• bakın bu konuda sağlam sayılmasa da geçerli bir kaynaktan bilgi aktarayım;

    amigdala insanlarda limbik halkanın altında, beyin sapının üzerinde bulunan ve birbirleri ile bağlantılı yapılardan oluşan badem şeklinde bir kütledir. sağ ve sol olmak üzere iki lobtan oluşmuştur. evrimsel yakın akrabamız olan maymunlara oranla daha büyük bir amigdalaya sahibiz.

    amigdalanın beynimizdeki ana fonksiyonunu keşfeden ve bu güne kadar üzerinde bir çok deney yapmış nörolog joseph ledoux bize bu konuda ışık tutmaktadır. yaptığı deneylerden biri amigdalanın beyin üzerindeki etkisini keserek beynin diğer kısımlarından ayırmasıdır. amigdalası alınmak zorunda kalan genç bir insanın yaşamı keskin bir değişime girmiş, olayların duygusal anlamını değerlendirmekte bir yetersizlik, bir anlamda duygusal bir körlük oluşmuştu. insanlarla iç içe yaşamayı seven, çok iyi konuşabilen bir yapıya sahip iken, yakın arkadaşlarına karşı kayıtsız hatta anne ve babasını tanıyamaz bir halde, herkesten uzak yapayalnız yaşamayı tercih etmişti. bu kayıtsızlığına karşı yakınlarının çektiği acılara bile duyarsız kalmıştır. hissetmeyi hatta hissettiklerini hissetmeyi unutmuş gibiydi. tüm tutkuların, korkuların,üzüntülerin yerini büyük bir sessizlik ve duygusuzluk almıştı. ağlamayı bile unutmuştu.

    insanlara özgü bir duygusal işaret olan gözyaşı, amigdala ve yakınındaki cingulate gyrus denilen yapı tarafından başlatılır. teselli, kucaklama ve okşama beynin bu merkezini etkileyerek hıçkırıkları durdurur. amigdala yoksa dindirilecek üzüntü gözyaşları da yoktur.

    bizlerdeki fevri davranışların arkasında amigdala olduğunu söylememiz yanlış olmaz. bir tehlikeye maruz kaldığımız zaman amigdalanın duygusal repertuvarı beyin tarafından ilkel sorularla tetiklenir. bu benim nefret ettiğim bir şey mi?. bu bana zarar verir mi? bu benim korktuğum bir şey mi? gibi. eğer bu soruların cevabı bir şekilde ‘’evet’’ ise , amigdala sinirsel bir alarm şeklinde anında tepkiler verir ve beynin geriye kalan kısımlarına, kriz var mesajını iletir. amigdalanın beyinle zengin bir iletişim ağı mevcuttur. acil bir durumda beynin akılcı zihin dahil büyük bir bölümünü kontrol eder ve yönlendirir. limbik sistemdeki yapılar öğrenme ve hatırlama süreçlerinin, amigdala ise duygusal durumların uzmanıdır.

    beynin hatırlama ile ilgili ana merkezlerinden hipokampus ile amigdala arasında bir ilişki vardır. hipokampus kuru gerçekleri hatırlarken, amigdala ise bir takım bağlantılar kurarak hatırlama yoluna gider. mesela bir insan ile karşılaştığınızda, o insanı daha önce tanıyıp tanımadığınızı hipokampus yoluyla hatırlarsınız, o insandan hoşlandığınızı yada hoşlanmadığınızı ekleyen amigdaladır. duygusal repertuvardan bir çeşniyi bilgiye katar. ayrıca korkularınızın kaynağı da amigdaladır. geçmişte yaşadığınız korku dolu bir anı tekrar yaşadığınızda aynı korku ve endişeyi hissetmeniz amigdalanın fonksiyonudur. örneğin uçakta seyahat ederken hava boşluğuna girdiğinizde yaşadığınız sarsıntıda bir korkuya kapılırsanız, daha sonra yaptığınız tüm uçak seyahatlerinde, en ufak sarsıntı, sizin endişeye kapılmanıza sebep olacaktır.

    yaşamımızdaki olayların bir kısmı, o anda yaşadığınız heyecan, korku, sevinç gibi duygularla harmanlanarak beynimizde kayıtlanır. bu olayları unutmamız neredeyse imkansızdır. bir deprem anında ne yaptığımızı hatırlamaya daha yatkınızdır. bunun yanı sıra beynimizde sıradan olayların depolanması da muhtemeldir. beyinde iki tür bellek mekanizması vardır. birincisi duygusal anılarla yüklü olanlar için, diğeri de sıradan olan olaylar için.

