• ölümünden 8 sene geçmiş. az evvel bir entry yazacaktım, baktım o aynısını yazmış. teşekkür ettim içimden. hala yaşıyorsun arroway. hala bize bir şeyler söylüyorsun. hala bize yardım ediyorsun. eksik olma.
  • biraz gec oldu ama kendisinin #7205199 numarali istegini az once kodladim.
  • arroway benim uc senelik ev arkadasimdi. amerikaya geldigim ilk haftanin icinde tanisip birlikte ev tutmustuk, o gunden beri de hep ayni catiyi paylastik. hep kafamin bir kosesinde arroway hakkinda birseyler yazmak vardi sozluge, ne yazik ki ilk yazdigim sey onun vefat haberi oldu.
    kendisini cumartesi gunu kaybettik. butun sevenlerine, ailesine sonsuz sabir diliyorum. mekani cennet olsun.
    kendisi her zaman herkese yardimci olmayi dustur edinmisti. eksi sozluk'e de cok emegi gecmis oldugunu belirtmek isterim, sozlugun arindirilmasi, cop entrylerin ayiklanmasina hep ozen gostermisti. soylenecek cok sey var tabi ki, ama dogru kelime kombinasyonunu bulmak cok zor.
    hepimizin basi sagolsun...
  • orkun, bana sözlüğün, eğer insan isterse, ne kadar da gerçek olabildiğini kanıtlayan insandır. onunla 3 senedir tanışırdık. son 1-1.5 senedir orkun’dan daha yoğun yazıştığım konuştuğum başka bir arkadaşım var mıydı inanın bilmiyorum. hiç yüzyüze görüşmedik. webcami saymazsak. muhabbet bir şarkının sözlerinden başlamıştı. ona bir cd yapmıştım. gelemedi bir türlü istanbul’a. veremedim o cdyi. çok yoğun çok stresli bir öğretim hayatı vardı. sabahlara kadar laboratuarda kalırdı. sabah erkenden kalkardım işe gitmeden evvel, skype den veya msnden oturur saatlerce muhabbet ederdik. sonra işe giderdim sabah ofistekilerin “ne yapıyor bu yaa?” bakışları altında konuşmaya devam ederdim. o’nun sesi bana iyi gelirdi, benim sesim o’na. sonra uyumaya giderdi. katılarak güldüğümüz olurdu. bazen onun stresi beni sıkıntıya sokardı boğulurdum burada. bırak gel yaa derdim. ikimiz de bilirdik ciddi olmadığımı. zaten ciddiyetsizlik ve kendi tabirimizle “yavşaklık” üzerine kurulu çok neşeli bir muhabbetimiz vardı. tripten tribe girer iki saat kavga ederdik. ardından biri gider kahve alır gelirdi karşılıklı kahve içerdik. yazdıklarını okuyan o’nun nasıl bir müzik takipçisi olduğunu bilir. birbirimize şarkılar hediye ederdik. en son benim elime, türkiye’de bir dj tarafından yapılmış “ajda & mina – son yolcu” düeti geçmişti. şu anda yine o çalıyor orkun. öldüğü haberi ilk yazıldığında, öfff orkun sen de mi bu eşek şakasını yaptırıyorsun yaaa. gırgır geçmiştim. çünkü ölmeden bir gün evvel birkaç saat evvel konuşmuştuk. nasıl olurdu. sonra işin rengi değişmeye başladı. deliler gibi sağa sola mesaj atmaya başladım. haber doğrulandı. hayatımda ilk defa şoka girdim diyebilirim. öyle dakikalarca ekrana bakakaldım. sonra gelen bir ağlama krizi. patronum bile ne olduğunu şaşırdı, arkadaşım ölmüş dediğimde o bile “şu sabahları konuştuğun çocuk mu?” dedi. yüzü çöktü, çünkü konuşurken o’nunla, bir keresinde bana ne güzel böyle bir iletişim kurabilmen yüzün aydınlanıyor konuşurken demişti. genelde agresyondan agresyona koşan bir insan olduğum için de “sen her sabah konuş bu çocukla” demişti. o an sadece yeryüzünden yok olmak istediğim orkun. sadece toz olmak istedim. sana ve sözlüğe bunları anlatıyorum çünkü ben seni burada tanıdım, burada kaybettim. öldüğü anda yok olmak istedim dedim ya sözlükten hesabımı dondurdum. eve gittim günlerce ağladım. birilerine anlatırken insanların o “e tanımıyormuşsun” bile demeleri yüzünden insanlarla küstüm. ne demekti tanımak? neydi tanımanın kriteri? sonra 1 ay sonra msnde cidden online olmadığını gördüm orkun’un. sözlükte yine o’nu okurken buldum kendimi. yazdıklarını görünce içim sıkışıyordu. ama yine de okuyordum. bazen yazarına bakmadan okuyup çok sevdiğim bir entryde onun adını görünce üzüntüm iki kere artıyor. bu kadar zamansız, bu kadar saçma şekilde olmaz orkun yaa.

