• kursun ilk kuruna "basit selamlaşma kelimeleri kullanarak yüzeysel iletişim kurabilme teknikleri" semineri de eklenmeli.
  • apartmana ait otoparka, 3 arabanın dikey olarak sığabileceği alana "aman millet çıkarken benimkini çizmesin" zihniyetiyle yatay olarak tek araç parkedenlerin muhakkakiyetle katılması gereken kurstur.
  • kesinlikle var olması gereken ve herkesin katılması zorunlu olan kurslar olmalı.

    belki bu kurslar sayesinde kapıların çarpılmadan da örtülebileceğini ya da arsız, ahlaksız, terbiyesiz veletlerin apartmanda öküz gibi bağırmaması gerektiğini, ya da apartmanda sigara içilmemesi gerektiğini öğrenenler olabilir.

    balkona çıkıp karşı apartmandaki arkadaşına bağırmaması gerektiğini öğrenenler de olabilir.

    ya da sıcaktan bunalıp apartmanın kapısının önünde yaşamaya başlayıp da tüm özel hayatını bütün mahalleye dinletmemesi gerektiğini öğrenenler olabilir.

    ya da arsız veledini apartmanda ağlatıp herkesin beynini şişirdikten sonra bir de üstüne sinirlenip kapıyı hayvan gibi kapatmaması gerektiğini öğrenenler olabilir.

    masa ve sandalyenin sürülebilirden ziyade aslında kaldırılabilir nesneler olduğunu öğrenenler de olabilir.

    bağırmadan konuştuğunda da aslında sesini karşı tarafın duyabildiğini öğrenenler olabilir.

    apartman dairesinde beslediği köpek havladığında, sussun diye köpekten daha yüksek sesle hayvana bağırdığında, asıl hayvanın kendisi olduğunu öğrenenler olabilir.

    ve zile basıldığında balkona çıkıp "kim oooooooooooooooo" diye höykürmek yerine diafonu kullanması gerektiğini öğrenenler olabilir.

    velhasıl lazım bu kurs. yoksa elime bir odun alıp apartmandaki herkesi döve döve apartmandan atacağım. deniz yok ama en yakın deniz olan ile götürüp hepsininin ayağına taş bağlayıp denizin dibine yollayacağım.

    evet çok hümanist bir yaklaşım sergiliyorum şu an. delirttiniz lan. çocuğumu ne zaman uyutsam arsız bir velet "annnneeeeeeeeeeeeeeeeeee" diye cıyaklıyor. zile basıp diafonla konuşsana öküzün bebesi. hata anasında tabi. o da "ne vaaaaaaaaaaaaaar?" diye avazı çıktığınca bağırıyor. böyle anneden nasıl bir evlat beklersin ki?

    hayır ilk çocuğunu yaptın, baktın olmamış, beceremiyorsun evlat yetiştirmeyi bir daha çocuk yapma, dünyayı kirletme değil mi? arsız, ahlaksız çocuk çok zaten. bir tane daha niye doğurdun? ilki muhteşem oldu "gerizekalı, ahlaksız, manyak" gibi iltifatlar etmeye doyamadın da ikincisini ondan mı yaptın? o nasıl bir anne çocuk ilişkisidir allahım? ben çocuğuma böyle davransam bir daha doğurmam. hoş zaten bir daha doğurmayacağım o ayrı konu...

    he bir de şu sokaktan geçen seyyar satıcılar. hepinizi bir tıra doldurup çin'e yollamak istiyorum. hurdacısından, sarımsakçısına, overlokçusundan, ısparta halılarına göz dikmiş şapşiklere kadar hepsini işte.
  • üst kattaki "genç" komşumuzun acilen gitmesi gerekendir. gece 3-4 gibi bağıra çağıra apartmana girilmemesi gerektiğini öğrenerek başlarsa hepimiz huzura kavuşacağız.
  • özellikle en üst katta oturanların çocukları için, "merdivenlerden çığlık atmadan, tepinmeden inebilme dersi" de kursa dahil edilmelidir.
  • alt ve üst komşularımı yazdırmak istediğim kurs..
    ama bu kursun yeterli geleceğini sanmıyorum. keza bir keresinde burada dağ kanunları geçerli gibi bir abuklamaya imza atmışlardı.
    zihniyet bu yani..
  • pencereden aşağı boş bulaşık deterjanı kutusu fırlatmama, başlığı da bu kursun içinde mutlak suretle yer almalıdır.
    bu akşam yan apartmandan kimbilir kim tarafından karşı bahçeye doğru atılırken park halindeki arabadan sekip ayaklarımın önüne düşen kutunun bana düşündürttüğüdür.
  • üçüncü katın pencerelerini, tuvaletten çektiği hortumla şorul şorul yıkayan komşumuzu kaydettirip tüm masraflarını karşılamak istediğim kurstur.
  • "zemin katta oturanlar için asansör bakım masraflarının paylaşılması konusunda arıza çıkarmamak",
    "genel bakım-onarım işleri için toplanacak üç kuruş için huzursuzluk yaratmamak" gibi konular da işlenmeli. bunlar da çok mühim.
  • toplum içerisinde yaşamayı bilmeyenlerin olduğu bir memlekette öğrenci bulmak zor olacaktır bu kursa.

    şöyle ki;

    geçen yaz, gece yarılarına kadar penceremin önünde doğum günü kutlayan, çay içen ve misafir ağırlayan komşularıma dayanamayıp bir gün, insan gibi sessiz olur musunuz deyince, sokak dalaşında uzmanlaşmış olmalarından mütevellit bir sürü laf işitip, burası beyoğlu, ses istemiyorsan etiler'e, ulus'a git diye tepki almıştım. en sonunda dayanamayıp; "ben toplum içerisinde yaşıyorum, yaşayamıyorsanız siz ormana gidin" deyince, sen bize hayvan mı demek istiyorsun dediler, hayvanlara hakaret eder gibi...

    "iyi de hiçbir hayvan sizin kadar medeniyetten uzak değil ki; ayı ayılığını bilir, sincap sincaplığını, bir tek sizin gibi insanlar bilmiyor insanlığı" diyemedim tabii, kapattım penceremi girdim içeri, daha fazla çirkefliğe ve çirkinliğe maruz kalmamak için.
hesabın var mı? giriş yap