    amigdalanın devreye girdiği durumlarda çeşitli dezavantajlar yaşamak söz konusu. amigdala; yaşanan anı daha önceden yaşanmış olaylarla karşılaştırma prensibine göre işlevini yürütür. bu olay bunun aynısıdır yada değildir gibi. son derece dikkatsiz bir değerlendirme sistemine sahiptir. önemli detayları gözden kaçırdığı için yersiz fevri tepkilerin çıkmasına imkan verir.

    talamustan amigdalaya bilginin nakledilmesinde iki yol vardır. dolaylı ve dolaysız yol. dolaylı yol düşünen beyin yani korteksin tasarrufunda olan yoldur. neticede akılcı çözümler üretilir. dolaysız yol ise direk amigdalaya bilginin nakledildiği (sızdığı) yoldur. bu yol aslında elektriksel bir devrenin kısa devre yapması misali illegal bir durumdur. bu yol saniyenin birkaç binde biri olarak hesaplanan beyin zamanında gerçeklenir. dolaylı yol bunun tam iki katı kadardır. öte yandan evrimsel açıdan değerlendirildiğinde bir kaç milisaniyenin hayatta kalabilmek açısından önemi çok büyüktü. evrimsel süreçte kritik bir kaç milisaniyenin kazanılması hızlı bir cevap alternatifini beraberinde getiriyordu.

    dolaylı yoldan amigdalaya geçen sinirsel impalsların doğurduğu ilkel-dürtüsel tepkilerin önüne geçebilmek mümkün mü?

    işte bu devrede prefrontal korteks tampon görevi yapmaktadır. beynin neokorteksine ait olan bu bölge amigdala ve limbik bölgedeki ilkel dürtüleri yumuşatarak duyguların daha analitik yada makul tepkilere dönüşmesine imkan verir. bir anlamda hisleri bastırır, endişelerimizi dindirir. amigdalanın yönlendirdiği bilginin tafsiye edilmesi neokorteks ile gerçekleşir. hayatımızdaki önemli kararların verilebilmesi için bu bölüme mutlaka ihtiyacımız var.

    prefrontal korteks işleyen bellekten sorumludur. belleğin sağlıklı ve şuurlu bir şekilde işleyişini denetler. prefrontal bellek ile limbik sistem (alt beyin) arasında devreler mevcuttur ve bu devrelerin varlığı ile prefrontal korteks denetimi sağlar. korku, öfke, endişe gibi güçlü duygular denetimi olumsuz yönde etkiler ve sağlıklı düşünmeye engel olur.
  • üzüntü, korku, asabiyet ve iğrenme gibi negatif duyguları üreten beyin bölgesi.
    duygusal olmayan işlerle uğraşmak bu bölgenin çalışmasını engellermiş.
    amigdala'nın bu özelliği sayesinde de kendinizi üzgün hissettiğinizde bir şeylerle uğraşmak iyi gelir, üzüntünüzü azaltırmış.

    kaynak: bbc.co.uk
  • "arzular şelale" insanlarının bu bademe benzer gri bölgeleri az ya da fazla aktivasyonda. amygdalanızı tamir ederseniz duvarlara tırmanma, ya da tam aksi hasta tıbben ölmüş durumu bertaraf edilebilir. bunun dışında hafıza için de önemlidir, duygusal yoğunluğu olan anıların muhafaza edilmesinde rol oynar.

    bir de bu bölgenin 4 aylık (dört ay süresince yapılan değil, aylık bebeklere yapılan) ölçümlerde gösterdiği aktivasyona göre, kişinin içedönük* ya da dışadönük* oluşu tahmin edilebiliyor. bu 4 aylık bebekleri 14 yaşına dek takip etmişler, bebekken amygdala aktivasyonu artı davranışsal belirtilere göre içedönük olarak kategorize edilenler, 14 yaşında da aynı kategoride çıkmışlar (kırk dokuz bebekten 14 yaşına gelince kategori değiştirenlerin sayısı üç) en azından istatistiki olarak anlamlı derecede tahmin ediliyor, tabii ki çevre şartlarının etkisi baki.

