iki talihsiz kardeş olduklarına kanaat getirmiş.

    tabi tarkan viking kanı filminin açılışındaki gibi kurtların emzirdiği, vahşi yaşamda hiç bir beşeri kalıtsal ve davranışsal özellik göstermeden yetişmiş bir iki insanın bulunması ve buradan yürüyerek senin benim birer deviasyon olduğumuz sonucuna varana değin düşünce parçalamak da hoş olabilirdi ama işte böyle şeyler kısfmet.
  • atilla'nın çocukları olabilirler.
  • orhan hançerlioğlu'nun, "düşünce tarihi" adlı kitabında a. spirkin ve o. yakhot'nun "diyalektik ve tarihi materyalizm" adlı yapıtlarından alıntıladığı bir bölümde bahsi geçen iki çocuktur. kitapta amala ve kamala'nın yaşam öyküsü kısaca anlatılmış ve ardından şu cümlelere yer verilmiştir:

    "bu gerçekler bize neyi anlatır? ilkin bilincin doğal-yaşambilimsel kaynağı kuramının tamamen yanlış olduğu gösterir. kaba ya da bilimsel olmayan özdekçiler (maddeciler) insanın, doğanın çocuğu olduğunu ileri sürerlerdi. bu iddiada, bilincin kaynağının doğaüstü olduğu yolundaki idealist ve teolojik iddialarla çeliştiği ölçüde gerçeklik payı vardı. fakat, insan bilincinin yalnız doğal temelini vurgulayan metafizik özdekçilik de tümüyle doğru değildir. bu gerçek, kurtlardan kurtarılan çocuklar olayında hiç kuşku bırakmayacak bir biçimde kanıtlanmıştır. bilinç; örneğin ellerimiz, kanımız, gözlerimiz ve saçımızda sözkonusu olduğu gibi doğanın basit bir ürünü değildir. bilincin ortaya çıkabilmesi ve görevini yapabilmesi için, doğal-yaşambilimsel temelinin yanısıra, toplumsal koşullar (toplumsal yaşam ve insan toplumu) da gereklidir. insan bilinci karakteri itibariyle toplumsaldır. insanın toplumsal ilişkilerinden, toplumsal yaşamından ve hareketliliğinden soyutlanmış olarak ortaya çıkamaz. bir çocuk, ancak bir insan topluluğu içinde yaşayarak bir insan olabilir."

    "insanın özü, tek başına bir bireye özgü ve somut bir şey değil, toplumsal ilişkilerinin tümüdür."
  • yabani çocuklarla ilgili belki de bilinen en popüler hikayelerden birine sahip olan iki kız kardeştir.
    1920’de j. a. l. singh tarafından bir kurt ininde uyurken bulunan, kurtlar tarafından büyütülmüş amala (1,5 yaşında) ve kamala (8 yaşında) adı verilen iki kız çocuğuna ait olandır. singh tarafından yakalandıktan sonra, bir yetimhaneye bırakılan bu çocukların davranışları ve görünümleri kurtu andırıyordu. dört ayak üzerinde hareket ediyorlardı ve dizleriyle avuç içleri nasır bağlamış durumdaydı. çiğ ete bayılmakta ve fırsatını bulduklarında çalmaktaydılar. suyu dilleriyle içmekte ve yiyeceklerini çömelmiş vaziyette yemekteydiler. dilleri kalın ve kırmızı dudaklarından dışarı sarkmış vaziyetteydi ve kurt gibi solumaktaydılar. gece yarısı asla uyumamakta, sinsi sinsi av arar gibi dolaşmakta ve ulumaktaydılar. bir sincap gibi çok hızlı hareket etmekteydiler ve onlara yetişip yakalamak çok güçtü. insandan tümüyle uzak durmakta ve eğer yaklaşılırsa dişlerini göstermekteydiler. işitme duyuları çok duyarlı ve bir etin kokusunu çok uzaklardan duyabilecek kadar koklama hisleri gelişmişti. geceleri, gündüze kıyasla çok daha iyi görebilmekteydiler. 1921’in eylül ayında ikisi birden hastalandı ve amala öldü.

    sing, kamala’yı elinden geldiğince eğitmişti. iki yılda ona yürüme ve tuvalet eğitimi vermişti. yine de heyecanlandığında ya da korktuğunda dört ayak üzerine geliyordu. üç yıl kadar sonra kamala yaklaşık bir düzine kelime öğrenebilmişti. ilerleyen yıllarda kelime dağarcığı kırka kadar ulaşmıştı. bununla birlikte kelimeleri telaffuzunda yaşıtlarına göre çok geriydi. genellikle kelimelerin yarısını söylemekteydi. örneğin hintçe kedi (biral) demek için bil, tabak (thala) demek için tha demekteydi. o da 17 yaşında öldü.
  • bu kurt kızlar bulundukları zaman ki kaba, bitkin ve ilkel davranışları hayvani yaşam biçimine bir geri dönüş olarak değerlendirilmişti fakat onlar tamamen zihinsel yetersizlikleri yüzünden terk edilmişlerdi.
    günümüzde bilinen tüm vahşi çocuk hikayelerinin birer otistik vaka olduğu değerlendiriliyor.
    yani çocuklar doğada kaldıkları uzun süre sonucunda insani bilişsel yeteneklerini kaybetmediler, zaten o yetenekten mahrum doğmalarına sebep olan bir hastalıkları vardı ve bu yüzden ormana terkedilmişlerdi.
    (bkz: victor of aveyron)
    (bkz: otizm)
hesabın var mı? giriş yap