    (bkz: bir kimseyi bir daha göremeyeceğini anlamak/@superstar)
  • ölümün soğuk yüzünü bize göstererek aramızdan ayrılmış yazar. üzüldüm. umarım yolu cennete doğrudur.

    edit: ne zamandır zamanın ötesinde entrylerimde tutuyordum ve artık bir açıklama yapmam gerektiğini düşünüyorum. bu entrynin ilk kötülendiği zaman açıkçası şaşırmıştım. kim ölen birisi için üzüldüğümü belirten bir entryi kötüleyebilirdi ki? daha sonradan yaptığım araştırmalarım sonucunda deadgirl basligindaki entryleri kotuleyen zihniyet başlığından bu tür entrylerin kötülenme nedeninin samimiyet kavramı ile ilgili olduğunu öğrendim. şayet bu entrynin kötülenme nedeni tamamen samimiyetsizlikse bu konuda birkaç şey söylemek istiyorum: sabah kalkıyorsunuz. sözlüğe giriyor ve olay kısmında bir ölüm haberi ile karşılaşıyorsunuz. bu deadgirlden sonra karşılaştığınız ikinci ölüm haberi. deadgirl sayesinde keşfettiğiniz bazı şeyleri* daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. sözlüğün bir aile ya da sözlük ailesi olmak isteyen birçok kişinin bulunduğu bir topluluk olduğunu düşündüğünüzü, hiç tanımadığınız bir yazarın buradan vefat ederek ayrılmasının bu yüzden sizi üzdüğünü anlıyorsunuz. ölümün soğuk gerçeği karşınıza çıkıyor. o kişi artık ailede yok. sonra arroway başlığı altına girilen entryleri okuyorsunuz. ne kadar iyi bir insan olduğunu anlıyorsunuz. arkadaşlarının, tanıdıklarının yazdıkları entryleri okuyup, biraz empati yapabiliyorsanız, kendinizi onların yerine koyup daha da üzülüyorsunuz. ardından böyle bir entry girmeye karar veriyorsunuz. dışarıdan samimiyetsiz gözükebilen ama tamamen samimi hislerle yazılan bir entry...
    sonradan bu entrynin samimiyetsiz olduğunu düşünen bir kişi çıkıp bunu kötülüyor. çünkü bir insan asla tanımadığı bir insanın ölümüne üzülmez. ölüm sonrasında üzüntü sadece tanıdıkların, sevdiklerin için geçerlidir. bir insana sadece hayatını verdiği için, arkasında üzgün bir topluluk bıraktığını bildiğin için, o üzgün topluluğun düşüncelerini öğrenip onların acısı için üzülmek tamamen samimiyetsizliktir. çünkü yanıbaşımızda hiç tanımadığımız bir komşumuz ölse ona hiç üzülmeyiz. biz sadece kendimizi düşünür, kendimizle ilgili olanlara üzülürüz...
  • o gitmedi.
    biz kaldik.
  • çarşamba günü hesabını dondurmaya karar vermişti. ben de "oo katherine ile turneye mi" diye dalga geçmiştim. cuma akşamı msnden konuştuk. şimdi ölüm haberi geldi. oysa sadece kısa bir ara demiştik orkun, tez bitince gelecektin sözlüğe. yaptığımız o kadar plan nereye gitti, beraber yapacağımız onca şeye ne oldu istanbul'da? dedikleri gibi, insanlar planlar yaparak tanrıları gülümsetirler. sense yıllardan sonra ilk defa ağlamama sebep oluyorsun.
  • yoksun günlerdir. meraktan ölüyorum diyordum sürekli. email yolladım sana. cevap yazmıyorsun günlerdir..... ben yine de bekliyorum, her dakika kontrol ediyorum cevabın için......
    hani hep saklanırdın sen oranın boktan fırtınalarından, kasırgalarından... hani sana birşey olmazdı... hani devam ederdik sıkıcı hayatımıza?????? orkun nerdesin ki sen? neden sanki herşeyi halledip dönmedin bu yaz türkiye'ye??? beni ilk defa kahrediyorsun üzüntümden. ve kahretsin ki son defa. canım arkadaşım benim. umarım artık mutlusundur. her neredeysen.... umarım acı çekmemişsindir...
  • hiç yüzyüze tanışamadığım ama sözlük'te yüzlerce kez mesajlaştığım biriydi. en çok moderasyon mesajı atanlardandı... her mesajına "amirim" diye başlardı.

    son bir aydır, bir konu üzerinde mesajlaşıp duruyorduk ama iş yoğunluğundan her mesaj arasında en az bir hafta geçiyordu. en son 4 gün önce attığı mesaj hala duruyor ve cevaplamamı bekliyorken birden anlamsızlaştı. çok şaşırdım, çok üzüldüm.

    uzaklarda rahat etsin.
  • sanırım büyüklerin dediği gibi rahmet isteyen merhum yazar...
    son 1 saattir 10 sene öncesine ait bir şarkıyı mırıldanıp başlığın altında o şarkıyı bilen(en azından hayal meyal hatırlayan) tek kişiye şarkının sözlerini ve kime ait olduğunu yazayım dedim.
    msj gönderemeyince dumura uğradım...
    eminim o çoktan şarkıyı hatırlamış ve söylüyordur...
    umarım orada mutludur...
    (bkz: sen ve ben)
    (bkz: #2134547)
    (bkz: #10091686)
    edit:büyük bir ihtimalle diğer yazarlarınki gibi bu entry de zamanın ötesine uçurulacak itina ile...önemli değil.
hesabın var mı? giriş yap