    edit: gelen mesajlar üstüne, kaynak ve bu çalışmayı iceren kitabın özetini de yazıyorum:

    bu içe ya da dışadönüklük konusunda tabii ki, en iyi açıklama biyopsikososyal yaklasım, yani bunlar cevre şartları, genetik ve kişiye özel deneyimlerin ortak etkileşimine bağlı. onun dısında anne babalara verilen tavsiyeler de var kitapta, kısaca uninhibited yani dışadönük olanlar asırı cesaretli ve sosyal kaygısı olmayan tipler, hatta az buçuk kurşun askerler. o yuzden, bunlara cok da her seyi yaparsın aslansın kaplansın dememek, hatta her seye atlıyorsa ve fazla korkusuzsa kuralları net cizmek, riskli görünen konularda izin vermemek tavsiye ediliyor. yok içedonukse, o zaman da tabii ki yeterliliği dışında zorlamamak baz alınarak, yine de daha cok sey yapabilecegi konusunda yüreklendirmek ve stresle basa cıkma yolları konusunda telkin etmek gerekiyor ki, bunun icin birincil sart yakın ve iyi kalitede ebeveyn-cocuk iliskisi zaten.

    bunların fizyolojik nedeni de kabaca şu, icedonuklerde amygdala bolgesinde uyarılma normalden fazla, yani kısaca aynı uyarıcıya normal bebeklere gore daha hassaslar cunku uyarılma esik degerleri düşük. bu bolgedeki asırı uyarılma da, savasma/kacma'dan da sorumlu olan amygdala bolgesinden gonderilen sinir sinyalleri sonucunda terör hissi yaratıyor bünyede ve bu çocuklar için "merhaba" demek bile kaygılarını tavan yaptırabiliyor. dışadönüklerse tam tersi, uyarılma eşik degerleri cok yuksek, bu nedenle de kolay kolay hicbir sey sosyal kaygı yaratmıyor.

    bu tipolojinin hayatta kalma degeri anlamında avantaj ve dezavantajları var tabii ki, dışadonukler biraz elde tuzla koşma mantıgıyla öncü birlikler misali, ilk başlarına bir şey gelenler, korku filminde mahsene inip ilk ölenler bunlar sanıyorum. o nedenle bu gibi durumlarda cekimser kalan içedönüklerin hayatta kalması daha olası. ama amygdala aktivasyonunu olcup icedonuk-dışadönük olarak kategorize ettikleri maymunları gozlemlemisler bir adada, yemek bırakıldıgında içedönük olanlar hep geride durup artanları yemeye niyetleniyor, ancak sonunda aclıktan oluyorlar.

    bence işin en ilginç yanı da, inhibited yani icedonuk olanlar icin prototip cıkartmışlar, ince, goreceli olarak kucuk vucutlu, ince suratlı ve mavi gozluler bu tiplerdir demişler insanlarda. bu zamana kadar davranışlar üstündeki etkileri değerlendirirken genetik yatkınlığa sıfır prim vermiş ve ilk uzmanlığı sosyal psikoloji olan biri olarak, mesleki anlamda kırılma noktalarımdan birini yaşatan kitaptır bu. okunması cok kolay ve zevkli, merakı olanlara kesinlikle öneririm.

    kagan & snidman (2004) the long shadow of temperament. harvard press.
  • sobaya dogru kosan, pitbull a elini uzatan, korkuluksuz balkon kenarlarinda cirit atan bebeklerin sirri bunda yatmaktadir. henuz amigdala hic birsey kaydetmemistir ve en ilkel halini yasamaktadir. gerekli anlarda ani kararlar verebilmek icin korku ogeleri yillar suren zamanda amigdala tarafindan kaydedilir durur.
  • "amigdala nedir bilir misiniz?

    beyin sapımızın üzerinde bulunan ve badem şekli olan bir kütleye deniyor. bu kütle çok önemli; zira hem duyguların dengelenmesini sağlıyor hem de korkuları yönetiyor. bir tehlike durumunda amigdala aklın ve vicdanın kontrolünü eline alıyor. bu nedenle ciddi tehlikeyi hisseden vücut kontrolü gönüllü olarak amigdalaya veriyor ve diğer tüm hisler, dengeler, beden normalleştiğine inanana kadar tasfiye ediliyor.

    sözgelimi bir arslanın saldırdığı insan, bildiği tüm şarkıları unutabiliyor. yahut üzerine son sürat gelen bir arabanın rengi ya da plakasıyla ilgilenmiyor insan, amigdala 'hemen canını kurtar' mesajını veriyor bünyeye.

    dolayısıyla amigdalanın esaretine girmiş bir organizmadan akıl, vicdan, muhakeme, hak, hukuk beklemek yanlış ve hatta biraz da haksızlıktır. "

    alıntıdır.
  • acil durumda kal ve savas veya kac uyarisini gonderen kisadevre.
  • şimdi mesela annesiyle birlikte altın gününe gitmiş küçük bir çocuk hayal edelim. artık mizaçtan mı, sıkıntıdan mı bilinmez; çocuk arsızlaşıyor ve ortalığı birbirine katıyor, duvarlarda koşturuyor. o an alt dudağını ısırmış olan anne kişisinin zihninde 2 baloncuk belirir. birincisi "gel buraya ağzının ortasına bir tane çakıcam eşşek sıpası" diyor. ikincisi ise "o daha küçük bir çocuk saçmalama kadın" diyor. ağzının ortasına vurma düşüncesini uyandıran ve belki de bunu anneye yaptıran korku, kızgınlık vb. duyguların oluştuğu yer amigdaladır. anne kontrol altına almadığı bu duyguyla hareket eder ve çocuğa bi tane çakarsa (ki ben olsam çakabilirim) çocuk doğru mesajı alamayacak, çeşitli savunmalara geçecek ve belki edepsizce sözlü karşılık vermeye kalkacaktır.

    işte tam orada prefrontal cortex çekilin ben doktorum diyerek devreye giriyor. duygularımız ve hareketlerimiz arasında adeta bir süzgeç görevi üstlenerek onları ifade etme şeklimizi etkiliyor. hani anneye "o daha küçük bir çocuk saçmalama kadın" cümlesini düşündüren var ya, heh işte o. insanın bilgilerinin derlenip toplandığı, belli bir süzgeçten geçtiği ve karşılaşılan durumda ne yapılacağına karar vermeyi sağlayan bölge. öfke uyandıracak, hayrete düşürecek, kırgınlık yaratacak durumlarla karşılaşınca genellikle sakinliğini muhafaza edip verilebilecek en şık, etik, asil karşılığı veren veya tavrı sergileyen ve bizde hayranlık uyandıran insanlarda işte bu amigdala ve prefrontal cortex alanı barış atmosferi içerisinde yaşıyor demektir.

    ne demişler "konuşmak bebek gibidir, ona gebe kalması çok kolay ama onu sağlıklı doğurması çok zordur"
    amigdala insanın konuşmaya anında gebe kalmasına sebep olur ve insan lafın ağzından nasıl çıktığını kontrol edemeyebilir. prefrontal şart!
  • daha önce başa gelen olayları hafızada tutarak, aynı olaylar tekrar yaşandığında geçmişle bağlantı kurarak aynı tepkilerin verilmesini sağlayan beynin bir bölümü..
  • limbik sistemde hippocampusla ters etkili çalışan (biri kan basıncını artırırsa diğeri düşürür), canlılarda zıt yönlü davranış kalıplarını (saldırganlık-uysallık) kontrol eden bölge.
  • sabahın bu saatinde bunu yazdığıma inanamıyorum ama insan vücudunda küfür edilmesi en müsait yerdir.

    geçenlerde iki erkek arkadaştan birinin diğerine "senin amigdalanı sikeyim duygusuz piç" dediğini işitmemle sesli bir kahkaha attım. allahtan kulağımda teki çalışmayan kulaklığım vardı da millet telefonda bir şeye güldüğümü sandı.

    küfrü eden arkadaşı aklen huşu içinde selamladım. hem küfür literatüründe yer alan kadın cinsel organına ve dalağa küfretme işine selam çakan bir ses oyunuyla, hem de amigdalanın beyindeki işlevi gereği küfre maruz kalan kişinin duygusuz bir piç olmasıyla yaratılan inovasyonu türkiye'de çok az görüyoruz. şahsen biri de çıkıp bana "senin amigdalanı sikerim rahat dur" dese, bu bilimsel yaklaşıma cevap veremem.

    tebrik ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap